Bölüm 9: Panik

3.1K 280 41
                                    

Akın ustalıkla sızıyordu Yazgı'nın hayatına ama o ne karşılık vereceğini, ne düşüneceğini, ne yapacağını bilemiyordu. Hafta içi hiç karşılaşmamışlardı aslında, buna mukabil her gün en az iki defa kendisini hatırlatacak bir şeyler yapmıştı adam. Kimi zaman telefon etmiş, bazen birilerini göndermiş, bazen de lüzumsuz acil işler çıkarmıştı. Yüzünü göstermese de varlığını sürekli fark ettirmiş, mesai içi ve dışı saatlerini her şekilde kontrolüne almıştı. Bir yandan heyecanla doluyor, diğer yandan da kapana kısıldığını hissediyor, panik ve korkuya kapılıyordu. 

Gri, soğuk ve kar toplayan o cumartesi sabahı da yanında iki erkekle evinden çıkıp arabasına dayanmış bekleyen adama doğru yürürken aklı-fikri karma karışıktı. Mine Çağlar'ın düğün öncesi fotoğraflarını çekmek için tarihi yalıya gideceklerdi birlikte. Genç kadına kalsa kendi gidebilir ya da teknik ekiple aynı araçta ulaşım sağlayabilirdi. Ancak Akın ısrarcı davranmış ve sabahın bu erken saatinde bizzat gelmişti onu almaya. 

***

Karizmatik patronun, soğuk havaya aldırmaksızın kollarını kovuşturmuş halde kalçasını dayadığı arabaya bir kaç adım kala durdu üçlü grup. Yazgı önce Emrecan'ı kucakladı dolu dolu ve saçlarını karıştırdı muzipçe:

"En kısa zamanda yine tekrarlayalım," dedi. Ardından ekledi: "Anneannene çok selâmlarımı söyle."

Aynı samimiyetle karşılık verdi çocuk, anladığını gösterir şekilde başını salladı, az ötesindeki Akın'ı tebessümle selâmladı ve kendisini bırakacak Celil'in arabasına yöneldi. Hemen ardından en küçük abisine döndü genç kadın, az önceki samimiyeti tuhaf bir çekingenliğe bürünmüştü şimdi:

"Görüşürüz İncim," dedi. 

Ondaki uzak ve tereddütlü tavır her zamanki gibi yüreğini burksa da belli etmedi genç adam: "Görüşürüz," diye mukabele etti.

"Nefes'er'e selâm söyle." 

"Sen... nasıl?"

"E, bizim de kaynaklarımız var," diyerek kahkahayı bastı bu kez sarışın güzel. Mavi gözlerinde neşeli ışıklar oynaşıyordu şimdi. 

"Yazgııı," diye karşılık verdi az önceki burukluğu sevdiğinin zihninde beliren hayaliyle uçup giden Celil.  Aynı anda Akın'la selâmlaşmayı da ihmal etmemişti. 

"Tamam, tamam... Kaçtım ben. Görüşürüz sonra."

Bu özgün vedalaşma sonrasında kız kardeşinin acele adımlarla patronuna doğru yürümesini kıskançlıkla izledi abisi. Nihayetinde fazla dayanamadı ve: "Akşam gelirim," diye seslendi arkasından, sesinde Altınerlere özgü o sahiplenici tını vardı. "Bir kaç gün sende kalmayı düşünüyorum." 

Pek bir şeyin farkına varmamıştı genç kadın: "Tamam," diye seslendi  bir taraftan da makinesi ve diğer malzemeyi bagaja yerleştirmeye uğraşıyordu. "Mobilyalarımı satıp, eşyalarımın yerini değiştirme de."

Akın hayretler içinde kala kalmıştı. O kadar ki; bagaj kapağını kapatmayı akıl edebilmesi için Yazgı'nın işini bitirmesi ve ön koltuğa geçip yerleşmesi gerekmişti. 

****

Patronun keyfi kaçmış, aklı karışmıştı. Çalışanı kadının, ölmüş sevgilisinin oğlunu böylesi benimseyip sahiplenmesini anlayamıyordu, diğer taraftan Celil Altıner'in onun evinde kalacak derecedeki yakınlığını da hazmedememişti. Ayrıca: "eşyaların yerini değiştirmek" de neydi?

Akın'daki suskunluğu, soğuk ve uzak tavırları çabucak algılayan Yazgı ise hiç üzerine alınmamış arabadaki havayla uyum içinde sessizce camdan akan yolu takip ediyordu. Öylesi dalmıştı ki, adamın çelişkileri yüzünden iyice sertleşmiş sesini duyduğunda yerinden sıçradı:

HERKES İÇİN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin