Ne Zamanlar geçti ne günler geçti hâlâ ruhumu buraya ait hissediyorum ne güzel bir his bu , öldüm ama ruhum burda herzaman ve hep böyle olucak bura benim evimdi yuvamdı ama reva görmediler bana . Ben saliha sultan güneş misali doğdum ve battım , ruhumu teslim ettim azraile, ey gök ,ey cihan görün beni duyun beni , sizinle işim bitti benim , oğlumun , kocamın ,annemin , babamın,kardeşlerimin yanına gidiyorum artık size ihtiyacım yok ne günler gördüm ben , ne hadiseler ne isyanlar işittim . Ön tüm boyunca hep gülmeyi bildim , ağlamadım hiç üzülmedim artık katılaşmıştım ben ,ruhsuzlaşmış ,tepkisizleşmiştim . Hayatımın baharında ölümle yan yana onca sene yaşadım , nasıl yaşamışım hayret ederim , her gün kan kokusu her gün ihanet her gün ızdırap buna can dayanırmı ? Saraya kök salmış bu bendenim şimdi musalla taşından mezara girmiş reva mı bu koskoca saliha sultana ? Neyleyelim ki reva , vay halimize . Ben saliha kül olup savruldum toprağa ey düşmanlarım sürün sefanızı şimdi , meydan boştur ama binecek at yoktur artık.....
16 Nisan 1692
Vezir mürsel paşa desturla sultanın dairesine girmişti . Sultan ahmed buğra paşayı görünce ona doğru yöneldi . Elindeki mektuba dikkat etmeden konuşmaya başladı :
"Mürsel paşa hoş geldin"
"Hoşbulduk haşmetmeab, nicedir ahvaliniz "
"İyiyim çok şükür asıl seni sormak lazım , nasıl gidiyor evlilik hayatı , rümeysa sultanımızı mesud ediyormusun?"
"Sultanım , sayenizde düğünümüz dillere destan oldu Allah razı olsun , çok şükür iyiyiz "
"Ne alâ o vakit,elindeki nedir paşa?"
"Sultanım,serhatteki leh halkımızın patriği zgymut efendi yazmış , rahmetli saliha sultanımızın üzüntülerini paylaşıyorlar "
"Sağnolsun , başka birşey dermi ?"
"Sultanım ,isyan bastırılınca bazı evler bazı esnaflar zarar görmüş yardım dilerler "
" tez yardım gönderin herşey eskisi gibi olsun isterim "
"Emredersiniz sultanım, sultanım kulağıma bazı sesler geldi "
"Neymiş paşa o sesler ?"
"Alman imparatoru joseph ... eski imparator zamanında yapılan anlaşmayı hiçe saymak istermiş "
"Öylemi peki alâ buyursun hiçe saysın , olacaklara katlanmasını bilecek o zaman "
"Allahın izniyle sultanım , halifemiz olan osmanlı padişahı sultan II.Ahmed han hazretleri bunların icabına bakacaktır mutlaka"
"paşa ne icaba bakması osmanlı artık çöküyor ne aciz bir durum , viyana kuşatmasını gördün dimi koskoca ordu viyanaya giremedi yazıkk "
"Allah islam alemine yardım etsin sultanım "
"Amin"
Mürsel paşa ve sultan konuşmalarına devam etmişlerdi. Alparslan devleti avrupanın doğusunda büyük bir uygarlık kurmuştu kendine , hem avrupanın hem asyanın hem iskandinavyanın sentezi olmuştu. Herkez hoşgörülü şekilde yaşamlarını sürdürüyor sultanlarına duacı oluyorlardı.
Sultanın kız kardeşi nurbahar sultan annesinin yanına ziyarete Lalehan sarayına gelmişti . Annesinden önce halası piraye sultanı görmek istemişti evvela . Piraye sultan annesinin ölümünden sonra bir süreliğine sultan ahmedin isteği üzerine lalahen sarayına yani devletin merkezine taşınmıştı , kocası reisiü'l derya mercan kaptanın rızasıda vardı bu işte , mercan ağa eşini çok seviyordu , hanım Sultanın kısır olduğunu bildiği halde ona vurulmuş ,evlenmek istemişti hemen , hangi erkek böyle birşey yapardı? Ama mercan ağa herşeyi göze almıştı , şimdi ise sevdiğinin yok oluşunu izliyordu ne yazık ki .
Nurbahar sultan halasının odasına girdiğinde piraye sultan köşesine çekilmiş oturuyordu yerde , bu durumu gören nurbahar :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SALTANAT
Fiction Historiqueiktidar ortak ve masumiyet kabul etmez... Kimi zaman düşmanım evladım oldu kimimi zaman vezirim lakin saltanat oyununda ne ona acırım nede buna...
