Bu Şarabın Son Damlası

196 6 1
                                    

Mis gibi amberler ,sümbüller,laleler,güllerin koksusu sarmıştı hünkarın bahçesini ,lalehan sarayında çiçekler birbirleri ile yarış halinde gibi kokularıyla birbirlerini kıskandıyorlardı ,bahar bütün kudretini gösteriyordu şehr-ilalehana ,raziye sultan yatağında uzanıyordu elinde hasbahçeden getirilen kırmızı gül vardı sımsıkı tutuyordu elinde,kırmızı gülün bir anlamı vardı onun için kocası sultan ertuğrul han her sabah eşine kırmızı gül gönderilmesini emretmişti her sabah gül gelirdi sultan hanıma hünkarı ölünce getireni olmamıştı bir kere daha ,başkalfa ve başnedime nagehan kalfa huzura girmişti valide sultanı yatar vaziyette görünce şaşırmıştı hemen yanına yetişmiş ti bir telaşla ;

"Valide sultan hazretleri niye yatarsınız bir halmi geldi diyin lütfen"

Valide sultan sessizce;

"Nagehan iyiyim çok şükür uzanmak istedim lakin öyle bir rüya gördüm ki beyaz kaftanlı giymiş ertuğrulum elimden tuttu bir yere götürdü beni çok güzeldi ama sonra yer yarıldı ortadan ikiye tam adım atacaktım ki yarığın içine düştüm yiğidim tutamadı beni alamadı felaketten ,içime bir kasvet çöktü zaten sabahtan beri "

"Sultanım rabbim hayra yorsun ,isterseniz baş müneccim mürsel efendiye haber edelim yorumlasın arzu ederseniz baş müftü hazretleri yorsun "

"Lüzum yoktur nagehan rabbimden hayırlı olmasını niyaz ederin,lakin müftü abdullah efendi hazretlerine haber gönder yarın ziyaret etmek isterim zevcesi gülşah hatunda yanında olsun "

"Emredersiniz sultanım ,ben ağalarla haber ederim meraklanmayın ,sultanım bir husus daha var malum şemsi ağanın vefatı üzere baş harem ağalığı boş kaldı ,birini düşündünüzmü hiç ?"

"Ah nagehan benimde aklımda o vardı sen benden evvel davrandın ,valide alayından mestan ağa var irademdir haremin baş ağalığına atadım allah hayırlara vesile etsin "

"Amin sultanım ben gider hemen tebliğ ederim ,sultanım müsadenizle"

Nagehan kalfa eğilerek huzurdan çekilmişti ,şemsi ağanın anı vefatı üzeri harem başı boş kalmıştı mestan ağa valide alayında bir ağaydı hayli iyi yetişmiş görgülü saray adabını bilen bir zattı ,valide sultanında ilgisini ne vakittir çekmeyi başarmıştı .

Haseki Banu Saadet sultan hünkarın dairesi kapısında bekliyordu ağalar hünkara haber vermek için kapıyı çalmışlardı dairenin işlemeli kapısı birden açılmış ağa içeri girip hünkar dönmüştü;

"Saadetli sultanım zevceniz haseki banu saadet sultan hazretleri huzurunuza kabullerini dilerler"

"Gelsin " demişti ahmed han kısaca kafası dalgın gibiydi bu aralar ,hasekisi içeri eğilerek huzura girmişti hünkar selam durduktan sonra ;

"Sultanım cariyenizi kabul ettiğiniz için size minnettarız,hasretinize dayanamadım"

"Şimdi hayli işlerim var sultanım akşam görüşsek ,divana gitmem gerek "

"Hünkarım nice vakittir hasret kaldık yüzünüze evlâtlarınızı da ziyarete gelmiyorsunuz şehzadelerim sizi soruyor hasret kaldılar ,artık eski ilginiz alakanız yok bende sizin bir zevcenizim"

"Hatun şimdi sırası değil bilare gelicem aslanlarımın yanına şimdi çekilebilirsin"

Demişti ahmed han, haseki sultan huzurdan bir nefret ile ayrılmıştı yüzünde bir hüzün olmuştu eski ilgisi kalkmamıştı sultanın eski hayranlığı yoktu suratında huzurdan kovmuştu resmen bir kadın için küçük düşürücü bir durumdu bu ,daireden çıkınca hızlı adımlarla dairesine gitmişti banu saadet sultan .

KANLI SALTANATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin