Morarmış dudaklarına ve solmuş yüzüne bakmamaya çalışıyor ve bunun için oldukça çaba harcıyorum.
Zihnimde sürekli cirit atan o cümleyi, dilimle tekrar tezahür ediyorum
"-Toprak sana yakışmadı, toprak sana yakışmıyor. Mor, mor da sana yakışmıyor."
Beyhude bir endişe ile kıpraşan dudaklarım, inandıkları gerçeği hızlı hızlı söylüyordu.
Duraksıyorum ve bu defa, bir gerçek tevellüt ediyor sarhoş dilimden;
"Sarhoş dilim, aşık dudaklarımdan daha gerçek."
"-Yalan söyledim."
Toprak ağaca yakışırdı..
O; heybetli bir akasya ağacı gibiydi, o; morun sahibiydi.
Bir şiir mırıldanıyorum gerçeği kabullenmenin hemen ardından,
"-Şiir toprak kokusudur,
Şiir ..?"
Bekliyorum, devamını getirmiyor.
Bekliyorum, ölüyorum.
••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Şarkılar Treni
Romance*Câfune* "Ellerim saçlarının arasında ve ben parmak uçlarıma yıldızlar değdiğine yemin edebilirim." Toprağın koynunda, yıldızların uyuttuğu bir adam ve şiirleri dudaklarından öpen bir kadın. -CÂFUNE-