Atis dağının kuzeyin de asla güneşin doğmadığı sisden gözün gözü görmediği bir yer vardı. İnsanlar ve diğer canlılar buraya yıkılmış kale adını vermişlerdi. Çünkü binlerce yıl önce burası ejderhalar ve insanlar tarafından yıkılmıştı. Son savaşta. Lakin onun son olmadığı yeni bir savaşın belki diyarın sonu olacak savaşın başlayacak olması herkesi tedirgin ediyordu.
Bu yıkılmış kale Troslu denilen yaratıklara aitti. Efendileri Ankour'du. Diyarın varoluşundan beri onunda diyarda olduğu söylenir. Normal bir insan boyu onun bacağının boyu kadar bile etmiyordu. Görünüş olarak insane benziyordu ama tek bir farkı vardı. Kalbi karanlıktı.
Aslında kendisi büyücüydü. Kannar'ın en tecrübeli ve en güçlü büyücüsü. Kitaplarda karanlık tarafı ve gücü fark ettikçe daha da güçlü olabileceğine inanıyordu. Öyle de oldu. Aşırı gücün getirdiği kibir ile bir gün büyücü divanın da:
- Dostlarım diyar bizim ona hükmetmemizi onu yönetmemizi bekliyor. Sefil insanların veya klonnların değil. Bizim!
Baş büyücüler onun farklılaştığını ve yanlış düşüncelere saptığını fark etmişlerdi. Siyah büyücü:
- Sevgili Ankour. Diyara karışmamamız gerektiğini en çok senin bilmen lazım. Herkesin seçimi farklıdır. Biz onlara hükmedemeyiz.
Ankour duyduklarına sinirlenmiş ve öfkelenmişti:
- Siz de onlar gibi sefil ve acizsiniz.
Diyerek salonu terk etti.
Bu olaydan sonra yüzyıllarca Ankour bir daha gözükmemişti. Çoğu kişiler onun güç ile kafayı yediğini ve delirdiğini düşünmüştü. Büyücülerden Hgour onun peşinden gidilmesi gerektiğini söyledi. Ama baş büyücüler gereksiz olacağını ve korkulmaması gerektiğini söylediler.
Bundan tam bin yıl önce Ankour ortaya çıktı. Ama bu sefer yalnız değil. Yanında yüzbinlerce adlarını Tros olarak koyduğu yaratıklar ile beraber. Tallen kalesini kuşatmışlardı.
Ejderhaların gelmesi ve savaşı kaybetmesi ile Ankour yine ortadan kaybolmuştu. Ta ki bugüne kadar. Atis dağının kuzeyinde yıkılmış kalede ordularını tekrar toparlamış ve hazırlanmıştı. Bu sefer ejderhaların olmadığını da biliyordu. Çünkü ejderhaların yok edilmesi gerektiğini insanların kafasına zamanında Ankour sokmuştu.
Ankour diyarı almak için her şeyi önüne almış ve son saldırısına hazırlanıyordu. Bu sefer ne insanların yanında ejderhaların olmadığını ne de aralarında birlik beraberliğin kalmadığını biliyordu. Ayrıca bazı krallıklarda Ankour ile çoktan anlaşmış onun yanında savaşacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATİS
Fantasy"...Kapı nöbetçisi bağırdı: - Kapıları açın! 5 metre büyüklüğünde 1 metre kalınlığındaki çelikten yapılmış dev kapılar açılmaya başlandı. Tom yanındaki adama: - Bu kapılar insan saldırıları için yapılmadı. Bundan binlerce yıl öncesindeki daha...