Burası Histony Krallığıydı. Kuzeyden gelen soğuğun ve Güneyden gelen sıcağın birleşimini oluşturan zararsız bir krallıktı. Toprakları yeşillikten ve bol verimli topraklardan oluşurdu. Bu yüzden genellikle tarım ile geçinirlerdi. Eski savaşta gözükmeyen tek krallık onlardı. Hiç bir savaşa da girmeyi düşünmüyorlardı. Lakin bu gelen son savaşta kaçabilecekleri pek de düşünülemezdi.
Kralın adı Ewend'di. Kral beyaz tenli, kısa saçlı, renkli gözlü, sakalsız ve cana yakın birisiydi. Kendisini kraldan çok herkes ile eşit görürdü. Bu yüzden bazen iner halk ile tarım da çalışır. Bazen de kuzey de bulunan madenler de çalışanlara yardım ederdi. Her yıl kale de ziyafet düzenlerdi. Krallığın da fakir olmayan tek yerdi. Herkesin maddi durumu eşit durumdaydı. Krallığın başka bir tarafı ise dışardan kimseyi Kabul etmemeleriydi. Bu kralın değil, bizzat halkın kararıydı.
Kral yine arazi de halkıyla beraber çalışırken, yanına adamlarından biri gelerek:
- Kralım, büyücü Quirn geldi. Sizinle önemli bir mesele için konuşmak istiyor.
Kral şaşırmış bir şekilde:
- Onu görmeyeli kaç yıl oldu? 10? 20? Büyücüler durduk yere gelmezler. Gerçekten önemli bir mesele ise gelirler.
Ardından kral halkına dönerek:
- Siz de biraz ara verin dostlarım. Ben birazdan gelirim.
Kral adamları ile beraber that odasına doğru gitmeye başladı. Odaya girdiğinde büyücü onu ayakta bekliyordu. Kralın odaya girdiğini gören büyücü hemen selam vererek konuyu açtı:
- Kralım sizinle konuşmam gereken çok önemli bir mesele var.
Kral, tahtına oturduktan sonra:
- Anlat Quirn. Seni buralara kadar getiren şu önemli mesele neymiş merak ettim.
Quirn etrafına baktıktan sonra:
- Binlerce yıl önce yok olduğu düşünülen Troslar Kralım. Tekrar ortaya çıktılar. Hem de daha kalabalık ve güçlü olarak. Tahminimizce ilk Tallen'a bütün güçleri ile saldıracaklar. Orası kaybederse sizin hiç şansınız olmaz.
- Doğru söylüyorsun. Savaş ve diğer asker işleri bize göre değil. Tallen'a askeri destek sağlayamam ama oraya gelenlerle beraber Krallığa erzak desteği sağlayabilirim.
- O da bir destekdir kralım.
Kral adamına doğru:
- Surları kontrol edin. Nöbetçileri arttırın ve dikkatli olmalarını emredin. Halka da duyurun, karanlıkta çok gezmesinler. Kuzeyden de uzak dursunlar.
- Tamam efendim.
Kralın adamı çıktıktan sonra, kral büyücüye bakarak:
- Sen de gitmeyecek misin?
- Savaş bitene kadar buradayım kralım.
- O zaman benimle gel. Yapmamız gereken işler var.
Kral, büyücüyü de alarak dışarı çıktı. Araziye giderek:
- Çalışmaya kaldığımız yerden devam edelim.
Büyücü şaşkın bir ifade ile eline kürek alıp çalışmaya başladı.
Herkes ellerindeki aletler ile arazi de çalışmaya başladılar. Kral sanki halktan biriymiş gibi onlarla beraber çalışıyor ve uğraşıyordu. Kafasını düşünceler sarmaya başlamıştı. Halkı silah kullanmayı bilmiyordu. Ne kılıç? Ne de yay? Ama yakında savaş kapılarına dayanabilirdi. Ama tarımı bırakırlarsa da bunun büyük sorun olabileceğini biliyordu. Çelişkili düşünceler arasında çalışmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATİS
Fantasy"...Kapı nöbetçisi bağırdı: - Kapıları açın! 5 metre büyüklüğünde 1 metre kalınlığındaki çelikten yapılmış dev kapılar açılmaya başlandı. Tom yanındaki adama: - Bu kapılar insan saldırıları için yapılmadı. Bundan binlerce yıl öncesindeki daha...