Her zaman ki gibi Güneş toprakları ısıtıyor ve kavuruyordu. Ernold Krallığı yine kavurucu sıcaklar ile uğraşıyordu. Kral IV. Ernold tahtta oturarak düşünüyordu. Klop ve adamlarından haber bekliyordu. En son dağa ilerlemelerini söylediğinden beri onlardan haber alamıştı.
Bu sırada da Tallen Krallığına gitmek için hazırlıklara başlanmıştı. Yol çok uzun sürecekti Tallen Krallığına kadar bu tehlikeli dönem de kralı koruyarak gitmek baya bir zordu. Üstelik Tallen'a geçmek için sadece Histony Krallığını kullanmak yolu baya bir uzatıyordu.
Kralın kapısı açılarak içeri Klop'un adamları girdi. Kral onları görür görmez ayağa kalkarak:
- Şükürler olsun dostlarım. Sonunda. Peki, ya Klop? O nerede?
Chris bir adım öne çıkarak, herkes adına söz aldı:
- Kralım o direk Tallen Krallığına gitti. Siz dağa ilerlememizi emrettiğinizden sonra Dağ'a ulaştık. Ejderha ile karşılaştık. Ejderha da Klop'a, Tom Tallen ile konuşmasını söyledi.
Kral biraz daha yaklaşarak:
- Başka? Başka bir şey demedi mi?
Kapı tekrar açılarak büyücü Lenfs içeri girdi. Kralın önünde selam verdikten sonra:
- Size haberler getirdim kralım.
- Söyle dostum. Umarım ejderha yaşıyor demeyeceksin.
Büyücü Kralın bunu bildiğini görünce, etrafına baktıktan sonra:
- Hayır Kralım. Daha kötü bir haberim var. Troslular ortaya çıkmışlar. Yıkılmış kalede tekrar hazırlanmışlar. Gflin Ormanı da artık çok daha tehlikeli durumdaymış.
Bu cümleden sonra Elvis öne çıkarak:
- Olamaz! Klop'u o ormanda yalnız yolladık! Neden birimiz bile onunla gitmedik ki!?
Diyerek hem kendine hem de arkadaşlarına kızıyordu. Kral onu durdurarak:
- Yakında bizde Tallen Krallığına doğru hareket edeceğiz. Hem de tüm gücümüz ile. Ernold Krallığı savaşa girecek.
Böylece Ernold Krallığı tarihinde ilkkez savaşa girmeye karar veren ilk kral IV. Ernold olmuştu.
Bu sırada Kral odanın kararmaya başladığını fark etti. Ardından yanındaki adamına:
- Daha öğle vaktindeyiz sanıyordum. Akşam oldu mu?
- Bu imkansız kralım. Öğle yemeği yenmedi bile yeni hazırlanıyor.
Herkes cama doğru yaklaşarak güneşe bakmaya başladı. Tam bu sırada Güneş'in önünün karanlık ile kesildiğini gördüler. Bir anda içlerini korku sarmaya başladı. Kral:
- Bu kadar kötü haberin ardından ve karanlığın tekrar ortaya çıkmasının ardından bunun olması.
Kral kafasını öne eğerek tahtına oturdu. Tekrar düşünmeye başladı. Diğerleri ise halen Güneşe bakıyorlardı.
Güneş'in önü karanlık tarafından kesilirken Ankour oturduğu yıkık tahtından bunu keyif ile izliyordu.
Oturduğu tahtın üstündeki çatı da gökyüzünü görebilecek şekilde camdan yapılmaydı. Bu sayede Ankour oturduğu tahtından gökyüzünü izleyebiliyordu.
Etrafındaki adamlara bağırarak Ankour:
- Gördünüz mü! İşte bu zaferimin habercisi! Karanlığın ışığı yok edeceğinin. Diyara hükmedeceğimin habercisi!
Gülümseyerek ve keyifle elindeki içki ile bu anı izliyordu. Sanki o an diyarı ele geçirmiş kadar mutluydu. Gözleri kararlı ve öfke doluydu. Daha sonra kafasına yukarıdan çevirerek adamlarına:
- Krallıklar artık bizi biliyor. Saklanarak gezmenize gerek kalmadı. Köyleri yağmalayın. Güçlü ele geçirdiklerinizi köle olarak alın ve buraya getirin. Güzel kadınları da bana getirin. Eğer hak ederseniz bazılarını sizlere veririm. Yağmalayın, ezin, öldürün!
Troslular Efendilerinin söyledikleri ile daha da coşkuya gelerek, kılıçlarını havaya kaldırarak:
- Ölüm!
Diye bağırıyorlardı!
Ankour tekrar konuşmaya başlayarak:
- Şimdi çıkın! Bütün köyleri yağmalayın.
- Efendim, peki ya ejderha?
- O karışmayacak. Atis dağındakiler durmaya devam etsin. Bundan sonra hiçbir insan ejderha ile görüşmeyecek! Hiçbir insan Gflin Orman'ın da gezemeyecek. Bu gördüğünüz işaret hareket işaretidir!
Bütün Troslular zırhlarını giymeye ve silahlarını almaya başladılar. Yıkılmış kalenin meşaleleri ve ateşleri yanmaya başlamıştı. Yıkılmış kale artık uyanıyordu. Diyara karşıda harekete geçiyordu.
Kapılar açılmaya başlandı. Gruplar halinde Troslular çıkıyordu. Sadece öldürmek için çıkıyorlardı. Kötülük artık tamamen harekete geçmişti.
Ankour, Tallen'ın köylere yardım edemeyeceğini ve dışarı çıkarak asker kaybetmek istemeyeceğini biliyordu. Ayrıca Jkinya, Herenor ve Mkrin de yardım etmezdi. Histony askeri hiçbir gücü yoktu. Kargan Krallığı diyarla hiçbir bağı ve iletişimi olmazdı. Grond'un kendisini bile koruyacak gücü yoktu. Ernold ise çok uzakta kalıyordu. Flank Krallığının da yıllardır denizden yararlanamadığını biliyordu. Çünkü denizi Ankour kara büyüsü ile kirletmiş balıkların çoğunu öldürmüş ve bu denizlerden uzaklaştırmıştı.
Kendini çok iyi ayarlamıştı Ankour. Diyar resmen onun gelip almasını bekliyordu. Tallen tek başınaydı. Ankour ise her zamankinden daha güçlü. Ankour tahtından ayağa kalkarak:
- Artık başlayalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATİS
Fantasy"...Kapı nöbetçisi bağırdı: - Kapıları açın! 5 metre büyüklüğünde 1 metre kalınlığındaki çelikten yapılmış dev kapılar açılmaya başlandı. Tom yanındaki adama: - Bu kapılar insan saldırıları için yapılmadı. Bundan binlerce yıl öncesindeki daha...