Bölüm 9 : Yeni Yoldaş ~

335 28 1
                                    

Tatam öğlen gözlerim ağrıyor diye az kestireyim dedim aklıma çok ilginç fikirler geldi sanırım baya bir uçacağız hazırlanın laylay Lay biraz ön plana çıkacak sanırım :3 Neyse direk açtım burayı yazıyorum bakalım neler çıkacak~

***

'Onun burada ne işi var?' Minah hışımla açtığı kapıdan ilerleyip uzun koridorun sonundaki yüzlere yaklaştı. Suho derin bir iç çekerek yerinden kalktı. 'Her yardıma açığız Minah.' Kız sinirle ellerini beline koydu ve yanındaki bedene kötü bakış atmayı da ihmal etmiyordu, yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirdi.'Onların ne kadar güvenilmez olduğunu bilmiyor musun baba? Hadi ama şu an hepimizin boynunu parçalamayı deliler gibi istediğine eminim.' Çocuk kafasını kıza döndürdü kendini savunmak istercesine. 'Bahsettiğin *kişi* karşında Minah, daha nazik olabilirsin.' Kız onun yüzüne bilr bakmaya tenezül etmiyordu. 'Efendim bazen geçmişi çabuk unutuyorsunuz, onlar birer canavar!' Sesi tüm odada yankılanmıştı. Suho sinirle bakışlarını kıza dikti. 'Git Minah, işime karışma.' Kız konuşmaya çalıştıysada susturulmuştu. 'Sadece git.' Kız gözlerinin dolduğunu hissediyordu. Hızla arkasını döndü ve kapıyı çarparak odayı terk etti.

'Chen bundan emin misin?' Çocuk kafasını salladı. 'Diğer vampirleri de kendilerine katmak istiyorlar ve söylemeliyimki dışarı da onlara boyun eğmeyen fazla kalmadı. ' Suho içkisinden bir yudum alarak karşısındakini süzmeye başladı. 'Peki sana neden güvenmeliyim?' Çocuk ona sadece gülmüştü. 'Başka şansın var mı?' Haklıydı yoktu, daha fazla güçenmelerine izin vermezdi. Derin bir nefes aldı. ' Neden biz? Kaybeden biziz Chen bunu anlamamak için aptal olmak gerekir.' Çocuk bu sefer daha büyük bir kahkaha attı ve bu gerçekten de Suho'nun sabrını zorluyordu. 'Ben herşeyin eskisi gibi olmasını istiyorum. Onlar kazanırsa bizi yaşatır mı sanıyorsun. Kris'i tanıyorum tamam mı? Yıllarca onun ve kökeninin yaptığı pisliklere katlandım ama artık olmaz. Benden birşey aldı ve benim olanı geri istiyordum. Sizden tek bir isteğim olacak.' Suho kaşını kaldırıp ona baktı. İstek mi? Tabi ya yardım severlik vampirlerin yapacağı son şeydi. 'Neymiş o?' Çocuk önüne konan içkiden bir yudum aldı ve suratını ekşitti. 'Tanrım bunu değiştirmelisin, gerçekten sefil haldesiniz ha?' Suho hala ona boş bakışlarla bakıyordu. 'Zamanı gelince söyleyeceğim.' diyip karşısında ona şüpheyle bakan adama göz kırptı.

Minah merdivenlere oturmuş sinirle tırnaklarını kemiriyordu, bu küçüklüğünden beri bırakamadığı alışkanlığıydı. Asla Eunji gibi güzel elleri olmayacaktı galiba. Dalmışken yanında duran ayak sesleriyle kafasını kaldırdı. 'Benden gerçekten bu kadar nefret mi ediyorsun?' Kız ona göz devirip önüne döndü. Ama Chen kolay pes etmezdi, bunu biliyordu zaten, düşündüğü gibi çocuk gelip yanına oturdu. 'Onu ben öldürmedim.' Kız sadece ona alaycı bir sesle cevap verdi. 'Gerçekten yardım etmek istiyorum, bana güvenmen ya da güvenmemen inan umurumda değil.' Oturduğu yerden doğrulup ayağa kalktı. 'Hepiniz aynısınız ve eğer bize ihanet edersen o kafanı ben koparırım.' Chen ona gülümseyip yürümeye başladı. 'Eğer bunu yaparsam seni bekleyeceğim.'

Sehun huzursuzca yerinde kıpırdandı, bunu ona nasıl söleyebilirdi ki? Neyi bahane edebilirdi? Minah'ın içeri girmesiyle düşüncelerinden uzaklaşmıştı. 'Hey.' Kız ona ufak bir gülümseyle baktı, anlaşılan onunda keyfi yoktu. 'Şu vampir bozuntusu biliyorsun...' Sehun kafasını salladı. 'Minah seninle konuşmalıyız.' Kız ona kafa salladı, merakla karşısındaki oğlana bakıyordu, sorun vardı değil mi? Yine...

'Sen gelmiyorsun.' Lay anlamaz gözlerle Minah'a bakıyordu. 'Neden bahsediyorsun?' Kız elindekileri alıp hızla masaya bıraktı ve Jongin'i göstererek  'Ona birimiz göz kulak olmalı, o yüzden gelmiyorsun.' Lay gülmeye başladı. 'Oradan bebek bakıcısına mı benziyorum?' Jongin bebek lafını duyunca şaşkınlıkla gözlerini açtı. 'Heyyy oradan bebek gibi mi görünüyorum daha neler!' Minah ona sinirli bir bakış attı. 'Bunu Baek ya da Eunji de yapabilr, ve sığınıkta onlarca kişi var, hadi ama Minah neler oluyor?' Kız derin bir nefealdı ve omzunu silkerek 'Sadece gelmiyorsun konu kapanmıştır.' dedi. Lay hışımla gitmek için arkasını dönen kızı kendine çevirdi. 'Neler olduğunu anlatacak mısın?' Minah gözlerini önündeki çocuğunkilere dikmişti, gözyaşları birikmişti gözüne. 'Minah?' Lay onun bu halini biliyordu, onu ağlatacak bir durumsa oldukça ciddi olmalıydı.  'Xiumin senin peşindeymiş, o yüzden o lanet kıçını hiçbir yere oyatmıyorsun bayım.' Gözyaşları elinde olmadan süzülmeye başlamıştı. Ne? Xiu onun peşinde miydi? Ama neden? Ahhh tabi ya iyileştirme gücü, aptal diye geçirdi içinden yıllardır bunu öğrenememiş miydi? İstediğini o ölsede alamayacaktı... Önündeki kıza döndü, yavaşça gözyaşlarını sildi, buna dayanamazdı işte, kimse onun yüzünden ağlamamalıydı. 'Ve sende bir korkak gibi burada saklanmamı istiyorsun öyle mi?' Kız yavaşça kafasını salladı. 'Hayır korkak olmadığı hepimiz biliyoruz, sadece... sadece ne olur ne ol-' 'Hayır Minah oraya geleceğim, ben ailemi asla yalnız bırakmam asla!' kızın kolunu bırakıp masadan geri eşyalarını almaya çalıştı. 'Lay beni buna zorlama.' Lay gülümseyerek arkasını döndü.'Ne yani beynimi kontrol mü edeceksin? Benim?' Kız kafasını öne eğdi. 'Üzgünüm.' Pekala dedi, Lay içinden nasıl isterlerse. 'Tamam gelmeyeceğim gidin.' Kız ona şaşkınca bakmaya başladı. 'İstediğiniz bu değil mi? Ölmeyin tamam mı?' Kız ona ufak bir gülümseme bırakıp sarıldı. 'Söz veriyorum.' Lay'de ona sarıldı. Minah odadan çıkmadan önce Jongin'e gözünü onun üstünden ayırmamasını söylemeyi ihmal etmemişti.

Jongin masadaki atıştırmalıklardan yerken bir yandan da dalmış Lay'i izliyordu. Onun için zor olmalıydı değil mi? Şu an bile kendiyle savaşıyor gibi görünüyordu. Çocuğun aniden ayağa kalkmasıyla, Jongin de yerinden hoplamıştı. Çocuk masadaki eşyalarını ve kılıcını yerine yerleştirip kapıya doğru yönelince Jongin ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. 'Hey söz vermiştin napıyorsun?' Lay arkasını dönüp ona kızgın gözlerle bakınca, Jongin gerileme ihtiyacı hissetmişti. 'Sadece burada bekle ve işime karışma anladın mı?'  Jongin hayır dercesine kafasını salladı. 'Ya bende gelirim ya da ikimizde buradan tek adım dışarı atamayız. Karar senin, Baek'in adını avazım çıktığı kadar bağırmalı mıyım?' Lay sinirle derin bir nefes aldı. 'Baş belası, ölme yoksa seni bulur bir daha ben öldürürüm. Şimdi al şu lanet olasıca kılıcını da gidelim.'

supernaturel~

Tattoos~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin