ÇATLASIN DÜŞMANLAR (Savaşma seviş Serisi 2)

Yer yarılsa içini dolduracaksın

Yavru kartallarım, canlarım...

Bölüme geçmeden önce ufacık üç not...

Birincisi, "Hale-Serdar" olsun diye bana mesaj yazanlar, birkaç bölüm onlar ayrı. İlerde ikisini çok göreceğiz ama kurgu böyle. Yine kurgu gereği, sizlere şimdilik öyle gelmese de, olayların birbirine bağlanması açısından serinin üç kitabının kurgusunun direği olan Emre ve Gamze yoğun bu bölüm.

İkinci notum, yaw nolur yorumlarda küfürleşmeyin. Ben acayip argo seven, küfüre bayılan bi insanım ama birbirimize hakaret etmek için kullanınca küfür çok çirkin oluyor, yapmayın etmeyin. Sen beni siktin ben sana kodum, eee, noldu şimdi, başımız göğe mi erdi? Sadece benim ve okurlarımızın yorum okuma keyfini kaçırdınız. Oysa en azından benim için, bu serinin en güzel yanı yorumları. Lütfen bu zevki elimden almayın.

Üçüncü ve son olarak, shop/yorum yarışması sonuçlandı. Sıla, Rukiye, Latife, Ayşenur ve Merve isimlerine imzalı Aşk Nöbeti kazandılar. Hem onlara, hem de katılan herkese çok teşekkür ediyorum, herbirinizin çalışması mükemmeldi.

Ve sustum, hadi okuyun bakem:)

Seviyorum öpüyorum:)

Ayşe

YER YARILSA İÇİNİ DOLDURACAKSIN

Yer altından kayıyor, gök üstüne çöküyordu.

Dağılan betonların, her taraftan yağan sıvaların arasından yükselen tozlar burnuna doluyor, içeriye dolan duman yüzünden gözleri yanıyor, hala tavanı tutmaya çalışan ellerinden kanlar sızıyor, kaslarının arasına deli gibi pompalanan laktik asit yüzünden canı acayip acıyor, harcadığı insanüstü güç yüzünden kalbi kulaklarında gümbürdeyip yıkımın gürültüsünü bile duyulmaz hale getiriyordu.

Bu siktiğimin pislik yuvasında, enkazın altında kalmasına saniyeler vardı.

Hadi be oğlum. Tutarsın.

Serdar bir an, olur da o göğü tutamazsa, hiçbir enkazın içindeki bozguna denk düşmeyeceğini düşündü.

Ne yani, Abdullah Nusayban'ı sorgulayamayacak mıydı? Bu herifin Amerika ve İngiltere bağlantılarını açığa çıkarıp hepsini gebertemeyecek miydi?

El Nusayban denilen pislik ağını tamamen yok edemeden ölüp gidecek miydi?

Kartal'a kabul edildiği ilk gün, Tufan Albay'ın yaptığı konuşmanın devamı,  kulaklarında çınladı.

Kartal'da rütben yok!

Kartal'ın ismi yok!

Devlet seni tanımaz!

Gök yıkılsa ellerinle tutsan madalya yok!

Yer yarılsa içini doldursan tören yok!

Ne kahraman olabilirsin ne şehit!

Sana ölümden gayrısını vaat etmiyoruz.

O yüzden Kartal, ölürken yeterince şerefsiz geberttiğinden emin ol!

Peki Serdar yeterince şerefsiz gebertmiş miydi?

İçi rahat ölüp gidecek kadar haini, bundan sonrasıyla ilgilensinler diye zebanilere postalamış mıydı?

Yok canım.

Cehennemin dişinin kovuğuna yetmez.

Bir de... Burda ölürse...