Selam yavru kartallar:)
Bu bölüm LYS gazilerine ithafen, ilk LYS işkencesine "bi yürü git" demek için, cumartesi akşamı yayınlanmak üzere yazıldı aslında.
Ama işte, başına planlamadığı işler gelme uzmanı Ayşe, yine gecikti, bölüm pazara kaldı.
Niye yine gecikti, çünkü Ayşe'yi hep bir şeyler bekliyor.
Belki yıkanacak bir sepet dolusu çamaşır ya da tozu alınacak bir salon dolusu sehpa değil ama...
Yetiştirilecek bir senaryo, yok iki senaryo, yapılacak bir revizyon, yazılacak bir sinopsis...
Oynanacak bir yavru köpek, veterinere götürülecek dört yavru kedi.
Gidilecek bir market, kesilecek on küçük tırnak...
Ödenecek faturalar, hazırlanacak kahvaltılar.
Ağrısı dindirilecek bir mide, gönlü alınacak bir teyze.
Seçilecek bir yaşgünü hediyesi, evine bırakılacak bir yardımcı, uğranacak bir kuru temizleyici.
Hastaneye götürülecek bir baba.
Şefkat gösterilecek promosyon boy bir adam.
Özlenecek bir koca.
Okunacak onbinyüzmilyon mesaj, dertlenilecek birkaç yorum, müteşekkir olunacak binlerce destek.
Yetiştirilecek bir yeni bölüm.
--------------------------
Eskiden anneme bakar ve derdim ki... Elindeki tahta kaşığı ocağa bıraksa... Önlüğünü bi çıkarıp atsa... Ve kapıyı açıp gitse...
Nereye gittiği önemli değil. Batıya doğru yola çıkabilir, atını ufka sürebilir ya da bahçe duvarına yaslanıp ağlayabilir.
Bir defalığına olması gerekenden vazgeçse.
Hadi bu kadar zorlamayayım, bir tek sefer, bana ya da babama ya da kendine, "paşa gönlün ne istiyorsa onu yap" dese.
Hadi onu da bırak, bir kerecik "hayat çok boktan" diye söylense.
Bir kerecik, tek bir kerecik küfretse...
İşte o zaman, bir marş olmaktan çıkıp müziği duyabilirdi.
-------------------------------
Hayatım boyunca, en çok marş olmaktan kaçtım.
(Hadi bundan da İstiklal Marşı'na hakaret ettiğim sonucunu çıkart.)
Marş olmaktan kaçtım, çünkü marş hep aynı melodiydi, içinde hiç renk yoktu. Ravel'in Bolero'su gibi. (Bilmeyenler için medyada var) Dımm dımı dımı dımdımı dımm. Dmm dımı dımı dımdımı dımm... Hep aynı ritim.
Ravel bu bestesi için ne demiş biliyor musunuz? "Tek başyapıtım. Ne yazık ki, içinde müzik yok."
İşte... Kim ne dersin ısrarla söylemeye devam edeceğim şey şu:
Her asker marş değil.
Sen istediğin kadar askeri aynı yavan melodilerin, kutsallık iddialarının, kuru ama anlamsız yüceltmelerinin içine sığdırmaya çalışırsan çalış, o senin sandığın marş değil.
Hele senin çaldığın düdük hiç değil aga!!!
Asker ne biliyor musun, bak asker böyle bir müzik:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇATLASIN DÜŞMANLAR (Savaşma seviş Serisi 2)
General FictionKamuflajlı kollarının kızın sarı bukleleriyle oluşturduğu tezata gülümsedi. Sonra gözlerini aşağıya indirdi. Bedeniyle duvar arasında küçücük kalan bir kız. Beyaz dantelin örtemediği göğüslerin arasındaki muhteşem vadi. Kızın kokusuyla sarhoş olmu...