Mine parkta öylesine oturuyordu.Ne yapacağını bilmiyordu.Annesinin ölümünden sonra tek kaldı,kimsesiz.Gözlerinden yaşlar firar ediyordu.
Durmaksızın ağlıyordu Mine.Mine yaşadıklarıni düşündü.Annesi onu doğurduğunda ölmüştü.Mine bu yüzden hep kendini suçladı.
Babasıysa annesi öldükten sonra içmeye başladı.Kızını hiç düşünmedi.Mine teyzesi tarafından büyütüldü.Teyzesi olmasa kimse bakamayacağı için ölürdü.Mine bu dünyada bir tek teyzesini seviyordu.
Ama teyzesi de annesi gibi vefat etti.Teyzesi öldüğünde Mine on yaşındaydı.
Babası her akşam eve içip geliyordu.Mine her akşam babasından şiddet görüyordu.Babası bir gün bir kadın ve başka bir çocukla eve döndü.
Mine o gün öğrendi ki babası o kadınla evlenmişti.Yanında ki çocuk da üvey kardeşi oluyordu.Mine babasından şiddet gördüğü yetmiyormuş gibi birde üvey annesinden şiddet görüyordu.Mine 'nin ağlamadığı bir gün yoktu.
Babası üvey kızını okutuyordu.Ama kendi kızını okutmadı.Mine ne kadar okumak istese de okuyamadı.Liseden sonra okuyamadı.Üvey kardeşi Naz 'da ona hep kötü davrandı.Mine yi hep kıskandı güzelliğinden dolayı.Annesine Mine yi hep şikayet etti.Bunun üzerine annesi her seferinde Mine yi dövdü.Naz da bunu büyük bir zevkle izledi.
Mine bunları düşünürken daha da ağladı.Bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Mine bunlara alışıkti ama babasının en son yaptığı şey çok koydu.Bunu yapmamalıydı.
Mine babasını asla affetmiyecekti asla.Bir baba nasıl böyle olabilir .Mine nin akli almıyordu.
İnsan kızını para karşılığında satar mi hiç.Ama bu adam satıyor işte.Para karşılığında kızını bir adama satıyor.Mine bunu istemiyor.Şuana kadar hiç sevgi görmedi.Düşündü ki belki evlendikten sonra kocasından sevgi görürdü sandı.Ama babası bunu da elinden aldı.
Mine o parkta kaç saat oturup ağladığını bilmiyordu.
Ama hava kararmaya başlamıştı.
Ayağa kalktı.Ama ayaklarında derman yoktu.
Zar zor yürüdü.Ayakları onu taşıyamiyordu.Eve geldiğinde boş boş eve baktı.
Ev tek katli bir evdi.Eski, boyasiz bir ev.
Başka gidicek bir yeri yoktu Mine nin.Mecbur gidip tahta kapıyı çaldı.İkinci vuruşta kapı ağır ağır açıldı.
Kapıyı üvey kardeşi Naz açtı.Sinsi sinsi bakıp,kötü kötü gülüyordu.Mine bu kızın kendisinden neden bu kadar nefret ettiğini hiç anlamadı.
Oysa düşünmüştü ki belki onunla iyi bir arkadaş olabilirlerdi.Mine hiç bir şey demeden eve girdi.Eve girer girmez
Naz"Anne,Mine geldi."diye bağırdı.
Üvey annesi Selma Mine 'nin yanına gelerek
"Nerdeydin sen bu saate kadar"dedi sinirle .
Selma Mine 'nin kolundan tutarak çekiştirip salona getirdi.
Babası koltuğunda uzanmış bir vaziyette sinirle Mine ye baktı.
"Nerdeydin sen hi nerdeydin"
deyip ayağa kalkarak Mine ye tokat attı.Mine o tokatla yere düştü.Ama ağlamıyordu,aglayamiyordu.
Gözünde yaş kalmamıştı artık.Bedenen ordaydı ama ruhen yoktu.Mine babasından dayak yedikten sonra zar zor odasına gitti. Tek kişilik eski bazasına uzandı.Bacaklarını kendine çekip ceniz pozisyonunu aldı.
Kendini uykuya teslim etti.Çünkü uyuyunca her şeyi unutuyordu.Yaşadıklarını unutuyordu...****************************
Bora depoya gittiğinde kendisinden umulmadık kadar sakin bir o kadar da tehlikeli bir şekilde,demir sandalyenin kenarına,dirseklerinden ve bileklerinden zincirlenmiş adama doğru yaklaşıp tam önünde durdu.
"Utku Göktürk , Göktürk Holding in sahibi"
Demir sandalyeye bağlanmış adam yutkunarak
"Benden ne istiyorsunuz?"
Bora sakince " Göktürk Holding in bütün hisselerini"
"Neee.Hisseler mi?Asla öyle bir şey olmayacak.Beni öldürseniz bile o hisseleri vermem."Adam zincire bağlanmış el ve ayaklarını oynatamıyor,
korkudan nefesi kesiliyordu.Zincire bağlanmış adam karşısındaki mafyaya nefretle baktı.Karşısındaki mafyadan hep nefret ederdi.
Bora sinirle"Havaya uçurdugun şantiyede kaç kişi can verdi,biliyor musun."Bora derin bir şekilde nefes alıp tekrar konuştu
"Sen o santiyeyi patlatırken içindeki insanları hiç düşündün mü?O şantiyede kaç insan öldü biliyor musun?Hı söyle kaç insan."
Bora kendisini tutamayıp adama bir yumruk attı.O kadar sert vurmuştu ki adamın dudağı patladı.
"26 insan öldü senin yüzünden .Bazılarının ailesi vardı.Karısı ,çocukları vardı.Ama sen...."Bora 'nin lafını kesen en güvendiği adam Polat kesti.Bora 'nin yanına gelerek
"Abi kızı buldum."
Polat 'ın 'kızı buldum demesiyle'
Bora o an içi kıpır kıpir oldu.
Günleridir aradığı kızı sonunda buldu.Onu ilk bir parkta bankta otururken görmüştü.Üstünde buz mavisi dizlerinin biraz altında bir elbise vardı.Elinde bir fotoğraf.
Ağlayarak elindeki fotoğrafi göğsüne bastırmıştı.
Bora o kızı uzaktan görmüştü.
Kızdan o zaman etkilendi.Kız o kadar masum ve güzeldi ki .Kahverengi uzun saçlar,
Bir çift iri kahverengi gözler,
Dolgun pembe dudaklar ve
Muhteşem bir fizik.Bora hareket etmek istedi,yapamadı.Beyni işlevini yitirmiş gibi.
Ne oluyordu böyle?Dudaklarini ıslatıp gözlerini kizin yüzünden çekmek için büyük uğraşlara içine girdi.
Ancak başaramadı.Gözleri ayrılamadı o yüzden.
Aksine her bir zerresinde gezindi.Utku 'ya zar zor o kağıtları imzattirdi.Ondan sonra adamlarına "isini halledin'deyip depodan Polat la çıktı.
Bora daha fazla dayanamayıp
"Anlat"dedi.
Polat"Abi kizin adi Mine Dağlaroğlu.Annesi Mine yi doğururken vafat etmiş.Babası karısının ölümünden sonra içmeye başlamış.Mine ye 10 yaşına kadar teyzesi bakmış.Ama sonra teyzeside vefat etmiş.
Sonra babası başka bir kadınla evlenmiş.Kadinin da bir kızı varmış.Bildiğim kadarıyla Mine çok işkence görmüş."Bora duyduklarıyla sinirlendi.
Sevdiği kız dayak yiyormuş.Hemde babasından bu nasıl bir baba ki kizina vuruyor.Arkadaşlar birinci bölümün sonuna geldik.Umarım beğenirsiniz.😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya 'nın AŞKı
General FictionMine 'nin bileğini ellerinden kurtarmak istemesi canını yaktı. O an ölmek istedi. Yanmak. Parçalanmak. Bora 'nin tek bir isteği vardı.Ömürünü bile adayacağı bu kızın kendisini sevmesi....