Elimdeki telefona işkence yapmayı bırakarak kişiler kısmına göz gezdirdim,
İsminin üzerinde gezindi parmaklarım.
En sonunda cesaret edebildiğimde numarasının yanındaki mesaj butonuna tıkladım.
Sydney; Bunun hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinin farkındayım,
Yine de; özür dilerim, Ashton.
Başaramadım, değil mi?
Ashton; Unutma kısmını kastediyorsun sanırım.
Bunun işime yaramayacağını fark ettim, Sydney.
Benim ihtiyacım olan bir tür hafıza kaybı.
Denediğin için teşekkür ederim.
Sydney; Amnezin olmayı dilerdim, Ashton.
Sana tüm bunları unutturabilmek gibi.
Ama sen gurur duyulacak bir evlatsın,
Gurur duyulması gerek bir insansın.
Bunları unutmak istemen mantıksız olur.
Ashton; Ah, hayatımın içinden kötüleri cımbızla çekip çıkarabileceğimi zannetmiyorum.
Sydney; Yapma, Ashton.
İyi olacaksın.
Unutmayacaksın,
Unutamayacaksın ama,
Daha az hissedeceksin, bir süre sonra o kadar da acımayacak.
Ashton; Bak işte bu komikti.
Alevler içinde yanan bir adama,
Bunun geçeceğini mi söylüyorsun?
Telefonu göğsüme bastırıp dudağımı dişledim.
Gözlerimi yumduğum an usulca kayan göz yaşı kalbime sapladığı bir başka hançerin habercisi gibiydi.
Sydney; Aynen öyle.
Hepsi geçecek, Ashton.
Söz veriyorum.
Yalan söyledim.
Yine.
Çünkü yalan söylemek onun için yapabildiğim tek şeydi.
YGS'ye gireceklere başarılar diliyorum, umarım moral olur.
*Olmadı.*
Bir süre böyle text halinde ilerleyecek umarım seversiniz çünkü text yazmayı beceremiyorum.
REKLAM***
Bunu yapmayı sevmiyorum ama:
Bakmak isterseniz profilimde Kids adında çok tatlı bir Michael fic var.
Yani beğeneceğinizi umuyorum, LLTD tadında.Çok uzattım sevgiler saygılar.