Lütfen, kurgusal gerçek dışılıkları (sadece bu bölümlük de olsa) görmezden gelmenizi rica edeceğim. Daha editleyemedim. Üzgünüm, keyifli okumalar Xx
Ashton küçükken saklambaç oynamaya bayılırdı,
Çok iyi saklanırdı.
Onu bulmayı ablam dışında hiç kimse beceremezdi.
Arada sırada ortadan kaybolurdu, sadece birkaç saatliğine.
Ve istemediği sürece onu kimse bulamazdı.
Uzanıp telefonumu elime aldım.
Yedi temmuz;
Ash'in doğum günü,
Ash'in kalbinin milyonlarca parçaya ayrıldığı, ilk tarih.
Aptaldım.
Dünya üzerindeki en aptal insandım.
Onu yanımda tutmayı becerememiştim.
Bir anlığına kendi acım onunkinden ağır basıvermişti.
Unutmuştum...
Bu gün, bir babanın çoğuna verebileceği en iyi hediyeyi verdiği gündü.
Bu gün, babasının onu terk ettiği gündü.
xxx
"Baba?
Bu gün benim doğum günüm."
Ashton gözlerini gök yüzüne dikti.
"Yakında mevzun olacağım.
Beni görmeye geleceksin, değil mi?"
Ağlamak üzereydi. Yumruklarını sıktı.
"Benimle gurur duyuyorsun değil mi?"
Sesi titriyordu, bakışlarını tekrar toprağa indirdi.
"Baba bak buraya senin bana aldığın ilk hediye ile geldim.
Bana biraz küçük geliyor ama önemli değil.
Onu sürmeyi bana sen öğretmiştin."
Ashton bu seferde ağaca yaslı olan bisiklete doğru baktı.
Gözleri doluyordu, bunu istemiyordu.
"Sana bahsettiğim kız varya, o yakında evleniyor.
Nişanlanmış.
Kız kardeşinin yanından geliyorum.
Sen onu severdin, benim aksime.
Belki de... Belki de birlikte kafa dağıtmak için bir şeyler yapmalıyız, ha?
Hem belki o da eşil etmek ister?"
İlk gözyaşı yavaşça yanağından süzüldüğünde, pes etmişti.
"Buralarda olduğunu biliyorum.
Tanrı aşkına!
Neredesin?
Gelmen gerek artık.
Bu kadar oyun yetmez mi?
Tam ruhumun ortasında bir delik açtın ve kaçıp gittin!
Sana ihtiyacım var.
Paramparça hissediyorum.."
Gözyaşlarını ceketinin koluna sildi, burnunu çekti.
"Hissettiğini biliyorum.
Çok canımın yandığını hissettiğini biliyorum,
Yapayalnız hissettiğimi bildiğini biliyorum.
Tüm sorumluluklarını omuzlarıma yükleyip kaçmak istemediğini de,
Sen babamsın, hissediyor olmalısın?
Her yere düştüğümde ilk sen beni kaldırmaya gelirdin.
Gel artık!
Annem seni çok özlüyor,
Lauren ve Harry de öyle.
Ben,
Seni çok özlüyorum.."
Hıçkıra hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, berbat hissediyordu. Toprağı tekmeledi.
"Bu yaptığın bencillik..."
Diye fısıldadı usulca.
Babasının asla dönmeyeceğini biliyordu.
O başka bir yerdeydi.
Başka bir kadının yanındaydı.
Uğruna tüm ailesini mahvedip bıraktığı başka bir kadının yanındaydı ve Ashton'ı düşünmüyordu.
Ashton'ın ona yazdığı şeylerin hiçbirini okumuyordu.
