III

540 52 4
                                    

Yaklaşık on dakikadır tek kelime etmeden salıncakta oturuyorduk.

Hava çok güzeldi, bahar tam anlamıyla gelmişti. Çiçeklerin güzel kokusu ciğerlerimi dolduruyordu.

Felix salıncağında hafifçe sallanıyor, gökyüzüne bakıyordu. Sarı saçları dağınıktı ve kirpikleri gün ışığının altında parlıyordu. Onu saatlerce izleyebileceğimi düşündüm.

Garip bir şekilde, henüz dün tanıştığım bu kişiden gerçekten etkileniyordum. Beni ona çeken şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum oysa. Dış görünüşü veya hayat enerjisi, her şey olabilirdi.

Felix bakışlarını yavaşça bana çevirdi ve gülümsedi. Ona dalıp gittiğimi o an farkettim. Muhtemelen uzun süredir onu izliyordum. Utanarak bakışlarımı yerdeki yeni açmakta olan çiçeklere çevirdim. Beyaz bir kelebek gözüme çarptı.

"Pek konuşkan değilsin sanırım?" dedi Felix.

Başımı kaldırmadım. "Öyle miyim?"

"Kesinlikle öylesin." Gülerek bakışlarını bir süredir takip ettiğim kelebeğe çevirdi. Sonra oturuşunu dikleştirdi ve ellerini birbirine kenetleyerek karşıya bakmaya başladı. "Rahatsız olmayacaksan sana bir soru sorabilir miyim?" diye sordu.

Merakla yüzüne baktım. "Tabii."

"Dün neden hastanedeydin?"

Sorusu o kadar ani geldi ki bir an nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim. Beyin fonksiyonlarım çalışmayı durdurmuştu sanki. Gerginlikle yutkundum.

İnsanlara yalan söylemekten hiç hoşlanmıyordum ama Felix'in gerçeği bilmesini de istemiyordum. Aramızda henüz yeni tanışmış ve birbiri hakkında hiçbir şey bilmeyen iki yabancı ilişkisinden fazla bir şey olmasa bile.

Bu yüzden ona yalan söyledim. "Tansiyonum son zamanlarda çok dengesiz," dedim. "Sıklıkla baş dönmesi yaşıyorum. Merdivende dengemi kaybetmemin sebebi de bu."

Başını salladı. "Ciddi bir şey yok o halde?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır."

"Bunu duymak güzel."

Yanaklarımın kızardığını hissettim.

"Ya sen?" diye sordum merakla. "Dün neden hastanedeydin?"

Birkaç saniye düşündü. "Ben... Haftanın altı günü hastanede oluyorum," dedi. "Babam bir doktor ve arkadaşları vasıtasıyla benim doktorların yanında asistan olarak çalışıp doğrudan tecrübe kazanmam konusunda hastane yetkililerini ikna etti."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Ciddi misin?"

"Evet," dedi sevimli bir gülümsemeyle. "Fazla şaşırmış görünüyorsun."

Aslında şaşırmamıştım. Korkmuştum. Hastaneye sürekli uğrayan bir hasta olarak benimle ilgili, hastalığımla ilgili her şeyi öğrenebilecek durumda olduğunu öğrenmek beni tedirgin etmişti.

"Sadece beklemediğim bir şeydi," diye mırıldandım. "Ben astımın yüzünden gittiğini falan düşünmüştüm."

"Astım mı?" Kaşlarını çattı.

Elindeki eczane poşetini işaret ettim.

"Ah, hayır," dedi gülerek. "Astımım yok, bu ilaçlar babam için."

Utanç verici bir duruma düştüğüm hissine kapıldım. Bakışlarımı tekrar yere çevirdim. Beyaz kelebek gitmişti.

Ve bir süre ikimiz de herhangi bir şey söylemedik.

FelixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin