XI

468 40 1
                                    

Annemin beni dürtmesiyle uyandım.

"Lea, okul vakti..."

Homurdanarak yorganı başımın üstüne çektim. Kalkmayı hiç ama hiç istemiyordum.

Çok derin uyuyan birisiydim, alarmlar beni uyandırmıyordu. Biri beni özellikle uyandırmadığı sürece saatlerce uyuyabiliyordum. Uyku benim için çok değerliydi.

Annem yorganın altında olmama rağmen beni dürtmeye devam etti.

"Hadi tatlım. Bugün cuma. Yarın ve ondan sonraki gün istediğin kadar dinlenebilirsin ama şimdi okula gitmen gerekiyor."

Yeni uyandığım için beynim yeterince hızlı çalışmıyordu ama annemin bir cümlesini yakalamıştım.

Bugün cumaydı. Felix'le buluşmak için iple çektiğim cuma günü sonunda gelmişti.

Gözlerim kocaman açıldı ve hızla yorganı üstümden ittim. Annem şaşkınlıkla bana baktı.

"Anne," dedim heyecanlı bir şekilde. Birden tüm uykum yok olmuştu. "Bugün cuma."

Annem neyden bahsettiğimi anlamamıştı ve bana şaşkın bakışlar yollamaya devam ediyordu. Bu yüzden daha açık bir şekilde söyledim.

"Bugün Felix'le randevuya çıkıyorum!"

Hızlı bir şekilde kahvaltı yapıp hazırlandıktan sonra okula gittim.

O kadar heyecanlıydım ki hiçbir şeye tam olarak odaklanamıyordum. Dersleri doğru düzgün dinlemiyor, Roy'un bana dinlettiği yeni şarkıyı bile hatırlamıyordum. Aklım sürekli Felix'teydi.

Çok sabırsızdım. Okuldan bir an önce çıkıp eve gitmek ve hazırlanmak istiyordum. Bugün benim için gerçekten özel bir gündü, bu yüzden Felix'in karşısına en güzel halimle çıkmak istiyordum.

Onu görmeyeli tam bir hafta olmuştu. Bu süre içinde iletişimi hiç koparmamış, sürekli mesajlaşmıştık. Yine de bir haftadır onu görmemiş, sesini bile duymamıştım ve bu onu daha çok özlememe sebep olmuştu. İşlerine engel olmaktan çekindiğim için onu aramak istememiştim. O da oldukça yoğun olmalıydı çünkü bana mesaj atacak zamanı bile zor buluyordu.

Ona hak veriyordum. Yirmi yaşında bir üniversite öğrencisi olmasının yanında bir de hafta içi her gün hastanede bir doktorun yanında asistan olarak çalışıyordu. Bölümünün ne olduğunu bilmiyordum ama gelecekte işini kusursuz yapacağından emindim.

Harika bir doktor olacaktı.

Son ders de bitti ve koşar adımlarla okuldan çıktım. Annem işteydi, bankada çalışıyordu. Bu yüzden kendim eve dönmek zorunda kalmıştım. Şükürler olsun ki okulum ve evim birbirine yakındı. Hızlı adımlarla eve varmam yirmi dakika sürmüştü.

Komşumuz Bayan Powell ben eve girmek üzereyken el salladı. Annem evde yokken, yani ben evde yalnızken herhangi bir acil durum olması ihtimaline karşı onda evimizin yedek anahtarı bulunurdu. Kendisi annemin en güvendiği insanlardandı. Ona gülümseyerek karşılık verdim ve içeri girdim.

Felix'le akşam 18.00'da buluşmak üzere anlaşmıştık. Hazırlanmak için tam bir saat on dakikam vardı.

Akşam için giyeceğim şeyleri önceden seçmiştim. Bu yüzden eve girer girmez yaptığım ilk şey ılık bir duş almak oldu. Tırnaklarımı törpüledim ve bornozumla dolabımın önünde dikilirken aniden kapı çaldı.

Annemin işten gelmesine daha uzun bir süre vardı ve Roy bu saatlerde spor salonunda oluyordu. Bayan Powell'ın rutin ziyaretlerinden biri olabileceğini düşündüm. Bornozla kapıyı açamayacağım için dolaptan elime geçen ilk şeyleri hızla üzerime geçirdim; basit siyah bir tişört ve gri eşofman altı.

FelixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin