VI

527 50 9
                                    

Belki de yarım saattir dolabımın başında dikiliyordum. Ne giyeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Nasıl bir yere gideceğimizi veya ne yapacağımızı bile bilmiyordum ve meşgul olabileceğinden dolayı Felix'i aramak istemiyordum.

Birkaç farklı kombin denemiştim ancak giydiğim siyah elbise fazla şık, beyaz tişört de fazla spor durmuştu. Kıyafet konusunda bu kadar kararsız kaldığım başka bir zaman hatırlamıyordum.

En sonunda omuzları açık uzun kollu bir bluz ve kot pantolon giymeye karar verdim. Saçlarımı sadece taradım ve dudağıma parlatıcı sürdüm. Kıyafet seçme faslından sonra hazırlanmam oldukça kısa sürmüştü.

Ne olur ne olmaz diye düşünerek ilaçlarımı da içtim ve tam o sırada kapı çaldı. Heyecanla kapıya koştum.

Onu dört gündür görmemiştim ve açıkçası görmek için sabırsızlanıyordum. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım.

Felix karşımdaydı. Kahverengi gözleri gözlerimle buluştu. Sarı saçlarını taramıştı. Onu ilk kez böyle görüyordum. Kareli şık bir gömlek ve bir kot pantolon giymişti. Gülümseyerek bana bakıyordu. Onu görmeyi ne kadar özlediğimi bir kez daha farkettim.

"Merhaba Felix."

Gülümsemesi büyüdü. "Merhaba Lea. Nasıl gidiyor?"

"Fena değil," dedim. "Saçlarını taramışsın."

"Ah evet," diyerek eline saçlarına götürdü. "Beğendin mi?"

Çekinerek bakışlarımı yere indirdim. "Evet. Önceki hali de fena değildi tabii."

"Beğenmeme sevindim," dedi. "Sen de oldukça hoş görünüyorsun."

Yanaklarımın iyice ısındığını hissettim. "Teşekkürler."

"O halde, gidelim mi?" diye sordu.

Gülümseyerek cevap verdim. "Gidelim." Tam ayakkabılarımı giyeceğim sırada aklıma bir şey geldi. "Ah Felix, geçen sefer hırkan bende kalmıştı." Aceleyle merdivene yöneldim.

"Sorun değil, sende kalabilir."

"Hayır, hemen dönerim!"

Odama girip yatağımın üstünde katlı bir şekilde duran hırkasını aldım ve girişe geri döndüm.

"İşte." Hırkayı ona uzattım.

"Gerçekten gerek yoktu," dedi hırkayı alırken. "Yıkamışsın, teşekkür ederim."

"Asıl ben teşekkür ederim," dedim. "Hırkanın bende kaldığını bile farketmemişim, hava o gün oldukça soğuktu ve hırkayı geri vermeyi unuttuğum için gerçekten suçlu hissettim."

"Hava sorun olmadı," dedi. "Saçma gelebilir ama hırkam sende kaldığı için mutlu oldum."

Yüzünü birden değişik bir ifade kapladı. Sanki ağzından çıkmasını planlamadığı bir şeyi söylemiş gibiydi. Sözlerinin üstünde düşününce ben de utandığımı hissettim ama sözleri utandırmaktan çok beni mutlu etmişti.

Hırkası bende kaldığı için mutlu olmasının sebebi, benimkiyle aynı olabilir miydi?

Felix istese de istemese de beni mutlu ediyordu ve bu ondan daha fazla hoşlanmama neden oluyordu.

"O halde artık gidelim mi?"

Başımı salladım ve düz tabanlı spor ayakkabılarımı ayağıma geçirerek kapıyı kapattım.

Arabasına bindik. Yolculuğumuz oldukça kısa sürdü. Fazla uzakta olmayan, geçen sefer oturduğumuz iskeleye yakın bir bölgede küçük bir eğlence mekanına gelmiştik. Daha çok bir barı andırıyordu. Burayı ilk kez görüyordum. Tabelada Freddie's yazıyordu.

FelixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin