Merhabalar. Bölüme açıklama ile başlayacağım arkadaşlar..
Benden bölüm istiyorsunuz ki kesinlikle haklısınız. O konuda bir sıkıntımız yok.. Fakat ben boş olan bir insan değilim. Sınavlarım var, okulum var.. Tüm bunlar benim yazmamı engelliyor.En önemlisi ilham denilen şey zaten zor buluyor biz yazarları.
Ben size sıradan bir bölüm yazıp sözde 'bölüm' yazdım diyerek size basit bir hikaye yayımlayabilirim
Ama benim amacım size kaliteli bölümler sunup geçte olsa sizi yeri gelince heyecanlandırıp yeri gelince sevindirmek.Sizden tek ricam beni anlamanız ve hak vermeniz..
İYİ OKUMALAR
"Yanında değilse kalbinde olsan neye yarar? Ne kadar hissedebilir ki? Avuçlarına sıkıştıramadiğın ellerin üşümez mi? Üşür bence, üşür zaten. Mevsimlerle ilgisi yok."
Tabii ya.. Yanında değilse, kokusunu içine çekemiyorsan, onu hissedemiyorsan.. Kalbinde olsa neye yarardı. Dokunamıyorsun acı verıyor, başka biriyle görüyorsun kalbin hançerleniyor.. Ne de garip birşey bu Aşk. Üzüyor mu? Sevindiriyor mu? Belli değil.
"Yenge? Beni dinliyor musun?"
Düşüncelerimden sıyrılıp Baran'a döndüm.
"Ha, dinliyorum. Ya baran sen hep negatif düşünüyorsun ama. Sen böyle biri değildin.. Bir enerjiktin, pozitiftin, neşe doluydun yahu!"
"Seviyorum be Eda...... Çok seviyorum."
"Adı ne bu kızın?"
"Arya" dedi derin bir iç çekerek."Arya.."
"Hımmm, güzel isimmiş."
"Ah sen birde kendisini görsen!"
"Anlat bakalım biraz şu kızı."
"Boyu nereden baksan 1.73 falan. Görsen senden ince olmasın beli incecik. O ten pamuk zaten.. Bembeyaz.
Bal köpüğü kendiliğinden bukleli saçları kalçasına kadar geliyor o iri ve ela gözleri beni benden alıyor zaten.. Sanki kalemle çizilmiş dudakları, burnu, kaşları... Çok güzel be yenge!""Ya şimdi ben anlamadım. Sen birdaha anlatsana?"
"Bak ben bu kızı zaten görüyordum. Her erkeğin olduğu gibi benimde ilgimi çekiyordu. Ama yani beğeniden ibaretti.. Taa ki geçen ıstanbul'a gittiğimde onu bir erkekle sarılırken görmeme kadar. Birden kıskandım tabi ben. Sonra da çocuğun üstüne atlamam kızın çığlıkları falan. Ya bana Ayı dedi be! Bana dağ Ayısı dedi.
Şimdi ise suratıma bakmıyor. Zar zor numarasını aldım telefonlarımı cevaplamıyor.""Ben sana bir tavsiye vereyim.. Sonrada içeri geçeceğim zaten. Bak sen zaten popüler ve zengin bir erkeksin. Abin kadar olmasada umursamazlıkta var. E yakışıklısında.. Bırak yahu! Kendisi zaten sana yaklaşır. Bak yenge sen haklı çıktın diyeceksin. Umursamaz ol biraz. Kızlar öyle erkeklerden hoşlanır, emin ol sen"
Dedim.. Ve göz kırpıp avludan konağın içine girdim.
Aradan tam iki ay geçti..
Ben günlerimi aksiyonsuz geçirdim. Kendimi oğluma adadım. Emir ile aramız zaten düzeldi.. Fakat kafamı kurcalayan tek sorun ailemdi. Beni neden aramıyorlardı?
Sadece bir kere konuşmustum annem ile.Hiç mi özlememişlerdi ki beni? Hiç mi düşünmüyorlardı biricik, birtanecik kızlarını..?
Herneyse dedim kendi kendime.. Bırak artık düşünmeyi, kendini yıpratmayı.
Odama girmeden oğlumun odasına göz attım. Büyümüştü, büyümeye devam ediyordu. Gittikçe babasına benziyor, bize daha çok bağlanıyordu. Uyurken bile onu delicesine öpmek istiyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE SONUCU EVLİLİK
ChickLitNefret ile başladı... Aradan zaman geçti. Kalbimin kilitli kapılarını Kelebekler çaldı. Kalbim kelebeklere ısındı, saklı kapılarını açmaya karar verdi. Ama bir soru sordu önce onlara, kapılarını açmaya emin olmak için. 'Bir gün sonra beni terk etme...