45. Bölüm

4.3K 149 13
                                    

Nefesim daralıyordu, Sanki üzerime tonlarca mal yüklemişler gibiydi. Nefes almak eylemi bu kadar zor olmamalıydı. Ama şuan boğulacak gibi oluyordum. Nedenini bilmiyordum. Bir yandan da terliyordum, Havanın soğuk olmasına rağmen resmen yanıyordum sıcaktan.
Peki Ya neden? Tüm bunların sebebi ne?
Emir'in kolu ve bacağı! Evet, evet. Sebep kesinlikle Emir'in kolu ve bacağıydı.

Sabah uyandığımda aşırı sıcaklık ve nefes darlığıyla uyandım. Emir'in sol kolu bana sarılı, sol bacağı da üzerimdeydi. Ve bu ağırlık benim nefesimi kesiyordu.
Konakta artık bir bebek olduğu için zaten yüksek olan ev sıcaklığını biraz daha şiddetlendirip bunaltıcı bir hale getirmişlerdi. Bu yüzden evin içinde veya uyurken çok kalın kıyafetler giymeyi tercih etmiyorduk. Zaten Emir ve Baran sıcağa dayanamadıkları için evdeyken genelde kısa kollu ile geziyorlardı.
Üstümüzdeki ince pike battaniye bile benim sıcaklamama sebep olurken birde Emir'in bana koala gibi yapışmış bedeni eklenince terlememek ve daralmamak mümkün değildi.

Aslında bir yandan da hoşuma gitmişti ve az da olsa egom tatmin olmuştu. Dün gece sırf kendisine yaklaştım diye uzaklaşman yeterli demesi beni çıldırtmıştı. Ama şuan kendisi bana sarılmıştı. Peki belki uyku halinde olduğu için şuan bu şekilde olabiliriz ancak buda birşeydi.
Yaklaşık 15 dakika bu anın tadını çıkarttım. Ara sıra güldüm, komidinin üzerindeki telefonumu alıp önce onun uyku halindeki masum resmini çektim sonra da telefonu havaya kaldırıp bana sarıldığı belli olacak şekilde ikimizin resmini çektim. Böyle çok güzeldi. Keşke hep böyle kalsak diye geçirdim içimden. Keşke uyandığında kaba, beni tanımayan, sevmeyen Emir ile değilde Günaydın Sevgilim diyen bir Emir ile karşılaşsaydım. Ama ne yazık ki bu şuanlık mümkün değildi, en azından ameliyata kadar.

Emir kıpırdanarak uyanma belirtileri veriyordu. Gözlerini aralayıp bedenini biraz sağa doğru hareket ettirmişti. Ama sol kolu ve bacağı hâlâ üstümdeydi.
Sağa uyguladığı basınçla alçıda olan koluna biraz ağırlık gelmişti.

"Hassiktir!"

Diye küfretti acıyan koluna Ama sesi uykuluydu.

Acı, onun tamamen ayılmasına sebep olunca aramızdaki yakınlığı ve bana sarıldığını farketti.

"N'oluyo be."

Dedi, Ardından kolunu ve bacağını hızlıca çekti. Böylelikle ani refleksinden dolayı tekrar sağ tarafına doğru dönmüştü.

"A...nanıın!"

Dedi. Kolundaki acı tekrardan kendini göstermişti.

"Günaydın, korkma yemem seni."

Dedim ona doğru dönüp.

"Ha ha, ne kadar komik."
Dedi alay edermiş gibi.

Telefonumun saatine baktım ve tekrar ona döndüm.

"Aaa, bak sen şu işe. Saat dokuz buçuk olmuş, Koynum rahat geldi herhalde."

"Ne demezsin, kesin uykuda kolumu bacağımı alıp kendi üstüne atmısındır sen."

"Tabii tabii. Sende öyle derin uyuyan bir insansın ki hiç hissetmezsin, Bas baya sarılmışsın işte bana. Kabul et."

"Eyvallah. Olur uyku halinde böyle basit küçük şeyler. Çocuk gibi inkâr edecek değilim."

Zafer gülümsemesi yapıp kalktım ve banyoya girdim suyu açıp üstümdekilerden kurtuldum ve kendimi ılık suya teslim ettim.

Bornozumu giyip saçıma havlu sardıktan sonra banyodan çıktım. Hey, bir dakika! Emir'in elindeki benim telefonum muydu? Ve içinde az önce çektiğim resimlerimiz vardı!
Hızlı adımlarla yanına doğru ilerledim.

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin