9. Bölüm "Av ve Avcı"

643 66 36
                                    

Birkaç adım daha ve güvendeyim. Hızlı hızlı soluyarak arkama baktım. Şimdilik izimi kaybettirmiş gibiydim. Yine de gardımı düşürmek gibi bir hata yapmayacaktım. İlerideki küçük bir oyuk dikkatimi çekti. Belki de içine girip saklanabilirdim. Fakat bulunduğum zaman kaçmam çok zor olurdu zira oyuğun başka bir çıkışı yoktu vede etrafı dikenli çalılarla çevriliydi. 

Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Hızımı kesmeden oyuğa koştum. Yan taraftaki dikenli çalıları oyuğun önüne istifledim, oyuğu tam kapatmayacak şekilde. Ayağımı sertçe toprak zemine basarak ayak izimin belli olmasını sağladım. Her şeyin tam olduğuna kanaat getirince hızla ormanın derinliklerine doğru ilerledim. Toprağa fazla sert basmamam gerekiyordu çünkü ayak izim çıkarsa beni bulması daha kolay olurdu.

Daha fazla ilerlemeden önümdeki uzun ve dalları kalın olan ağaca tırmandım. Çok fazla yukarı çıkmadan bir dalın üzerine oturdum yan şekilde. Bir elimle dala tutunurken diğeriyle de gözümün önüne gelen saçlarımı geriye ittim.

 Planım belki başarılı olurdu, belki olmazdı. Sonuçta Melez gibi bir avcıdan kurtulmak pek kolay değildi. Ah, unuttum. Ne olduğunu siz bilmiyorsunuz ki! En iyisi baştan anlatayım ben.

Dün sabah Lucas ile yaptığımız eğitimden sonra bana gece beni dinç görmek istediğini söylemişti. Yeni bir eğitim yapacaktık ve ben pek iyi bir gece geçirmemiştim. Birkaç saatlik uykudan - ki o da kabuslarla geçmişti- sonra Lucas beni uyandırıp ormana getirmişti. Eğitimleri sürekli ormanda yapıyorduk, sanırım ormanı çok seviyordu. Neyse, konumuz bu değil. Eğitimin ne olduğunu sorduğumda ise tek cevabı 'avlanacaksın' olmuştu.  İlk başta bir hayvan avlayacağımı sanmıştım fakat anlamalıydım Lucas'ın yüzündeki gülümsemeden aslında 'avın' ben olacağımı. Bu yetmiyormuş gibi peşime avcı olarak Melez'i takmıştı. Çocuğun tecrübesi ve eğitimi vardı, peki ben? Hiçbir şey bilmiyordum ve acilen bu durumu tersine çevirmeliydim.

Ormanda gece vakti eğitimli bir savaşçı tarafından avlanmak? Hele de o avcı Melez ise. Kabus gibiydi. Melez beni yakalamadan eğer ormandan çıkıp Lucas'a ulaşabilirsem ben kazanmış olacaktım. Fakat bu hiç kolay olmayacaktı.

Yakınımdan gelen seslerle dikkat kesildim. Farkında olmadan nefesimi tutmuştum ve kalbim göğüs kafesimi delip dışarı çıkmak istiyormuş gibi hızlıca atıyordu. Gelen Melez değildi lakin bu adamı da tanımıyordum. Kaşlarımı çatarak daha dikkatli baktım. Adamın uzun sarı saçları ve sivri kulakları vardı. Bekle, sivri kulaklar mı? Bu adam yanlış hatırlamıyorsam eğer, bir elf olmalıydı. Giydiği cübbe yırtılmıştı ve üzeri çamura bulanmıştı. Adam karşısındaki ağacın dibine çöküp başını arkaya yasladı. Sağ eliyle karnını tutuyordu. Yaralanmıştı ve görünüşe bakılırsa yarasından bayağı kan akmış olmalıydı. Beyaz cübbesinin karın kısmı bordo rengine bürünmüştü. Biraz daha böyle durursa kan kaybından ölebilirdi. 

Yardım edebileceğimi biliyordum ama tanımadığım birine bunu yaparak risk almak doğru bir hareket olur muydu, emin değildim. Dişlerimi sıkıp durum değerlendirmesi yaptım. Melez iyi bir savaşçı olsa da ben ondan daha hızlıydım. Kısa sürede izimi kaybettirmiştim ve geçtiğim yerlere de ufak sürprizler bırakarak onu yavaşlatmıştım. Yani en azından ben öyle umuyordum. Melez beni bulmadan adama yardım edebilir ve ormandan çıkabilirdim.

Daha fazla vakit kaybetmeden tutunduğum dalı bırakarak aşağıya atladım. Yere düşerken ayağımı burkmuştum  fakat bunu düşünecek kadar zamanım yoktu. Hızla adama doğru ilerledim topallayarak. Elf beni fark ederek gözlerini açtı. Kaşlarını çatarak baştan aşağı süzdü. Rahatsız olarak bende kaşlarımı çattım ama ilerlemeyi bırakmadım.

Ağzını açtı ama konuşamadı. Öksürdü ve boğazını temizleyerek tekrar denedi. "Yaklaşma velet." Elini kaldırdı. "Yakınımda karanlık istemiyorum."

Efsaneler Hep İyi Olmazlar (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin