16. Bölüm "Anlaşmalı Ruh"

502 51 49
                                    

İçimdeki güç benliğimi ele geçirmek için acımasızca tırnaklarını zihnimin duvarlarına geçirirken bilincimi kaybetmemek adına direndim. Kontrolümü kaybetmemeliydim.

Daha önce kaybetmiştim ve.... Hatırlamak bile istemediğim şeyler yapmıştım.

"Bunu bir daha yapmamalısın, hele de etrafta birileri varken."

Kafamı kaldırarak bana düz bakışlar atan Melez'e dik dik baktım.

"Sebep?"

"Çünkü öyle gerekiyor."

"Ya ben istemiyorsam?"

"Senin isteyip istememen umurumda değil. Ben öyle diyorsam, yapacaksın."

Kaşlarımı kaldırdım. "Benden büyük olabilirsin fakat bana zorla bir şey yaptıramazsın. Hele de gücün bana denk değilken."

"Emin ol bunu denemek istemezsin." Belindeki hançeri çıkarıp arkamdaki bir noktaya attı. Bakmama gerek yoktu zira hançerin birazdan bana saldırmaya çalışacak olan adamın anlına saplandığını biliyordum. "Göründüğümden çok daha fazlasıyımdır."

Fikrim değişmemişti ama yine de bir şey demedim. Şu anda önceliğim başkaydı. Babamı bulmalıydım.

Onu bulmalı ve bu yaptığının bedelini ödetmeliydim.

Melez az önceki tavrını bir kenara bırakarak eliyle omzumu sıktı. "Bak, saraya gittiğimizde delice şeyler yapmak yok, tamam mı? İmparatorun eminim bir açıklaması-"

Omzumu silkerek elinden kurtuldum. "Açıklamasını dinleyeceğimi kim söyledi?"

Etrafıma hızlıca bir göz attım. "Şimdilik bunu bir kenara bırakıp bu ormandan çıkmanın bir yolunu bulalım."

"Fakat bu ormandan çıkabilmenin tek yolu-"

"Biliyorum, biliyorum. Umalım da buna mecbur kalmayalım."

______Bir gün önce_____

"Bizi yerde sürüklediğinize inanamıyorum! Üstüm başım toprak oldu ve şu saçımın haline bir bakar mısın?! Ah kraliçem beni öldürecek..."

"Fazla abartmıyor musun?"

Gözlerini büyüterek bana bakan Daichi'ye anlam veremiyordum doğrusu. Alt tarafı arka taraftaki ormandan saraya kadar -ki bu tam tamına 3 kilometre yapıyordu- yerde sürüklenmişti. Bunda abartacak ne vardı ki?

"İnan bana," üşümüş gibi titredi. " Kızgın halini görmek istemezsin. Öfkesi yakıcıdır ki zaten bir alev ejderi olduğunu düşünürsek..."

Kafamı iki yana sallayarak onu kendi haline bıraktım ve uyandığından beri konuşmayan Akio'ya baktım. "Bir sorun mu var?"

"Sadece kafama birkaç şey takıldı." diye mırıldandı ruhsuzca. "Onun haricinde toprakla akraba oldum. Önemli bir şey yok yani."

Gülmek istiyordum fakat Akio'nun ciddi ifadesi bana engel oluyordu. Boğazımı temizledim. "Her neyse."

"Ryuu!"

Babam bana doğru yanındaki iki muhafızla beraber gelirken ters bir şeylerin olduğunu anlamıştım.

"Bir şey mi oldu baba?"

Babam bana cevap vermeden yanındaki muhafızlara bir baş hareketi yaptı. İçgüdülerim kaçmamı söylese de olduğum yerde durdum. Sağımda duran muhafız kolumu tutmaya çalıştığı an elimle alnına vurdum ve muhafız yerden havalanarak arkasındaki ağaca çarptı. Diğer muhafız ise zehirli olduğu her halinden belli olan olan bir ok fırlattı. Eğilerek oktan kurtuldum ve ok arkamdaki ağaca saplandı. Muhafıza doğru nefesimi üfledim ve oluşan rüzgar adamı havaya kaldırdı.

Efsaneler Hep İyi Olmazlar (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin