14. BöLüM: Taraf

120 16 2
                                    

Bölümü okumadan önce size iki şey söyleyeceğim. Birincisi; bu kitapta başından beri ne yazıyorsam hepsi ilerleyen bölümlerde birbirine bağlanacak. Bu yüzden sizden ricam her bir ayrıntıyı dikkatli bir şekilde okumanız. İkinci söyleyeceğim şey ise, eğer bölümü sizlere de ithaf etmemi isitiyorsanız, bölüme yorum olarak yazabilirsiniz ya da özelden mesaj da atabilirsiniz. Evet söyleyeceklerim bu kadardı. Şimdi keyifli okumalar..

Bölüm şarkısı, Raviş- Yara (multimedia da var.)

14. Bölüm: Taraf^^

Çalan alarmın sesini durdurabilmek amacıyla elimi sağa sola savururken, birçok şeyi devirmiştim. Ama sonunda başarmıştım. Susmuştu şu sinir bozucu ses. Yine bir pazartesi sabahıydı ve benim yine uykum vardı. Sanırım pazartesi günlerini hayatım boyunca sevemeyecektim.

Zorla da olsa yatağımdan kalktım ve mızmızlanarak hazırlanmaya başladım. Sonunda işim bittiğinde yarım saat geçmişti. Çantamı da alıp sessizce çıktım odamdan. Güzel annem bıkmadan usanmadan yine kahvaltı hazırlamıştı. Anneme arkasından sıkı sıkı sarılıp öptüm.

"Günaydın annem."

"Günaydın yavrum. Hadi geç otur bir şeyler ye çabucak yoksa geç kalacaksın." dediğini yaptım ve hızlıca bir şeyler atıştırdıktan sonra çıktım evden. Durağa doğru yürürken bacaklarım buz gibi olmuştu. Bu yüzden de sonunda binmiş olduğum otobüsün sıcaklığına bacaklarım alışmakta zorluk çekiyordu.

Sonunda tüm hücrelerim ısınıp kendine geldiğinde, geçip boş bulduğum bir yere oturdum. Kulaklığımı takıp, bir müzik açtıktan sonra gittikçe dolmaya başlayan otobüsteki insanların yüzlerini incelemeye başladım. Aslına bakarsanız incelediğim şey kesinlikle yüzleri değildi. İncelediğim şey yüzlerindeki yaşanmışlıklarıydı, kalplerinden yüzlerine vuran duygularıydı. Doğru tahmin edebiliyor muydum bilmiyorum, burası tartışılır. Ama nedense bunu yapmayı seviyordum. Tabi bu incelemem çok uzun süremiyordu. Çünkü bir insana uzun bir süre baktığınızda o kişi birisinin kendine baktığını anlayıp o kişiye bakıyordu ve işte o an göz göze geldiğinizde yanlış bir izlenim oluşabiliyordu. Böyle bir şeyi de kimse istemezdi değil mi?

Gözlerimi karşımda oturan teyzeye çevirdim, kendisi camdan dışarısını izliyordu. Yüzünde biraz buruk biraz da endişeli bir hal vardı. Sanki bir yakınından uzaklara gidiyordu ya da belki de çok sevdiği bir yakınına bir şey olmuştu. Belki evladıydı o kişi, belki torunu belki de değer verdiği başka biriydi.

Ayakta duran bir genç kıza baktım. Benden büyük olduğu belliydi. En az üç yaş vardır diye tahmin ediyorum. Kızın üzgün olduğu her halinden okunuyordu. Etrafa bakınıyordu ardından da hiçbir mesaj hiçbir arama olmamasına rağmen telefonuna bakıyordu. Birinden bir şey beklediği ortadaydı. Ayrıca son derece üzgün olduğunu da herkes anlayabilirdi.
Derken bir genç erkek bindi otobüse. Telefonla konuşuyordu, buradan ne konuştuğu anlaşılmıyordu. Ama ne hissettiğini, bir an kızgın olan, bir an gülen yüz ifadesinden dolayı anlayamamıştım. Sanki siması da bir yerden tanıdıktı ama bunu önemsemeyerek indim otobüsten.
Acaba dedim kendi kendime, acaba benimde yüzümden de ne hissettiğim okunuyor muydu? Bunu ben bilemezdim ama inşallah okunmuyordur. Çünkü o zaman bir şeyleri saklaman gerektiğinde saklayamazdın. Anlaşılırdı. Başkalarını bilmem ama beni çok iyi tanıyanlar benim yüzüme bakarak benim ne hissettiğimi çok iyi anlayabilirdi. Onları üzmemek için taktığım mutluluk maskesinin altındaki gerçeği görebilirlerdi. Belki de Ekin o suratsız yüz ifadesiyle dolaşarak çok iyi yapıyordu. Bu şekilde kimse ne hissettiğini anlamıyordu. O bunun benden önce farkına varmıştı. Ama hala geç değildi. Bunu nasıl beceriyordu bilmiyordum ama bende çabalayacaktım. Ona benzemek için elimden ne geliyorsa yapacaktım..

İÇİMDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin