Zamanla alışıyor ve öğreniyorsun bu her şey için geçerli değil mi ? Öyle . Kendimi pes etmiş , yenilmiş hissediyordum. Artık aramıyor , düşünmüyor, herhangi bir belirti için saatlerimi harcamıyordum. Sadece gerekeni yapıyordum yani hayatta kalıyordum. Çoktan bir haftayı arkamda bıraktığıma inanmakta güçlük çekiyordum. İlk dört günüm sabahlamalarla , durmadan yürümelerle , seslenişlerle yorucu geçmişti. En az sabaha karşı üçe kadar evleri dolaşmış heryeri talan etmiştim. Hep uzaklaşmaya bir insan bir çıkış yolu bulmak için çabalamaya devam etmiştim. Ama şimdi günlerimi uyuyarak , kumsalda yürüyerek geçiyordum. İkinci haftamın ilk günü gözlerim istemsizce açıldı. Yine kocaman sıkıcı bir güne uyanmayı kim ister ki ? Bazen hava çok boğucu oluyor nefes alamıyordum. Bazen gözlerimi , genzimi yakıyordu. Bugün ise sıcak olmamasına rağmen nemliydi. Doğrulup oturdum. Keşfettiğim şeyleri yatağın baş ucundaki komidinde saklıyordum. Kağıtlar, kalemler , mumlar, çakmaklar gibi birçok önemsiz eşya . Başımı pencereye yaslayıp dışarıyı izledim. Daha ne kadar buna katlanmam gerekiyordu ? Kalktım ve Lavaboda yüzümü yıkayıp mutfağa geçerken esnedim. Duvara sabitlenmiş tezgahın yanında stokladığım meyvelere göz attım. Çok fazla değildi beni bugün bile idare edemeyeceklerdi. Hava çok soğuk sayılmazdı hava gerçekten soğuk olduğunda evin içindede bunu hissedebiliyordunuz. Elmalardan birini alıp ısırdım. Elbette durmadan meyve yemiyordum. Bazen ekmek , peynir gibi yiyeceklerde tüketiyordum. Ama bunları bulabilmek için uzaklaşmam gerekliydi. Bomboş dükkan gibi evlerde oluyorlardı ve ben en yakınına ulaşmak için tüm gece yürümüştüm. Belki de başka bir eve geçmeliydim sonuçta hepsi aynı görünüyordu. Genel olarak yatakta uzanıyor kendimi oyalıyordum. Karnım doyana kadar meyvelerden yararlandım. Anlaşılan bir gece daha yürüyecektim. Dinlenmem her halükarda iyi olurdu. Yatağın beyaz çarşaflarına gömüldüm. Kağıt tomarını dizime koyup bomboş kağıda odaklandım. Beni gerçekten mutlu edebilen tek şey resim çizmekti. Birbirine kenetlediğim ellerime baktım. Hafızan tamamıyla boş olduğunda resim çizmek de zor oluyordu. Ellerimi karnıma bastırdım. O acı , tanıdık ama kötü o ağrı beni tekrar iki büklüm hâle getirirken duyularım beni terk etti. Sanki dünyayla tüm bağım kopmuş gibi gözlerim önünde görüntüler oluştu. Bir adam belirdi gülümsüyordu ve kesinlikle çok güzeldi. Ardından iç içe geçmiş birbirine tümüyle sımsıkı kenetlenmiş eller belirdi. İriliğinden ve tırnaklarından anladığım kadarıyla erkeğin bileğinde lacivert yeşil kırmızı renklerde örülmüş bir bileklik vardı. Kızın ise siyah ojeleri vardı. Gözlerim acıyla kısıldı ve kendime gelmek için soluklandım. İlk gün hatırladığım ses haricinde başka bişi olmamıştı. Ama bir şeyler anımsadığımda canım yanıyordu. O yüzü unutmamak için elimden geldiğince çizdim. Beklediğinden iyi bişi ortaya çıkmıştı. Büyük bir ihtimal erkek arkadaşımdı.Yani her neredeyde beni pek önemsediği söylenemezdi.Belki de yasak aşk yaşıyorduk. Hobilerimin arasına kendimle ilgili acıklı, ilginç, fazla mutlu senaryolar yazmayıda eklemeliydim . Gitmek için hazırlanmam gerektiğini hatırlayınca ahşap dolaptan kalın bir hırka alıp üzerime geçirdim. Sırt çantama gerek olabileceğini düşündüğüm ince bir bluzu tıkıştırdım. Bu sırt çantasını evlerden birinde bulmuştım. Eşyaları onun içine koyuyordum hep. Kalan yiyeceklerimi de ekleyip çantanın fermuarını çektim. Bunu yapmayı sevmiyordum. Şuan kaldığım evi benimsemiştim. Tekrar kaybolabilirdim. Açlıktan ölmek de bir şeçenekti . Tabi onu B planı yapmıştım. Taytımı yukarı çekip kalın bir ceket giyidm. Her evden bir sürü şey getirmiş olduğum için mutlu olduğum nadir anlardandı genelde bulduğum eşyalar kalabalık yapmaktan başka işe yaramazlardı. Saçlarımı yandan örüp çantamı sırtladım. Kapıyı kapatıp sürgüsünü çekince kalbim hızlandı. Güvende olmadığım zaten nefes aldığım her saniye aklımdaydı . Ama dışarıda kendimi daha fazla savunmasız hissediyordum . Koşarak içerideki yorganın altına girme dürtümü yutkunarak bastırdım. Adımlarım tanıdık sahil yolunda ilerledi. Güneşin batmasına dört saat kadar vardı. Buda meyve toplayabilirim anlamına geliyordu. Böylece yolda acıkırsam sorunum halledilmiş olurdu. Üzeri meyve dolu olan en yakın ağacın dibine çöktüm. Çantamdan çıkardığım bezi boylu boyunca yere serip ağaca yöneldim. Bacaklarımı tüm gücümle yukarı iterek dallardan birine oturmayı başardım. Kopardığım elmaları yere serdiğim beze fırlatıyordım. Elmalar birikince ağaca sımsıkı sarıldım. Ve milim milim aşağı indim. Ayaklarım çime kavuşunca ellerimi ağacın kalın, sert ve kuru gövdesinden çektim. Bezin bütün kenarlarını yukarıda birleştirip bağlayarak torba haline getirdim. Ve çantama koydum. Yürümeye devam ettim. Havadaki kasveti dağıtmak için ellerimi yelpaze gibi sallıyordum. Ama işe yaradığını söyleyemezdim. Bazen nefes alıp verdiğimi bile fark edemiyordum. Bir sonraki ağacın altında durup aynı şekilde yeni bir bezi serdim. Bu ağacın dalları diğerine göre daha yüksekteydi. Parmaklarım acımasına rağmen onlarıda ağaca batırdım. Ayaklarım ile birlikte yukarı çıkıyorduk. Bir dala tutunup oturdum ama meyvelere ulaşamıyordum. Son derece yavaş davranarak ayağa kalktım. Uzanıp Kopardığım armutu yere attım. Dikkatle zıpladım diğerini aldım. Derken o çıtırtıyı duydum. Dal kırılıyordu. Yanındaki dala atlamak için bacağımı uzattığımda çok geçti. Kendimi boşlukta hissettim. Basıncı hissettim ve aniden yere çakıldım. Vicudumun bir çok yerini dallar kesmişti. Canım yanıyordu. Kalkmaya çalıştım başımı vurduğumdan olsa gerek her yer dönüyordu. Gözlerimi yumup ağrının beni terk etmesi için aklıma gelen duaları mırıldandım. Bu sadece kafamı başka yöne dağıtmak içindi. Ancak bir kaç dakika sonra kolumdan avucuma ilerleyen ılık kanı hissettim. Yere serdiğim bezi hızla koluma bastırdım. Derin büyük bir kesik deli gibi yanıyordu. Arkamdaki çalılıkların hareketini duydum. Ayak sesleri duydum. Kolumdaki kesiği unutmuş gibi benimle birlikte düşen ince dal parçasını kavradım. Arkamdakine savurmak için döndüm ama yapmadım çünkü nutkum tutulmuştu. Öylece bakıyordum. Elinde bıçak tutan karışık saçlı bir İNSANA........
Bu arada :) bu bölümden sonra daha uzun yazmaya çalışacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarınız benim için çok önemli :) bu yüzden fikirlerinizi lütfen belirtin.