Kimse Yok mu?

572 21 9
                                    

Taş evin hemen çaprazındaki kaldırımda ( ki bu kaldırım  artık  benim özel yerim gibi bi hal almıştı) oturuyordum.  Ellerimi sıkıca birbirine kenetlemiş boş yolu izliyordum. Bir çok ev gezmiştim herhangi bir  sonuç için  çekmecelere kadar karışmıştım. Ama yoktu sanki birileri benim için her şeyi hazırlamıştı. Bense denileni yapıyordum.  Evler sahipleri alışverişe gitmiş gibi hemen geri döneceklermiş gibi hazırdı. Belki de düşmüştüm. kayalıklara  çarpıp bilincimi kaybetmiş sonrada bu lanet  yere sürüklenmiştim. Belki de polisler beni arıyor buraya yaklaşıyorlardı ailem vardı değil mi? Olmalıydı. Beni merak eden hüzünlü bir annem, beni bulacaklardı ve zamanla her şeyi hatırlayacaktım. Başımı  ellerimin arasına gömdüm yorgundum beynim saatlerdir ağrıyordu. Uyuyamayacağımı çok iyi biliyordum  güvende olduğuma emin olmadan uyuyamazdım . Gözlerim yanıyordu kırpmak için kapattığımda açmaya zorlanıyordum.  Korkuyordum. Buraya ait değildim. Kendimi garip bir biçimde huzursuz hissediyordum. Ne zamandır sudaydım ki . Ne kadar çok sorum varsa o kadar daha soru üretiyordum. Beynimi şuana kadar hep olumlu düşünmeye zorlamıştım . Belki bir ailem yoktu. Belki de hiçbir şeye  sahip olmayan yetim bir kızdım . Biraz daha oturursam patlayacağımı bildiğimden kalktım. Saniyeler saniyeleri dakikalar dakikalaları kovalarken o kaldırımda ne zamandır oturduğumu kestiremiyordum. Evlerden birine gidip üzerime sarmak için battaniye almıştım. Sanki son umudummuş gibi iyice sarıldım battaniyeye .  Hava yavaş yavaş kapanıyordu. Adımlarım uzun sahil yolu boyunca gezindi. Kıyıyı döven dalgaları izledim. Mavi suya karışan beyaz köpükleri benim öfkemi yansıtırcasına sinirle hızla birbirlerine karışıyorlardı. Eğer kimsenin olmadığı ıssız bi yerde kalmamış hafızamı kaybetmemiş falan olsaydım oturup saatlerce izleyebileceğim kadar güzel bir manzaraydı.  Kumsala indim ayakkabılarımın içine kum dolmasını umursamayarak devam ettim.  Denizin tuzlu kokusu sanki heryere sinmişti.  Uzun süre bir ileri bir geri kurtarılmayı bekleyerek  yürüdüm. En sonunda hem zihnen hem fiziken durmak zorunda kaldım sarı kumlara yığıldım. Yarın dedim  kendime ,birileri gelecek, seni umursayan merak  eden birileri olmak zorunda . Başımı yere bıraktım. Hala dalgaları görebiliyordum. Yan dönmüştüm.  Kendimi uyanık tutmalıydım. Biraz dinlenip  beklemeye devam edebilirdim. Battaniyeyin kenarlarıyla oyalandım. Eğer ismimi böyle hatırlayabiliyorsam belki diğer şeyleride hatırlardım. Ya o erkek sesi kimdi ? ne demeye çalışmıştı ? Belki de onu tanıyordum sadece basit bir konuşma arasında geçmiştir peki neden tek hatırladığım bu olmuştu?   görüntü de yoktu sadece ses !   Başıma neler gelmiş olabileceğini düşündüm. Bhiri beni öldürmek istemiş de olabilirdi. Sevdiğim kişi canımı yaktığı için  intihar da etmiş olabilirdim.  Huzurlu kendimi suya atmış sonra ... sonra her şey kararmış. ve aynen istediğim gibi acımı unutmuştum. Kendimi gözlerimi kapatmış  okyanusa dönük kayaların üzerinde ağlarken hayal ettim.  ve aniden bırakışımı suyun soğukluğunda ürpermemi  dalgalar yüzüme çarptıkça direnmeyişimi....teslim oluşumu... 

        Gözlerimi istemsizce araladım. Dalgaları hala duyuyordum. Uyuşan kolumu rahat bırakmak için sırtüstü uzandım. Yıldızlar bu gece parlaktı en az ay kadar. Evet parlaktılar ama sadece ağaçların  üstlerini aydınlatabiliyorlardı. Kendimde kalkacak gücü  bulamıyordum. Biran kalp atışlarım hızlandı. Saat kaç ?  hızla kalktım. Heran bişi olabilirdi. Karanlık beni ürkütmüştü. Battaniyeyi alıp  yürümeye başladım. O taş evi  bulmalıydım. Gözlerimi kısarak baksamda hiçbir şey göremiyordum.  Hava çok soğumuştu. Tüylerim çoktan  diken diken olmuşlardı bile. Aniden yere çakıldım.  bacağımı çarpmıştım. Ellerimle neye takıldığımı ararken büyük bir taşa dek gedim. Hemen ardından ağzıma yayılan kan tadıyla yüzümü ekşittim. Dudağım patlamış olmalıydı. Yavaşca kalktım her adımıma fazlasıyla dikkat ederek ilerliyordum. Ellerim büyük bir ağacın dallarına kavuşunca  sırtımı ağacın gövdesine yaslayıp  oturdum. Burada sabahlamam gerekecekti. Gökyüzü dışında her şey beni terk etmişti. Göğsümde hissettiğim ağırlık kaldırılamaz bi hal almaya başladı. İşe yaramıyordu. Sakin kalkmak , soruları reddetmek , her şeyin yolunda olduğuna inanmaya çalışmak kimi kandırıyordum ki? kimse gelmiyordu işte .Beni aramıyorlardı en kötüsü kendime bile yardım edemiyor olmamdı.  Korkumu gizlemem, neyden gizliyordum. Nasıl bilmiyorum ama aklımın bi ucu sakin kalmam gerektiğini fısıldıyordu. Güneş doğmamasına rağmen hava aydınlanmıştı. Gece boyunca solumdan sertçe esen ve beni battaniyeye rağmen  üşüten rüzgara döndüm. Boştu yol yada ev yoktu . Boştu. Emekleyerek boşluğa yaklaştım. ellerimi taşlara sımsıkı kenetleyerek eğildim. rüzgar saçlarımı uçururken kalbim deli gibi atıyordu. UÇURUM  dibini göremiyordum bile . Ama sivri kayaları seçmek zor değildi. Hızla geri çekildim.  Sadece iki adım beni tüm gece hayatta tutmuştu. Belki durmak istemeyip yürüseydim... Tanrım ... gözlerim dolmuştu. Geliyordu içime attığım tüm sorular korkular tek seferde çıkacaktı. Hıçkırıklarımın nefesimi kesip Gözyaşları yanaklarımı ıslatırken daha önce hiç olmadığı kadar yüksek bir sesle:

- YARDIM EDİN ! KİMSE YOK MU ? NASIL Bİ CEHENNEMDEYİM....  

Geçmişteki İzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin