Karar

190 5 0
                                    

Martinez fikrini söylemeye devam ederken ben yalnızca onu dinliyor ve dediklerini kafamda tartıyordum. Ona göre bu deneyde sonuç alınmak istenen soru "Hafızası silinen insan mı bu yeni dünyaya daha kolay  uyum sağlar, yoksa her şeyi tam olarak hatırlayan insan mı?" sorusuydu, bu yüzden beni hafızamı silerek, onuysa anılarıyla buraya yollamışlardı. Bu mantığa göre benim hiçbir şey bilmemem gerekiyordu, oysa ben her şeyi Martinez'den öğrenmiştim. Bu kurallara aykırıydı. Olmaması gerekiyordu. Bu yüzden yöneticiler uyarı olarak onu yollamışlar, bizi korkutmayı amaçlamışlardı. Benim açımdan başarmışlardı da. 

"Bilmiyorum...Ne yapmamız gerekiyor? Beraber devam mı etmeliyiz yoksa..." Devamını söylemeye dilim varmamıştı. Daha söylemeye korktuğum şeyle nasıl başa çıkacaktım? Eğer o giderse...Beni bırakıp giderse dünyayla başa çıkabilir miydim? Yaşayabilir miydim? Elbet yaşardım ama bu nefes almaktan ibaret olurdu. Martinez dalıp gittiği kapıdan gözlerini ayırıp bana baktı, bakışları derindi, çözüm yolu arıyordu.

"İstedikleri bu, Reb. Gitmem gerekiyor  Eğer aksini yaparsak bu tür şeylere devam edeceklerdir." Dedi fısıldayarak. Anladığımı belirtmek amacıyla kafamı hafifçe salladım ve gözlerimi yeniden kıza diktim. Güzeldi. Martinez'in anlattığından çok daha öte bir güzelliği vardı. Zayıftı, yumuşak yüz hatları vardı. Yüzü mum ışığında pürüzsüz görünüyordu. Sarı saçları sağ tarafına toplanmıştı, onlarda yumuşacık görünüyordu. Martinez'in sevgilisiydi o. En azından ona çok benziyordu. İlk başta karıştırdığını söylememiş miydi?Zaten onun gibi bir çocuğun benden kat be kat daha güzel kızlarla çıkıyor olması gayet doğaldı. Cidden ben ne düşünmüştüm? Bana bakacağını falan mı? Sandığımdan daha safım. Gözlerimi kızdan çekip hızlıca ayağa kalktım. Kendimin bile zor duyduğum sesimle "İyi geceler." Diye fısıldadım. Her ne kadar iyi bir gece olmayacağını bilsem de... 

 Uyuyabilmiş olmama şaşırmıştım. Kendimi gayet dinlenmiş hissediyordum. Esnerken pencereden dışarı göz attım. Güneş ne kadar da parlaktı sanki yazın ortasındaymış gibi okyanusun üzerinde ışıklarını saçıyordu. İstemsizce gülümsedim. Hava bir gün sıcacık ertesi gün fırtınalı olabiliyordu. Sanırım buna alılşmak için biraz zamanım vardı. Salona doğru ayaklandığımda yastığımın birinin yerde olduğunu gördüm. Ben hiç dağınık yatmazdım ki sadece kendi tarafımda uyurdum. Belkide kabus görmüştüm. Salonda aynı odam gibi  ışıl ışıldı. Martinez ' i içerde bulamayınca dışarı çıktım. Kız kanepede deliksiz uyumaya devam ediyor gibiydi. Martinez merdiven basamaklarına tünemiş okyanusa bakıyordu. Derin düşünceleere dalmış gibi bir hali vardı. Bir an aklını okumak istedim. O zaman her şey ne kadar da kolaylaşırdı. Ona rahatça yardım eder sorunlarını çözerdim ya benim hakkımdakiler, onlarıda duymak ister miydim? Ya duymamam gereken şeylerse benim hakkımda böyle mi düşünürdü ?  Peki ya gidince benim hakkında düşünür müydü? Aklına gelir miydim ? Gelmemem daha iyi  olurdu . Böylece kendini tehlikeye atmazdı. Ne zaman gidecekti ? Ayaklarım onun yanına ilerledi. Gidecekti bunu kabullendiğime göre son zamanlarımızı iyi geçirmeliydik. Sonuçta onu bir daha göremeyebilirdim. Yanına oturdum. Başını yavaşça bana doğru çevirdi.

" Ne düşünüyordun?" diye sordum.  Bakışlarını bir süredir kilitlediği yerden ayırıp bana çevirdi. Ellerimle oynamaya başladım. Sesi net bir şekilde kulaklarımı doldurdu.

" Aslında seni düşünüyordum." kaşlarımı kaldırarak ona baktım . Bu beni şaşırtmıştı. 

" Acaba tekneleri sever misin?" diye sorunca beni ikinci kez şaşırttı.  Sesim imalı bir şekilde çıkmıştı.

" Tekneleri mi ? severim de niye ?" düşünceli düşünceli suya baktı. Kolumu yakalayıp çekiştirerek koşmaya başladı. Düşmemek için koşmayı denedim. Evlerin arkasına doğru devam ettik. Sonunda limana benzer bir yere gelmiştik ama hiç gemi, kayık ,tekne falan yoktu. Bomboştu. Sanki terk edilmiş bir cinayet mahali gibi ürkütücü görünüyordu. Bir de fırtına olsaydı arkama bakmadan kaçabilirdim. Martinez' in düz yolda devam ettiğini görünce onu yakalamak için hızlandım.  Sonra kayalara tırmandı. Uzunca bir süre kayalarda yürüdük. Çok uzun bir yoldu bu yüzden arada girintili çıkıntılı kayalarda dengede yürüme yarışı yaptık. Hangimiz daha uzun düşmeden kalırsa kazanacaktı ve sıra bendeydi. Elimi tutuyordu diğer kolum  yana doğru açılmıştı. Bakışlarım adımlarımdaydı. 

Geçmişteki İzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin