*31

11.4K 642 235
                                    

Sude, Pamir'in boynuna atladığında, Ömer dişlerini sıkmaya başlamıştır. Rüzgar'ın çağrısı üzerine bahçeye çıkan Defne, Pamir'e gülümseyerek "Hoşgeldin" der... Ömer, yerinden kalkar ve Defne'ye döner, bastırmaya çalıştığı kıskançlıkla, oldukça kısık sesle konuşur.

Ömer: Kahve koyayım ben...

Defne: Aaa ben hazırladım sevgilim, tezgahın üstünde. Pamir'e de hazırlayayım, yardım edeyim ben sana...

---

Defne, Pamir'e kahve hazırlarken, Ömer kendisi için hazırlanan kahveyi içmektedir. İçinden kendisini sakinleştirmek, telkinlemek istese de başaramaz. Sude'ye karşı içinde sıcacık olmaya başlayan duyguların Pamir'in gelişiyle bozulması, Ömer'in Pamir'e daha da sinir olmasını sağlar. Ömer'in git gide büyüyen Pamir öfkesinin sonu hiç iyi olmayacaktır, kestirebiliyordur. Düşüncelerinden ani bir hareketle uzaklaşır ve kahvesini kafaya diker. Kendisine şaşkınlıkla bakan Defne'ye, "Ben çıkıyorum..." dedikten sonra, arabasına atlar ve sahile doğru yol alır. Bir banka oturup, saatlerce denizi izledikten sonra, dudakları aralanır ve bir damla göz yaşıyla beraber konuşmaya başlar;

"Benim yerimi almış!"

Ömer, kendi de bilmiyordur; tüm içinde tuttuğu duyguların, hislerin, öfkenin, kıskançlığın neden bu akşam onu bu kadar rahatsız ettiğini... Kızdığı Pamir de değildir aslında, doğrudan kendisidir.

"Çektin gittin de ne oldu? Ne geçti eline? İnsanların hayatında kapanmayan bir boşluk olarak kalacağını mı sandın?"

---

"Aptalsın Ömer İplikçi! Çekip gitmenin çözüm olacağını sanacak kadar aptalsın! Şimdi kendine yer dilenirsin işte böyle! Sude'ye gülümsemekten acizsin, karına 'Paris'e gitme' demekten acizsin... Oğlun bile seni tanımıyor daha oğlun!"

---

"Bir hayat kurmuşlar; içine seni bu kadar alabiliyorlar işte! Pamir'in geçerken uğraması onların rutin hayatları işte! Sen nerdesin bu hayatta?"

---

"Kimseye kızamazsın Ömer, kimseye! Sen yaptın bunu. BEŞ SENE SONRA DÖNÜP DE İNSANLARIN HAYATLARINA KARIŞAMAZSIN!"

---

"O HERİFİ AİLEMİN ETRAFINDA İSTEMİYORUM!"

---

"İşte... Ancak böyle kendi kendine konuşursun Ömer. Hiç kimsen yok senin; karın ve oğlundan başka. Onları da üzmemek için ancak susmak zorundasın. Çünkü senin onlara laf söylemeye bile hakkın yok. Sen beş senede beş yüz kez o hakkı kaybettin Ömer İplikçi!"

---

"Ben ne yaşıyorum böyle ya?"

---

2,5 hafta sonra: Konser Sabahı

Defne, erkenden uyanmış, kendisine küçük bir bavul hazırlamıştır. Ardından, kahvaltıyı hazırladıktan sonra, orta kattaki Rüzgar'ın odasına girer ve oğlunu öperek uyandırır. Rüzgar banyoya girdiğinde, yatak odasına çıkar ve yatağa oturarak, bebekler kadar huzurlu uyuduğunu düşündüğü Ömer'in dudağının kenarına küçücük bir öpücük kondurur. Ömer, gözlerini hafifçe araladığında, Defne gülümser.

Defne: Günaydın sevgilimmmm

Ömer: Günaydınnnnnn... Ne güzel bir gün bu böyle...

Defne: Hadi kahvaltı hazır, aşağıya inelim...

Kiralık Aşk -Rüzgarlı GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin