*19

16.5K 767 168
                                    

"Dünyanın en güzel sabahının içindeyim." diye düşünerek uyanmıştır Ömer. Defne'sinin göğsünde uyuyor olduğunu gördüğünde bir gülümseme yayılır yüzüne. Kokusunu içine çeker önce. Sonrasında, onu uyandırmamaya özen göstererek, yataktan kalkar ve duşa girer.

Ömer'in yataktan kalkmasının ardından, bir boşluğa düşmüş gibi yavaş yavaş uyanmıştır Defne. Önce, geceyi hatırladığında yüzüne sıcacık bir gülümseme yayılır ve bu sırada Ömer, duştan çıkar. Defne, muzip gülümsemesiyle;

Defne: A-aaa Ömer Bey, siz hala gitmediniz mi?

Ömer: Günaydın Defne Hanım. Unuttunuz galiba. Burası benim odamdı.

Ardından Ömer, Defne'ye doğru yaklaşır ve dudaklarına küçücük bir buse kondurur, tam geri çekilecekken, Defne kollarını Ömer'in boynuna dolar ve yanına gelmesi için Ömer'i kendine doğru çeker. Ömer, yatağa oturur. Defne'nin sırtını yatağın sırt kısmına yaslar ve usul usul öpüşmeye başlarlar. İkisi de birbirlerine doyamıyor; özlem gideriyorlardır. Dudakları birbirinden ayrıldığında, gözleri buluşur. Ömer, Defne'nin yüzüne düşen bir tutam kızıl saçı geriye iter;

"Yaşamak işte tam olarak bu."

Defne, gülümser. Çarşafı, göğsünden itibaren sararak duşa doğru ilerler.

---

Başbaşa bir kahvaltının tadını, odanın balkonunda çıkarırlar. İkisi de bu anın hiç bitmemesini dilerken, Defne'nin çalan telefonuyla bölünürler. Ömer, gülümseyerek, bakışlarını kendisinden ayırmayıp, arka arka yürüyerek içeriye giden Defne'ye göz kırptığında Defne, kapının eşiğine takılıp sendeler. Ömer, onun bu hallerine gülümserken, Defne "Ay telefon" diye içeriye koşturur. Ve elinde telefon balkona geri çıkar;

"İyiyim, iyiyim sen nasılsın?"

"N'apalım işte kahvaltı yapıyoruz Ömer'le."

"Nasıl?"

"Aaa bayağı oteldesin?"

Ömer, meraklı bakışlarla Defne'yi süzüp, kiminle konuştuğunu anlamaya çalışmaktadır.

"Aaa neden ki acaba bir şey mi oldu?"

"İyi tamam neyse. İniyoruz biz birazdan aşağıya. Görüşürüz."

Defne, telefonu kapatıp, Ömer'e mahçup bakışlar gönderir;

Defne: Pamir... Gelmiş.

Ömer'in kan beynine sıçrar, ama bunu pek çaktırmamaya özen gösterir. Fakat ses tonundan bozulduğu anlaşılmaktadır.

Ömer: Ne güzel ailecek tatil yapıyoruz anasını satayım. Aysun Hanım'a da "biz kalabalık bir aileyiz" deriz. Ne işi varmış burada?

Defne: Rüzgar çağırmış dediğine göre.

Ömer: Ne demek Rüzgar çağırmış?

Defne: Bilmiyorum. Sen bi Sinan'ları arasana nerdelermiş?

Ömer, ayağa kalkar, telefonunu alır ve Sinan'ı arar. Sinirini adımlarından çıkarmakta; odanın içinde sürekli ve seri volta atmaktadır;

Sinan: Geldik abicim geldik. Kıyıya yanaşıyoruz. Yemedik oğlunu.

Ömer: Sinan, Pamir gelmiş.

Sinan: Çüş ebesinin şeyi. Aaaa ne alakası var Seda? Ya çocukların yanında neden küfredeyim? Küfretmeyecektim. "Ebesinin bale pabucu" diyecektim. Biliyorum çocuklar ol...

Kiralık Aşk -Rüzgarlı GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin