Söyledikleri karşısında şok olmuştum. Tüm geve onun evinde iş çalışacaktık. Sizde benim gibi inanmıyorsunuz değil mi buna ? Ama anlamanın bir yolu var. Gidicez ve görücez bakalım neler oluyor.
(…)
Eve geldim ve hemen kendimi duşa bıraktım. Duştan çıktıktan sonra rahat bir şeyler giymeye karar verdim. Altıma kot şortumu üstüne gömleğimi giydim. Ayakkabı olarak ta babetlerimi giydim. Saçlarımı kuruladıktan sonra hafif şekil verdim. Makyaj yapmadım sonuçta evine gidiyorum ve bu kadar süse gerek yok. Tanrım inanamıyorum bunu ben söyledim. Neyse sadece çilekli parlatıcımı sürdüm ve dosyaları alıp çıktım. Daha önceden telefonuma mesaj attığı adrese baktım. Biraz uzaktı. Hemen arabama bindim ve eve doğru sürmeye başladım. Yaklaşık 30 dakika sonra eve geldim ve ağzım açık bir şekilde arabadan indim. Ev oldukça büyük ve gösterişliydi. Yani tam olarak Justin’e göre bir evdi. Gösterişli. Eve doğru yürüdüm ve büyük bahçe kapısından içeri girdim. Zile bastım ve beklemeye başladım. Kapı açıldı ve işte bütün mükemmelliği ile karşımda duruyordu. ‘Hoş geldin, içeri gelsene’ dedi içeriyi işaret ederek. İçeri girdim. ‘Gerçekten güzel bir evin var’ dedim. Salon genişti ve siyah-beyaz renklerin hakimiyeti vardı. ‘Evet tamamı annemin zevki. Rahat ol kendi evindeymişsin gibi’ dedi gülerek. Çantamı koltuğa bıraktım ve oturdum. Karşımdaki tekli koltuğa da o oturdu. ‘Seni iş dışında böyle salaş görmek cidden güzel’ dedi ve dudağını ısırdı. Oda salaş giyinmişti. Üstüne siyah düz bir tişört altına ise düşük bel bir pantolon. Ama gerçekten yakışmıştı. ‘Senide takımlar dışında görmek güzel’ dedim ve ikimizde kahkaha attık.
(…)
Saatler sonra ikimizde dosyalardan kafamızı kaldırdık. Gerçekten hiç ara vermeden 2 saat çalışmıştık. Evet gerçekten ‘sadece’ çalıştık. Ne sıkıcı değil mi ? ‘Gözlerin kızarmış’ dedi gözlerimi inceleyerek. Sandalyeden kalktım ve çantamdaki aynayı çıkardım. Aman Tanrım inanmıyorum mavi gözlerim resmen kıpkırmızı olmuştu. ‘Ah, gözlerim kötü olmuş gerçekten ve ağrıyorlar’ dedim. ‘Kahve’ dedi ve sırıttı. ‘Aslında hayır demem’ dedim gülerek. Mutfağa gitti ve bende peşinden gittim.o kahveyi yaparken bende onu izliyordum. ‘Beni izlemeyi bırakmalısın’ dedi ve gülerek önümde durdu. Birbirimize sadece bir adımlık mesafedeydik. ‘ Seni izlemek hoşuma gidiyor, ımm yani eğlenceli’ dedim gülerek. ‘Hm öylemi.’ Dedi ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Şu an o kadar yakındık ki o güzel nefesi adeta dudaklarımı okşuyordu. ‘Çok güzelsin’ kulağıma doğru fısıldadı ve nefesini boynuma verdi. O anda titredim ve elimi saçlarına götürerek kulağına doğru eğildim. O da bu hareketimden cesaret alarak elini belime koydu ve beni kendine çekti. Şu anda bir bütündük o onu tam anlamıyla daha iyi hissediyordum. Kulağına eğildim ve ‘Çiçekler için teşekkür ederim’ dedim ve boynunu öpüp geri çekildim. O an titrediğini hissettim. Ama üzgünüm Bieber daha fazlası olmayacak. Belimdeki elinden kurtuldum ve kahvemi alıp salona geçtim. Onu orada öylece bırakmıştım. Tıpkı onun bana yaptığı gibi. Elinde kahvesiyle salona geldi ve yüzü hem kızgın hem de şaşırmış gibiydi. ‘Beni tahrik ediyorsun ve öylece bırakıyorsun bebeğim bu hoş değil ama emin ol bunu ödeyeceksin’ dedi gülerek. Buna karşılık koca bir kahkaha attım.’Patronumsun unuttun mu benden uzak kalman lazım’ bunlar onun sözleriydi. ‘Hatırlatmak zorunda mısın’ dedi ve suratı düştü. ‘Evet çünkü doğru olan bu.’ Dedim ve yanına oturdum. Öylece birbirimize bakıyorduk hiç konuşmadan. En sonunda sessizliği bozmak istedim. ‘Bana biraz kendinden bahsetsene.’ Dedim sırıtarak. ‘Biliyor musun şu gülüşüne dayanamıyorum.’ diyerek yanağımı okşadı. Tanrım yanına geliyorum. Seksi şey seni. ‘Aslında bu şirket işleri falan pek bana göre değil yanı sadece babam için bunu yapıyorum yani bunlarla ilgilenicek biri değilim’ dedi kahvesinden bir yudum alarak. ‘Peki nasıl birisin’ dedim bacaklarımı toplayarak oturdum ve ona biraz daha yaklaştım. Gözümün önüne gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve devam etti. ‘Her gün partilerde dolanan, tek gecelik ilişkileri olan, durmadan alkol tüketen bir tiptim işte.’ Evet onda bütün bunları yapacak bir tip vardı. Gerçi tek gecelik ilişkiler deyince biraz bozulmuştum ama neyse. ‘Ee sen anlat bakalım.’ Dedi ve kahvesinden bir yudum daha aldı. Kahvemi masaya bıraktım ve konuşmaya başladım. ‘Ben- aslında anlatacak çok bir şeyim yok benim için öncelik hep iş olmuştu daha sonra da okul biraz asosyal bir tipim beklide bu yüzden erkek arkadaşım olmadı.’dedim ve sırttım. Cevap vermiyordu öylece gözlerimin içine bakıyordu. Daha sonra yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Yalnız bendeki cesarete bakar mısınız. Hey yavrum Ceryan hey. ‘İşte bu, bu harikaydı’ dedi ve sırıttı. Senin gülüşünü yerim ben çocuk ya. O sırada gözüm kolundaki saate kaydı ve Tanrım saat ne çabuk 2 olmuştu. ‘Aslında bu anı bozmak istemem ama gitmem lazım çok geç olmuş.’ Dedim. ‘Hadi ama burada kalabilirsin’ dedi ve dudaklarını büzdü. Yoo Ceryna hayır hemen yumuşamak yok. ‘Olmaz, yani evim gibi yok’ dedim ve sırttım. Ayağa kalkıp dosyalarımı topladım. ‘Bu akşam çok güzeldi, herşey’ diyerek yanağına küçük bir öpücük kondurdum. ‘Biliyosun her zaman gelebilirsin’ dedi ve sarıldı. Şu an kokusuyla sarhoş oldum. Evden çıktım ve arabama binmeden son kez ona bakıp el sallayıp arabama bindim. Tanrım ben bu çocuğa vuruldum, tutuldum, aşık oldum. Evet ben patronuma,Justin’e aşık oldum.
Kızlar yorumlarınız gerçekten beni çok mutlu ediyor teşekkür ederim. Eğer hikaye hakkında fikirlerniniz olursa söyleyin bende yeni bölüme eklerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİAMOND ( JUSTİN Biebergasm )
Genç KurguCeryna ve Justin . Birbirinden hoşlanıyorlar . Bir iş aşkı diyelim . Kıskançlıklar oluyo. ama ikisi birbirine sırılsıklam aşık .