"Deren!" diye bağırdı Akay.
Akay beni şu okulda seven sayılı insanlardan bir tanesiydi ki sebebi muhtemelen beraber büyümüş olmamızdı yoksa onun da bana diğerlerinden farklı bakacağını düşünmüyorum.
Akay'ın yanıma geldiğini soluk soluğa olan nefesinden fark ettim. Gözlerimin içine yüzünde ki samimi sandığı gülümsemesi ile bakıyordu.
" Nereye gidiyorsun?" diye soluk soluğa bir soru yöneltti.
Cevap verme gereği bile duymadım.
Arkama bile bakmadan yürümeye devam ettim. Bu okulda ki insanların beni en rahatsız eden özelliklerinden biri de kim ne yaparsa yapsın,nereye giderse gitsin o bitmek bilmeyen meraklarıydı . Akay'ın sorduğu sorunun beni yalnız bırakmamak için sorulduğunu biliyorum ancak bazen benimde bir insan olduğumu ve yalnız kalmak istediğimi unutuyordu.
Onun bana değer verdiği kadar ben ona değer vermezdim. Ben kimseye kendime değer verdiğim kadar değer vermezdim.
Okula girer girmez bu okulda ki en huzur bulduğum yere gitmek için merdivenlere yöneldim. Okulun teras katı bu okulda kendimi dinleyebildiğim tek yerdi. Bazen derslere girmez, aktivitelere katılmaz ve terasta tüm günümü geçirdiğim zamanlar olurdu.
Okulun ezilen kızı ya da okulda ki herkesin zorbalık yaptığı bir kız değildim. Tam tersine okulda ki herkes benimle konuşmaktan olabildiğince uzak dururdu. Benim suratımı okulun kapısından girince gördüklerinde yüzlerinde ki gülümseyen ifade yerini soğuk bir ifaye bırakırdı.
Böyle olması işime gelirdi. Bu şekilde devam ederse kimse beni incitemez, kimse yüzüme gülüp arkamdan konuşamazdı.
Teras kata gelir gelmez hiç düşünmeden kapıyı çekip dışarı çıktım. Soğuk esen rüzgarın bedenimi titretmesine izin verdim. Soğuk havaları sıcak havalara tercih edenlerdendim.
Rüzgar vücudunuzu titrettiğinde o an ısınmak için bir şeyler yapmaktan başka her şey önemsiz gibi gelir,dertleriniz bile.Sanki onlar yok olmuş ve sizin endişelenecek tek bir derdiniz dahi kalmamıştır.
Ta ki soğuk havaya alışana dek. Kapının kapanma sesiyle terastaki bankın üstüne uzanmış Barlas küfür mırıldanarak yattığı yerden zorda olsa kalkmıştı.
Ona bakma ihtiyacı hissetmeden terastaki kollara tutunarak karşımda ki manzarayı seyrettim. Barlas nasıl olsa benim geldiğimi görünce arkasına bile bakmadan giderdi.
Arkamda ki ayaklanmayla da Barlas'ın arkasına bile bakmadan çekip gittiği gerçeğini bir kez daha bana hatırlattı.
Doğrusunu söylemek gerekirse Barlas'ın neden bu okulda olduğunu, neden okuduğunu bilmiyorum. Herkesin ona kendi adıyla değil de "deli" diye seslenmesinden hoşnut olmadığı anlaşılıyordu ama artık bu duruma alıştığının da farkındaydım.
Bende ona diğer insanlar gibi soğuk davranırdım. Aynı sınıfta olmamıza rağmen bir kere bile yüzüne doğru dürüst bakmışlığım yoktu. Değmezdi, bir "deli" için değmezdi.
Ben kendimi oyaladığımı zannederken dertlerimin hepsi bir bir tekrar beynimin içine doldu. Ben esen rüzgarın dertlerimi de esintisinde götürmesini beklerken, dertlerim beni bırakmamakta direniyordu.
Kendimi bildim bileli kendimden başkasını düşünmeyen ben şimdi bir kaç gün önce öğrendiğim Daye adında bir kızı düşünüyordum.
Kaybolsam, uzaklara gitsem kimsenin beni bulamayacağı kadar uzaklara...
Bir kişi de sorar mıydı ki "Deren nerde?" diye?
Akay beni bulmak için çabalar mıydı ya da benim için endişelenir miydi?
İnsanların bir kaç güne unutacağı bir kişi miydim ben?
Peki ya kendi çukurunu kazacak kadar salak bir insan mıydım?
Kesinlikle öyleydim.
Bu sorunun cevabını bir yıl önce ki Deren'e sorsanız size soğuk bir bakış atıp, içinden gülüp geçerdi.
Şimdi şu beni koydukları kapkaranlık odada anladım ki bu dünyada insanın kendine bile güvenmemesi gerekliymiş. Bazen doğru olduğunu düşündüğümüz şeyler gerçekleştiği zaman sonuçları sizi yanıltabiliyordu.
Benim kendi doğrularım beni kendi kendime kazdığım çukurumun içine sürükledi. Benim çırpınışlarımı, bağırışlarımı umursamadan.
Arkadaşlar bu benim ilk hikayem lütfen okuduysanız oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte
General FictionHayatınızda kendinizi hiç bir boşluktaymışsınız gibi hissettiniz mi? Kendinizden daha çok önemsediğiniz insanlar siz gittikten sonra sizi hiç düşündüler mi? En güvendiğim dediğiniz kişi siz hiç yarı yolda bıraktı mı? En son yardımına muhtaç kalacağı...