13"

1.1K 141 57
                                    


••

"Selam tavşan."

Karşımdaki lanet baş belasına, sonrada bacaklarını ısrarla saran ve tüm hatlarını ortaya çıkaran deri pantolonuna sövmüştüm.

Cevap vermeye dahi takatim kalmamıştı, iliklerimde hissediyordum.

Gözlerimi üzerinden ayırmadan dün dediklerini düşünmüştüm.

Aklıma hücum eden cümleler kalbimi tüm uzuvlarımda çarpıtırken gözlerimi gözlerine çıkarmış ve kaşlarının havaya kalkışında takılmıştım.

Sonrasında ise, parmaklarım en sevdiği yer olan burnuma gitmişti.

"Selam."

"Hoseok."

Küçük bir kıkırtı gönderip üstümdekileri süzmüş ve daha çok utanmama sebebiyet vermişti.

"Ah, abartılı bir şeyler giyersin sanmıştım."

"Ben senin gibi ilgi manyağı mıyım be?!" Demek istemiştim fakat daha önce söylediğim gibi, benliğimde tek bir güç kırıntısı dahi bırakmamıştı.

"Abartmam için bir neden yok."

"Ama senin birçok nedenin var sanırım."

Kıçımı kapıya dayayıp hesap sorarcasına tek kaşımı kaldırmıştım.

Ellerini ceplerine sıkıştırıp bir kaç adım atmış ve yine, burnumda oyalanan elimi kavrayıp aşağı indirmişti.

Parmak uçları avuç içlerimi turlamıştı.

İnanın bana, çok güzel yakmıştı.

"Evet, çekici görünmek istediğim doğru."

"Fakat birçok nedenim değil, sadece bir nedenim var."

Adeta fısıldarcasına söylediği cümle gözlerimi yummama sebep olmuş ve sıcak nefesleri derime batmıştı.

Bir kez daha karşı koyamayışlarımla baş başa bırakılmış ve benden uzaklaşıp eliyle onu takip etmemi isteyen bedeni izlemiştim.

Durağa kadar yanına gelmemeye özen göstererek yürümüştüm fakat şimdi bir otobüsün en arka koltuğunda yine yan yana oturuyorduk ve o, halinden gayet memnun görünüyordu.

Ben ısrarla dışarıyı izlemeye çalıştıkça bakışlarını üzerimde hissediyordum ve benimle oynadığı her dakika utancımdan biraz daha gömülüyordum yerin dibine.

Vazgeçmiyordu.

Zaten bende vazgeçemiyordum.

Bir anda başını boyun girintimde hissetmemle irkilmiş ve burnumu kaşımak için direnen ellerimi birbirine geçirerek, temkinli hareketlerle dönmüştüm ona.

Düz bir ifadeyle karşıyı izliyor ve kendine yer açarcasına yaklaştırıyordu yüzünü köprücüklerime.

Son damlaydı.

Sıcak nefesi tenime çarptığı an ondan uzaklaşmaya çalışmıştım.

Ne var ki, başaramamıştım.

Çünkü elleri belimi kavramış ve beni tekrar kendine çekmişti.

"Rahatımı bozmasana."

Yemin ederim asacaktım kendimi.

"Ben rahat değilim ama."

"Banane."

"Az kaldı zaten."

"Hem sen yanımdan ayrılmayacaktın, söz vermemiş miydin?"

Yüzüme küçük bir gülümseme konmasına engel olmaya çalışmadan bel oyuntumda dolanan parmak uçlarını kabul etmiş ve oynadığı küçük oyunu dahi sevebileceğime karar vermiştim.

••

Bir süre sonra partinin olacağı lüks eve girmiştik.

Etraf çoktan dolmuş ve boğuk müzik kulakları meşgul etmeye başlamıştı.

Bir an etrafımı kaplayan kalabalıkla paniklemiş ve Hoseok'un elimi kavrayan eliyle anında uzaklaştırılmıştım aptal sarışınlar takımından.

"Bir bildiğim var değil mi?"

"Bırakma elimi."

Şimdi ise kulağımı meşgul eden tek şey Jung Hoseok'un sesiydi.

Kafamı sallamakla yetinmiş ve beni sakin bir yere çekiştiren sevdiceğimi takip etmiştim.

Sonunda boş bir koltuk bulup oturmuştuk fakat Hoseok'un elleri hala ellerimin üzerindeydi ve ben fonksiyonlarımı yitirmiş durumdaydım.

Hayranlıkla etrafı izleyen bedeni süzerken birden ayağa kalkmış ve aceleyle bir şeyler söyleyip uzaklaşmıştı benden.

Ellerim, üşümüştü biraz.

Öylece arkasından bakarken yanımda hissettiğim ağırlıkla o tarafa dönmüş ve Min Yoongi'yi görmemle ikinci şokumu da atlatmıştım.

"Hey, Jeon!"

"Geleceğini düşünmemiştim, çok mutlu oldum."

"Geleceğim demiştim."

Yüzüme zoraki bir gülümseme kondurup Hoseok'u ararken Yoongi beni bileğimden kavramış ve aceleyle dans pistine doğru itirmişti.

"Madem partime geldin, o zaman biraz eğlenmeliyiz değil mi?"

Ben ne olduğunu anlamadan onu izlerken vücudu anında şarkıya uyum sağlamış ve yanıma yaklaşıp bedenini bedenime yaslamıştı.

Hayır, hayır şuan bunu yapıyor olamazdı değil mi?

Olayın yatak odasında bitme ihtimalini gözlerimin önünden dahi geçirmek istemiyordum.

Kibarca ondan uzaklaşacağım sırada belimi kavramış ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

"Seni uzun zamandır izliyorum Jeon Jungkook."

"Ve ne var biliyor musun? Bu gece izlediğimi ve istediğimi alacağım."

Yüzündeki pis sırıtışa ve bir kaç saniye önce olan olaya takılmış durumdayken sağ elimin üstünde bir baskı hissetmiş ve anında uzaklaştırılmıştım Min Yoongi'den.

Bedenim alışık olduğum kokuya yaslanmıştı ve tek yapabildiğim sürüklenmekti.

Onunla istediği her yere, her şekilde sürüklenmek.

••

Keep my distance • HopekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin