17"

1K 133 27
                                    


••

Birbirimize ne kadar uzun süre öylece baktık bilmiyordum fakat kendimi Hoseok'un gözlerinde görür olmuştum artık.

Dayanamayacağım kadar çok dolmuştum bu sıralar.

Küçüktüm ben, dayanmalarım küçüktü, omuzlarım dardı mesela almazdı çok yükü.

Zamanında fazlasıyla bir olmuştum ben acılarla.

Bu yüzdendi böyle minik kalışım.

Bu yüzdendi, Jung Hoseok adlı enkaza sürekli zırlayışlarım.

••

Başımı eğip burnuma giden parmaklarımı engellemeden izliyordum şimdi de ayak uçlarımı.

Sonra izlediğim ayak uçlarıma bir çift ayak daha katılmıştı ve ben başımı kaldıracak vakit bulamadan iki çift kol sarmıştı boynumu.

Yüzüm, enkazımın değişen kokusuna yerleşmişti.

Dudaklarım, boynuyla temas etmişti.

Saçlarımda küçük bir öpücük hissetmiştim, dizlerimin bağı çözülmüştü.

O beni önce düşürmüş, sonra tutmuştu.

••

"Özür dilerim."

"Ne bok yediğimi bilmiyorum artık ben Jeon."

"Nasıl birine dönüştüğümü anlayamıyorum, özür dilerim."

"Gitmene izin vermemeliydim, gitmene izin verecek hiçbir şey yapmamalıydım."

"Yalnız bırakmamalıydım seni, sikeyim."

"'Özür dilerim."

Ağlıyordu.

Gülümsüyordum.

Ağladığından değildi bu gülümsemem, saçlarıma kondurduğu sayısız öpücükten, boynumu sıkıca sarıp beni her şeyden korumak istercesine boynuna gömen Hoseok'tandı.

Sevgilerim, her zaman olduğu gibi şuan da ağır basmıştı.

••

Yüzümü biraz daha ona saklayıp burnumu küçük bir çocuk edasıyla çekmiş ve bende sarmıştım kollarımı beline.

Bedenini iyice bedenime yaslamış ve kıkırdamama sebebiyet vermişti.

Tanrım, çok seviyordum bu salağı.

"Ne gülüyorsun be?"

"Ağlamam çok mu hoşuna gitti?"

"Yoo."

"Ağlamandan değil."

"Kıskançlığın gözlerimi yaşartıyor, ondan."

"Ne kıskançlığı?"

"Ben seni düşündüğümden, yoksa senin hayatın yani istediğin insanla konuşabilirsin tabii, benim bunu engelleme gibi bir lüks-"

"Hoseok."

Başımı kaldırıp gözlerine bakmış ve baş parmağımla elmacıklarında biriken yaşları silmiştim usulca.

"Bak o şekilde sevmesen de olur tamam mı?"

"Sadece, gitme işte."

"Özür de dileme."

"Biz yaparız, hallederiz bir şekilde."

"Kız kardeşim de çok özledi zaten seni."

Gülümsemiş ve devam etmişti.

"Özledi mi cidden?"

"Hm, özledi."

"Peki sen?"

"Sen özledin mi beni?"

Düşünmemiştim bile.

"Özledim aptal."

"Çok özledim."

Tatmin olmuşcasına kahkaha atıp avuç içlerini yanaklarıma dayamış ve sıktırıp dudaklarımın büzülmesine sebebiyet vermişti.

"Bir daha O HERİFLE KONUŞTUĞUNU GÖREYİM."

"Tavşansın demem koparırım kuyruğunu."

Ve uzanıp dudak kenarıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

••

Keep my distance • HopekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin