14"

1.1K 137 112
                                    

;))))))

••

Yaşadıklarım bana fazlaydı.

Onun elini tutup, çok rastlamadığım sinirli ifadesine bakıyor oluşlarım daha da fazlaydı.

Bir kaç adım arkasından koşarcasına takip ediyordum onu.

Nereye gittiğimizi sormaya bile tenezzül etmemiştim çünkü bilmediğine emindim.

Beni pataklayacağına emin olduğum gibi.

••

Bir süre daha, sakin bir yer aramış ve en sonunda koca bir şehri ayakları altına almış kapalı terasa çıkmıştık.

Min Yoongi sapığın teki olabilirdi fakat ev konusunda kesinlikle bir halta yaramıştı.

Boydan boya uzanan pencerelerin önüne konulmuş büyük koltuğa itilmemle kendime gelmiş ve şaşkınlıkla açtığım gözlerimi çıkarmıştım Hoseok'un koyu kahvelerine.

Tanrım, çok seksi görünüyordu.

Kafamı iki yana sallayıp olayın ciddiyetine alışmaya çalışırken üzerime eğilmiş ve kollarını iki yanıma sabitleyip bağırmaya başlamıştı.

"Ben sana ne dedim? O herif şerefsizin teki demedim mi Jeon Jungkook?!"

"Yanımdan ayrılma, bensiz bir yere gitme, elimi bırakma demedim mi?!"

Ateş saçan gözleri derime batarken gözlerimi yummuş ve odadaki tek ses olan soluklarımızı dinlemiştim bir süre.

Sıcak nefesinin burnumu okşayıp geçişini dahi seviyor oluşuma sövmüştüm.

"Hoseok."

"Elimi bırakıp giden sendin."

"Madem biliyordun, gitmeseydin yanımdan!"

"Madem bu kadar endişeleniyordun, tutsaydın ya elimi o zaman?"

Gözlerimi zorla açmış ve yumuşayan ifadesini süzmüştüm bir süre.

"Özür dilerim."

Ve o an, asla beklemeyeceğim bir şey yapıp  yüzünü boynuma gömmüştü.

Çıldırmak istiyordum.

Belki de çoktan çıldırmıştım?

"N-ne yapıyorsun?"

Ses tellerim kıçıma kaçmıştı.

"Bilmiyorum."

"Bilmiyorum sadece yanında olmak istiyorum."

Son damlaydı.

Ellerimi ensesinde birleştirip yüzünü yüz hizama getirmesini beklemiştim.

Ve istediğim olmuştu.

Anlam veremediğim bir ifadeyle bakıyordu gözlerime, arada bir dudaklarıma düşüyordu bakışları.

Nasıl bir hale soktuğunun farkında mıydı ki?

"Hoseok."

"Öp beni."

Başını aşağı yukarı sallamış ve dudaklarını bastırmıştı usulca dudaklarıma.

İçim eziliyordu, uzuvlarımı kaplayan o yoğun hissi anlatamıyordum, anlatamazdım.

Avuç içleri yanaklarıma yaslanmış ve üst dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirmişti bir süre.

Ağzımdan çıkmak için direnen inlemeyi tutmaya çalıştığım an soğukla baş başa bırakmıştı bedenimi.

Tam karşımda dönüp duruyor ve parmaklarını nemlenmiş tutamlarının arasına sokuyordu arsızca.

Gittikçe şahlanan küçük Kook'u görmezden gelmeye çalışarak ayaklanmış ve tam karşısında durmuştum.

Bir adım daha atsam tekrar öpebilirdim dudaklarını, tekrar sarabilirdim teninin sıcaklığını.

Yapamadım, öylece dinledim sarf ettiklerini.

"Bana ne yapıyorsun bilmiyorum ama korkuyorum anladın mı?"

"Bu yanlış Kook, bu benim için yanlış."

"Senin içime böyle işlemen yanlış."

"Ben düzüm."

"Ben siktiğimin bir düzüyüm, peşimi bırak artık."

Derin bir nefes alıp topladığım tüm cesaretimle bir adım atmış ve aniden erkekliğini kavrayıp bedenimi bedenine yaslamıştım.

"Sertliğin öyle demiyor ama."

Dudaklarım arsızca kıvrılmasına izin vermiş ve hiç bir şey demeden üzerine yapışmış tişörtünü çıkarıp belimden kavrayışını izlemiştim.

Dudakları yüzümün her bir köşesinde dolanıyor anlamak için can attığım fakat aldığım hazdan dolayı anlayamadığım bir kaç cümle fısıldıyordu kulağıma.

Bir kaç dakika sonra kendimizi, yarı çıplak bir şekilde, büyük ahşap masanın üzerinde bulmuştuk ve dili tenime işliyordu.

İnlemelerim, boğuk nefeslerine karışıyor, beyaz boynuma kattığı morluklara şahit oluyordum.

Bacaklarım beline dolanmış ve onu biraz daha bastırmıştım kendime.

Dudaklarım, dişlerinin etkisiyle kanarken, gözlerini kapatan siyah tutamlarını taramıştım ellerime arkaya ve bana bakışlarında kaybolmuştum.

"Nasıl bu kadar iyi hissettirdiğini anlayamıyorum Jeon."

"Yanındayken, hiç olmadığım kadar kendim oluşlarımı, benden başka birilerine gidecek olmak ihtimalinin beni bu kadar üzmesini anlayamıyorum."

"Hoseok."

Yüzünü ellerimin arasına almış ve dudaklarımı elmacıklarına bastırıp fısıldamıştım.

"Seni seviyorum."

Ve ben o gece, bedenimi kucağına çekişlerini, parmaklarının tenimi ezberleyişini, gülümsemelerini,

En önemlisi, karşı koyamadığım benliğini bana katışını bir kez daha sevmiştim.

••

Keep my distance • HopekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin