Bölüm:3

54 6 4
                                    

Multi:arya

"Bileğindeki, onu nerden aldın?"

Soru karşısında ne diyeceğimi bilemedim.

Bileğimdeki, geçmişte ona açılmadan o hafta önce onu izlerken arkadaşlarıyla bu bileklikleri yaptığını görmüştüm. , durumları iyiydi fakat eğlenmek için yapıyorlardı . Ağır adımlarla sıralarına yürüp siyah bir bileklik aldım elime. Ve birdaha bırakmadım.

Düşüncelerimden sıyrılıp,Çenemi sıvazlayıp bakışlarımı ona çevirdim. Bana bakıyordu o kadar yıl sonra özlemiştim mavilerini. Hala soran gözlerle bana baktığını görünce söze girdim;

"Bu lise zamanında bi arkadaşın hediyesi,hatıra diye ne oldu bişey mi var"

Kafasını hayır anlamında sallayıp önüne döndü şuan hafızasıyla savaştığına eminim.

Onu evine bıraktıktan sonra her zamanki yerime gittim.
İstanbula geldim geleli gelirim buraya bıraz tenha bir deniz keneri her sıkıldığımda , çıkmaza girdiğimde gelir aklıma burası. Onu göremediğim her gün kendimi avuturdum burda,denize bakardım sanki gözlerine bakar gibi farksızdılar benim için ikiside mavi ve sonsuz.

Birazdaha oturup düşündüm hala eski bendim işte.

Onu düşünen,üzülünce üzülen aptal aşık. Kendimi toparladım. Hayır dedim kendi kendime hayır değilim eskisi gibi çünki intakam almak istiyorum. eskiden onu görünce heyecanlanan ben intikamı istiyordu şimdi. Düşüncelerimden sıyrılım gecenin aydınlattığı denize baktım.
Ay ışığla süslenmiş gökyüzüne baktım bir süre sonra kalkıp üstümü silkeledim.

Arabama bindiğimde bilekliğe baktım tekrar neden çıkaramıyordum.
Neden geçmişime ihanet etmiş gibi hissediyordum ki?

Kafamı direksiyona koyup derin defes alıp arabamı çalıştırdım.

Eve vardığımda saate baktım.

04:47

Gözlerimi büyütüm hayretle baktım bu kadar saat orda mı oturmuştum?

Kendimi yatağıma atıp uykuya dalmam bir olmuştu zaten.

***

Okula gitmek için hareketlenirken telefonumun melodisini işittim.

Arayanın kim olduğunu görünce, şaşırmadan edemedim telefonu açtığımda o tiz cırtlak sesi kulağımdan uzaklaştırırken konuştum;

"Sakin eda, ne oldu?"

"Ne olucak batuhancığım? Unutulduk resmen!"

Derin bir nefes alıp kafamı arkaya attım,

"Bak Eda biliyorum yazmıyorum sana ama bende meşgulum güzelim"

Eda benim istanbula geldiğimde Berk'le  ortak arkadaşım, kardeşten ötedir benim için normalde trip atar aramaz ama bu sefer bir ilk yaşıyoruz.

İki gün sonra zorla bir buluşma ayarlayınca mecbur kabul ettim.
Kahvaltımı yapar yapmaz,arabama ilerledim yeni yıkatılmış arabama bakarken memnun bir gülümseme takındım bunu seviyordum.

***
Okula girerken belirsiz bir his vardı içimde, tarif edilmez.

Her adımım ona yaklaştığımı hissetirken Baranı onların masasında gördüm. Kaşlarımı çatarken Baranın çağırmasıyla tüm gözler bana döndü tabi gökyüzü gözlüm de.

Masaya ilerleyip oturdum. Hareketli sohpetler dönerken benim gözüm tek yere odaklanmıştı, yan masade bir pezevenk Arya'ya gülüyordu

Kaşlarımı çatarak oraya odaklandığımda tam kalkaçakken o pezevenk kalktı, allahım şimdi ben bunu nasıl öldüreyim.

Bizim masaya gelirken Arya'nın huzursuzluğunu anlamıştım kimdi o?

Elini Arya'nın omuzuna koyduğunda sinirle soludum,

"Çek o elini!"

Şaşkın gözler bana bakarken aldırış etmedim.

Çocuk artist bir şekilde sanane gibi benzeri şeyler zırvalarken ayaklandım o hala konuşuyor,

"Sana ne bilader ? Ne olur dokunursam?"

"Ne mi olur?"

Sinirle kafa sallayıp o cevap vermeden ,

"Bu olur koçum"

Yüzüne yediği yumrukla yere serilirken Arya'nın çığlığını duydum.

Kolundan tuttuğum gibi o ortamdan çıkardım onu. Sinirliyken tuttuğum elinin acıdığını belirtiğinde . Gözümü bürüyen sinirden kurtulup elini bıraktım. Şaşkın şaşkın bana bakarken onu ne kadar özlediğimi fark ettim.

Kendimi toparlayıp yanından uzaklaştım, arabama atlarken dikiz aynamdan ona baktım, arkamdan donmuş gibiydi.

Sert bir yumruk attım direksiyona.
Bu böyle olmaz dedim kendime bir intikamın var batuhan.

Biran önce bitirip uzaklaşmak istedim ondan yoksa kapılacaktım denizine.

Arabamı deniz kenarındaki yere sürdüm. Şuan oraya ihtiyacım vardı.

***
ARYA'NIN ANLATIMI

Okuldan şok olmuş bir şekilde çıktım.

Arabamın rotasını bir sahile çevirdim.
Kendime bir kahve alıp deniz kenarına park ettim.

Arabada otururken radioyu açtım.
Çalan şarkıya eşlik ettim.

(Çalan şarki: Şebnem Ferah- sözlerimi geri alamam multi'de var)

Şarkıyı dinlerken okulun ilk gününden bu günü düşündüm.

O, Batuhan ilk gördüğümde birşeyi hatırlatmıştı, neydi veya kimi çıkaramadım.

Bakışları , mimikleri tanıdıktı kalbime ve o bileklik.

Ne kadar imkansız gelsede geçmişim olabilir miydi?

O kırdığım kalp olabilir miydi?

Şarkının sözüne verdim kendimi

"Sözlerimi geri alamam"

Diyordu keşke alabilseydik onun kalbini kırmasaydım.

O günden sonra beni sevdiğini söyleyen çocuğu görememiştim.

Pişman oldum, üzüldüm ama geri gelmedi.

Ondan sonra doğru düzgün bir ilşkim olmadı zaten hep gerçekler vurdu yüzüme, hep çektirdiğim acı o minik kalbine.

Ya bugün Serkan. Beni terk etmesine rağmen o davranışları o yumruğu sonuna dek hak ediyordu.

Batuhan'ın Bugün ki davranışlarına bir anlam veremedim, elimi tutunca bana geçtiği sıcaklık bu his neydi?

Kafamı sallayıp bu durumdan sıyrıldım.

Çok kaçmıştı düşüncelerim.

İki hafta önce annemle babamın ayrılması çok ağır geliyordu yureğime.

Dokunsan ağlayacak gibi.

Hatta bir damla süzülüyor şuan gözlerimden o damla o kadar anlam o kadar yük taşıyor ki!

Elimle yaşı yok edip titreyen telefonu elime aldım tanınmadığım dumarayı görünce kim olduğunu öğrenmek adına kulağıma götürdüm;

"Arya ben Berk Batuhanın arkadaşı o ortalıkta yok telefonlarını açmıyor sen nerde olduğunu biliyor musun?"

"Ha-hayır bişey mi oldu?"

Tereddütle sorduğum soruya cevap gecikmedi;

"Bak kesin kendi yerindedir o ben annemleyim biraz rahatsız sana orayı bildirsem gider misin? Bu kadar kalmazı hayra alamet değil"

"Tamam sen bana yeri mesaj at"

Bu bölümde böyle bitti. Çok teşekkürler okuduğunuz için. Fikirlerinizin yorum atın, vote atarsanız çok sevinirim😋😋

ARAFTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin