8.Bölüm "Kalbe bir yardım.."

393 41 8
                                    

Rüzgar'ın varlığını hissederek huzurlu bir uykuya dalmıştım.O gece kabus görmemiştim.Onca şey yaşamama rağmen kabus görmemem tuhaftı çünkü teyzeme bir şey olma ihtimali vardı ve ben bundan korkuyordum.Korku dolu olduğum gecelerde ise mutlaka kabus görürdüm.Bu sefer görmemiştim.

Beni arındıran Rüzgar'ın varlığı mıydı diye düşündüm.Başka nasıl açıklanabilirdi ki ?

Şoku mu atlatmıştım?Hayır.Hala konuşamıyordum.Rüzgar gerçekten de bana 'güven' verebiliyordu.Gerçekten.

Gözlerim açık onu izliyordum.Uzun kirpikleri kahverengi gözlerine perde örtmüştü.Birbirimie dönüktük.Yavaşça gözlerini açtığında ona gülümsedim.Günaydın demeyi öyle çok isterdim ki.

"Günaydın"dedi uykulu ama buna rağmen çok tatlı bir sesle.Gülümsemem daha da büyüdü.

"Daha iyi misin?"

Evet,bu sefer her zaman ki gibi yalan söylemeyecektim çünkü gerçekten daha iyiydim.

"Evet"yazdım.Her zaman kafa sallanmazdı.Ellerimi avuç içine soktuktan sonra yukarı kaldırdı.

Yatakta uzanmış havaya kalkan ellerimize bakıyordu.Bak dedikten sonra bakışlarımı güzel yüzünden çekip ellerimize yoğunlaştırdım.

"Yanındayım,bu eli hiç bırakmayacağım.Anla bunu."

Ellerimizi indirdikten sonra sımsıkı sıktım.Onu seviyordum.

Evden çıktığımızda kahvaltı yapmaya vaktimiz olmamıştı çünkü hastaneden arayıp teyzemin uyandığını söylemişlerdi.Büyük bir sevinçle hastaneye giderken Rüzgar'ın hala uynmayan dayısı için üzülüyordum.Otobüsten indikten on beş dakika sonra hastaneye varabilmiştik.Teyzemi odaya almışlardı ve yanına girebiliyorduk.Onu görür görmez bana kollarını açtı ve sımsıkı sarıldı.

"Gece"dedi.Ama o kadardı.Başka bir şey söylemedi.

"Merhaba Rüzgar nasılsın?"dedi teyzem onu görür görmez.

"İyiyim,asıl siz nasılsınız?Dün akşam neden bayıldığınızı öğrenemedıklerini söyleyip yoğun bakıma almışlardı.Çok merak ettik."

"Merak edilecek hiçbir şey yok.Gece sen dün akşam evde kalmadın değil mi?"

"Evde kaldı."dedi Rüzgar ama kendisininde bizde kaldığını söyleyeceğinden emin değildi.Bana baktı.

Gözlerimi kırpıştırıp evet anlamında başımı salladım.

"Ben de onun yanındaydım."

Teyzem gözlerini bana çevirdi.Alnımdan bir kere öptü.

"Teşekkür ederim.Eğer sen olmasaydın,o eve asla gitmez bütün gece burda kendini yıpratırdı."

Teyzem beni nasıl da tanıyordu?Sanki benim içimde bir de o var gibiydi.Aklımı okuyabiliyordu.Hastaneden çıkışını yaptıktan sonra Rüzgar'ın bizde kalma olayını pek sormadı.Merak etmeyin dediği hastalığı da böbreğindeki taştı.Teyzem her zaman kendi acılarını umursamayanlardan olmuştu.Başı ağrıdığında asla hastaneye gitmeyi kabul etmezdi.Böbreğindeki taşın baskısıyla çok ağır bir ağrı yaşamasına rağmen hastaneye gitmemiş en sonunda acıya dayanamayıp bayılmıştı.Ama bizim asıl merak ettiğimiz doktorun bunu nasıl oluyor da anlamıyor olmasıydı.Teyzemin çıkışından sonra Rüzgar'ın dayısı da çıktı ve biz iki gündür gitmediğimiz okulumuza gittik.

İlkim'den bütün ders notlarını aldım.Kaçırdığım derslerin videolarını internetten izledim.

Pazartesi sınavlar başlayacaktı.Rüzgar olan ilişkimizin bir adı yoktu.Beni sevdiğini biliyordum ama o benim onu sevdiğimi biliyor muydu,işte onu bilmiyordum çünkü bana bağlanmaması için elimden geleni yapıyordum.Uzun bir konuşmadan sonra gelen seni seviyorum mesajlarına 'iyi geceler' yanıtı veriyordum ve sanırım o da onu sevdiğimi bu yüzden anlamıyordu.Hızlı ve Rüzgarsız geçen haftasonundan sonra pazartesi ilk sınavımız kimyaydı.Bana ve birçok öğrencisine yanlış davranışlarda bulunan hoca okuldan atıldıktan sonra kimya derslerimizin düzeni bozulmuştu.Bazen işliyor bazen işleyemiyorduk çünkü okulda kimya öğretmen açığı vardı ve sadece boş olan kimyacılar ders saatimize girebiliyordu.Bunu bildiğimizden kimyaya çok sıkı çalışmıştık.

SENİ DUYABİLİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin