10.Bölüm "Çaresiz Zamanların Kahramanı"

384 39 11
                                    

***emre aydın'ın afilli yalnızlık şarkısını dinleyerek okunması tavsiye edilir. :)

Erkek öğrenciler ve hocaların bir kısmı ateş böyle yakılır muhabbetleriyle mangal yakma ve etleri ayarında pişirme yeteneklerini birbirlerine gösterirken kızlar da etleri sosluyor,kimimiz salata yapıyor,kimimiz ise ağaçlar arasından odun topluyorduk.Rüzgar,Efe ve Tarık hoca odunları biraraya getirmiş tartışıyorlardı.Akşam olupta yemekleri yedikten sonra klasik bir kamp ateşi yakıp etrafına toplandık.

Üç senedir gitar çalıyordum.İlkim ve Berk dışında kimse bilmiyordu.Ha,bir de teyzem.Çadırdan gidip gitarımı aldığımda Rüzgar başta olmak üzere herkes şaşkınlıkla bana baktı.Yanına oturduğumda 'bunu bilmiyordum' dedi.Hala çok şaşkındı.Sınıfımızdan Seçil şarkı söylemiş ben de çalmıştım.Şarkı bittikten sonra Rüzgar bana Emre Aydın'ın 'Afilli Yalnızlık'şarkısı çalıp çalamadığımı sordu.Tabikii de biliyordum.

Kafamı huzurla salladığımda çadırına koştu.Elinde bir gitarla gelmişti.Sanırım şaşırma sırası bendeydi.Ben de onun gitar çaldığını bilmiyordum.Aynı anda çalmaya başladığımızda kendimi bir filmin başrolü gibi hissetmiştim.Sözlerin girdiği kısımda Rüzgar birden söylemeye başladı.Sesinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum.Ben de dahil herkes ona hayranlıkla bakıyordu.Sesi kulaklarımı doldurmaya başladığı andan itibaren ona bir kez daha aşık olmuş gibiydim.Sesi huzur vericiydi.İnsanı mutlu anılarına götürecek kadar sakin ve kusursuz.Kendisi gibi...

Şarkı bittiğinde alkış sesleri kulaklarımızı doldurmaya başladı.Birkaç parça daha çaldıktan sonra hocalar herkesin çadırlarına geçmesini söyledi.Burasi Amerika değildi ve buda bir Disney Channel filmi değildi sonuçta.Yatma vakti gelmişti.Ve hocalar uyarmaya başlamıştı.Ateşi söndürdükten sonra Rüzgar yanıma geldi.

"Aslında saat daha erken biraz yürüsek mi?"

Kafamı sallayarak onayladım.Hocalar çadırlarına girdikten sonra İlkimle çadırlarımızdan çıktık.Rüzgarla bizi çadırların bittiği yerde bekliyorlardı.Göle doğru yürümeye başladık.Neyse ki ormanın içinde olduğu için kamp alanını ışıklandırmışlardı.Ama bu ışıklar loş ve rahatsız etmeyen türdendi.

Gölün karşısındaki banka oturduktan sonra başımı Rüzgar'ın omzuna yasladım.Efe ve İlkim de yan banka oturmuş gülüşüyorlardı.Hışırtıları duyunca aniden arkamızı döndük.Anlaşılan kaçamak yapanlar sadece bizler değildik.Seçil ve Aydın da bizi görünce şaşırdılar ve hep birlikte gülmeye başladık.Ancak daha sonra bu tekrarlandı ve tekrarlandı...Artık bütün öğrenciler göl kenarındaydık.Hocaları uyutmuş ve Işıl'ın tabiriyle 'gecelere akmıştık'.Gruplar halinde sohbetler,yeni çıkan bir şarkının yorumları...Ortalıkta bu sohbetler dönüyordu.

Yavaş yavaş herkes çadırına çekilmeye başladıktan sonra biz de çadırlarımıza girdik.

Çemberin ortasındaki anneme baktığımıda yüzü ifadesizdi.

"Anne!"

Çok yakınımdaydı ama elimi uzattığımda yetişemiyordum.Sesleniyordum ama sesimi duyuramıyordum.Çemberin etrafı alev aldı ,ateşler yükseldi.Çember yok oldu. Şimdi her yer karanlıktı.Arkamdan gelen sesle irkildim.Teyzem bana  doğru yürüyordu.

"Gece buraya gel,gitmeliyiz."

"Annem burdaydı."

"Gece gitmeliyiz."

Sırılsıklam bir halde uyandığımda titriyordum.İlkim uyuyordu.Ne ara uykuya dalmışta ne ara kabus görmeye başlamıştım?Bir an önce çadırdan çıkmak istedim.Hava biraz serindi ama benim yürümeye ihtiyacım vardı.Kollarımı birbirine dolayarak ısınmaya çalıştım.

SENİ DUYABİLİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin