Gözlerimi aydınlığa açtığımda buram buram hastane kokuyordu.Kapının ardından sesler duyuyordum.
"Kırığın zamanı ve ilk getirdiğinizdeki vücut ısısı göz önüne alınırsa tüm gece boyunca düştüğü yerde kaldığını söylemek zor değil.Gerçekten çok dayanıklı bir gençkız."
Bacağımdaki sargıya baktım.Alçıya alınmıştı.Tüm gece boyunca kırık acısına katlanıp,en sonunda sabah artık dayanamayacak hale gelip bayılmıştım.Olanları düşünüyordum.Rezilolmuştum.Bacağım kırıldığından çukurdan çıkamamıştım.Ama konuşamadığım için yardım da isteyememiştim.Acizliğim ortadaydı.Rüzgar başta olmak üzere herkesin gözleri önünde küçük duruma düşmemiş miydim?Rüzgar'ın beni bulduğunda,durumumu anlar anlamaz gözünden süzülen bir damla yaşı hatırladım.Sevgi dolu,merhametli kalbinden acizliğim karşısında taşan bir damla yaş...
Kapı nazikçe tıklandıktan sonra İlkim'in parfüm kokusu tüm odayı doldurmuştu.Beni görünce inanılmaz bir coşkuyla aydınlanan gözlerine baktım.
"Uyanmış aman Allahım!" dedikten sonra yanıma koştu ve birkaç hızlı adım sesi daha duydum.İlkim ellerimi sıvazlarken Rüzgar ve Efe de içeriye daldı.Hatta son anda kapıya tutunmayı başarabilen Rüzgar az daha düşecekti.
"Gece" diye haykırdı.Onun bu panik haline gülümsemeden edemedim.Efe de bir kahkaha patlattı.
"Kardeşim kız uyandı.Ne bu telaş?Az daha iki seksen kapaklanacaktın yere."Kahkaları arasından zar zor duyulan cümleler Rüzgar'ın ona alayla bakmasını sağlamıştı.Ne var bunda der gibi bakıyordu.
Efe ise devam etti Rüzgar'ın bakışlarına aldırmadan.
"Gören de aşeren karısına meyve yetiştirmeye çalışan kılıbık bir baba adayı sanır."
Herkes gayet normal davranıyordu.Anlaşılan şuan aciz olduğumu düşünen tek kişi bendim.İnsanların bana acıyacağını,yüzüme her baktıklarında acizliğimi hatırlayacaklarını sanmıştım.Ancak herkes eskisi gibiydi.
"Aşeren hamile bir kadına yardım eden eşi kılıbık mı oluyormuş yani ?" İmalı bir ses tonuyla İlkim konuşmaya başlamıştı bile.
"Hayır hayatım yani... şey..."
"Sus Efe.Ben sana sonra göstereceğim.Şimdi sırası değil dua et."dedikten sonra bana dönerek kocaman sıcak bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Bizi çok korkuttun Gece Hanım!Ne işin vardı ormanda?"
Ah,ne kalem vardı ne de kağıt.Kabus görüp hava almak istediğimi yazamazdım.Aklımdan geçenleri okumuş gibi bir hemşire geldi.Kağıt ve kalem bıraktıktan sonra yatağımın konumunu ayarladı.Son durumum hakkında bilgilendirdi ve gülümseyerek odadan çıktı.
"Kabus görmüştüm.Biraz hava almanın iyi geleceğini umarak dışarı çıktım.Her şey bir anda oldu."yazdım.Olayların oluş sırasını da yazacaktım ki Rüzgar elimdekileri aldı ve "Hasatmızı çok yormayalım,dinlenmeye ihtiyacı var."dedi.Biraz sonra teyzem geldi.Hem de elindeki çaylarla birlikte.
"Bebeğim uyandın mı?"diye telaşla kenara koydu.Yatağım dik konumda olduğu için teyzeme sarılabilmiştim.O sırada içeri doktor ve ardından bir hemşire girdi.Nasıl olduğumu sorduktan sonra filmlerime baktı ve bugün taburcu olabileceğim hakkında bir şeyler söyledi.O sırada Rüzgarla bakıştığımız için aklım gözlerindeydi.Sanki karnımda içerden çıkmayı bekleyen ve oradan oraya çarpan bir yumru vardı.Ama doktorun son söyledikleriyle ikimiz de kendimize geldik ve gözlerimiz faltaşı gibi açıldı.Ne demişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ DUYABİLİYORUM
Novela JuvenilYüzünü yüzüme dahada yaklaştırdı ve gözlerimin içine baktı. "Seni gözlerine bakarak anlayabiliyorum.Ne demek istediğini ,ne anlattığını...Biliyor musun Gece? Sen konuşamıyorsun ama BEN SENİ DUYABİLİYORUM."