Tanışma

66 10 0
                                    

O kadar utanmıştım ki . Bu anlatılmaz bi duyguydu. Hayatımdaki herşeyi biliyor sayılırdı. Kendime öfkemde arttı. Ne demeye tanımadığım kişiye hayatımı anlatmıştım ki ! Hayla bana bakıyordu. Hiç bişeyi umursamadan koştum. Sadece koştum. Mezarlığın yanında orman vardı o yöne doğru tüm hızımla koştum. Koştum... Koştum ve sadece koştum... Hem ağlıyor hem koşuyordum. Biraz sonra durdum büyük bi ağacın altında -çınar ağacı-. Ve o ağacın altına oturup bacaklarımı gövdeme kadar çekip kafamı bacaklarıma gömüp hıçkıra hıçkıra ağladım. Şimdi daha çok nefret ediyordum erkeklerden! Neden beni utandırmıştı ki ! Söylemeseydi olmaz mıydı! 2 yıl beklemiş zaten 2 yıl sonra hiç görüşmicektik sonuçta. Beni bu düşüncelerden çıkaran kurt uluması gibi bi sesti. Kafamı yukarı kaldırıp etrafıma baktım. Hava kararmıştı - zaten akşam üzerinde mezarlığa gelmiştim-. Etrafı karanlık görünce bu sefer korkudan ağlıyordum. Ne yapacaktım şimdi ? Bu karanlıkta değil yolu bulmak ayağa kalkmaktan da korkuyordum - tabi bunda izlediğim korku filimlerinin çoğunun ormanda geçmesinin etkisinde vardı-. Ve tanıdık bir ses duydum hemen etrafıma baktım. Kimse yoktu. Garipten sesler mi duyuyordum anlamadım. Ve arkamı döndüğünde gördüğüm şey karşısında şok geçiricektim. Bir adam! Elinde ki bıçakla üstüme üstüme geliyordu ! İçkili olduğunu burnuma gelen amonyak kokusundan anlayabiliyordum. Üstüme gelmeye devam ediyordu. Tüm gücümle bağırdım "İMDAT ! YARDIM EDİN ". Uzun boylu, pala bıyıklı adam - pardon insan (!) Hatta şahıs (!)-"istediğin kadar bağır. Kimse seni duyamaz " dedi. Bu sözler daha çok korkmamı sağlamıştı. Ve yine aynı tanıdık ses bağırıyordu "DENİZ !" . Hemen "BURDAYIM ! YARDIM ET ! BURDA Bi... " uzun boylu o kişi ağzımı kapattı hemen. Elini ısırdım ve avazım çıktığınca "İMDAT !... İMDAT !" diye bağırdım. Uzun boylu o kişi bana bayılmama sebep olacak şekilde sağlam bir tokat attı.
...
Gözlerimi açtığım da tanımadığım bir yerdeydim. Neresi burası ? Yoksa o kişi ... Düşünmek bile istemiyordum. Gözümden yine bir kaç damla yaş firar edince hemen göz yaşlarını elimle hızlıca sildim. Dışarı çıkmaya korkuyordum. Ama burada kalmak da istemiyordum. Ne yapacaktım ? Ben etrafıma çaresizce bakarken oda da ki pencereyi gördüm. Hemen hızlıca pencereyi açıp Nerede olduğumu anlamak için dışarı baktım. Karanlıktan çok bişey anlaşılmasa da illerdeki sokak lambası az olsa da bi yeri aydınlatıyordu. Ve belki başka bir yer görebilirim diye etrafa baktım. Ve ne göreyim ! Okul ...Okulu gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim bu zamana kadar. Ama o adamlar burda mı yaşıyordu ? Bir an camdan atlamak aklıma gelsede hemen vazgeçtim. Çünkü yüksekteydik. En az 4-5'nci kat olmalıydım. Hemen bu fikrimden vazgeçtim. Sonunda cesaret edip kapıya yöneldim. Kapının kulpunu yavaş yavaş ses çıkarmadan aşağı doğru bastırmaya başladım. Ve kapı açıldı. Kapıdan çıkınca o an da koridordan geçen bir kadın - hafif yaşlı-. Bana bakıp tüm içtenliğiyle gülümsedi. Ben anlamaz şekilde ona bakıyordum. Ilk o konuştu " uyandın mı kızım?" dedi. Çok içten bir kadın. O kadını görünce o adamların evinde olmadığımı anladım ama nerdeydim? Kadının sorusuna cevap vermek yerine "burası neresi ?" diye sordum. O da , "oğlum getirdi seni, geldiğinde baygındın biraz dinlemeyi diye yatağa yatırdım seni" dedim . Oğlu ? Aklıma yine o adam -kişi (!) - gelsede , annesinin evine getirmez diye düşünüp olabilecek listemden o adamı sildim. Kim di beni buraya getiren ? Sonra aklıma geldi. Ormandaki tanıdık ses ! Ben bu cümleyi aklımdan geçirdiğim anda arkamdan kapı açılma sesi geldi. Hemen arkamı döndüm. O ! Bu nasıl olabilir ? Gamzeli ! Ama... ! Hiç anlam veremedim. Ben şaşkınca ona bakarken o ise gülüp "uyandın demek" dedi. Benim şaşkın hallerim onu mutlu mu ediyordu ? İçimden ona sıkı sıkı sarılmak gelse de hemen saçmaladığım için vazgeçtim -erkeklerden nefret ediyordum-. Ben ona cevap vermeye fırsat bulamadan araya o hafif yanakları sarkmış , başörtülü kadın araya girip "madem kız da uyandı , hadi herkes elini yüzünü yıkasın yemeğe " dedi -tüm içtenliğiyle gülümseyerek-. Ve bi odaya doğru yürümeye başladı. Gamzeli bana bakıyordu. Ağzımı açıp konuşmak istesemde bana fırsat vermeden konuştu "Merak etme bişey olmadı" dedi. Bense yanağımdan akan yaş eşliğinde kafamı yere eğip " Özür dilerim" diyebildim sadece. Hemen yanıma gelip baş parmağı ve işaret parmağıyla çenemden tutup başımı kaldırdı usulca. O böyle yapınca bir yaş daha aktı. Lafa girip " Benden korkmanı ve utanmanı istemiyorum. Şimdi olanları boşver ve yemek yiyelim " dedi. Bense kendimden hayatta kendimden beklemeyeceğim bi hareket yapıp benden uzun olan gamzelinin karnına sıkı sıkı sarıldım. O da bana karşılık verip başımı göğsüne batırıp "Ağlama" dedi sadece. Bense hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Hemen lafa girip " Ne olduğunu bilmiyorum. Ama sen beni kurtardın. Hem de hayatını tehlikeye atarak. Çok teşekkür ederim. Sen olmasan o adam bana belk..." lafımı kesip -ciddi şekilde- buna asla izin vermezdim " dedi. "Hadi yemekler soğuyacak " dedi annesi. Ben de bi anlık cesaretle "adın ne ? " dedim. Oda gamzesiyle gülüp "Barış " dedi. Ve yürümeye başladı. Ben de onu takip ettim. Salona geldik. Yemek masasına oturdum ve yemek yedik. Başlarında bi adam olmasa da ev oldukça güzel ve bakımlıydı. Yemek bittikten sonra "teşekkür ederim. Herşey için" dedim. Kadın da gülümseyerek "bişey değil kızım " dedi sadece. Yemekten sonra ben ayakkabılarımı ararken Barış meraklı gözlerle yanıma geldi " Nereye ? " dedi. Ben de" yurda " dedim. Üzülmüştü. Burda kalmayacaktım heralde. Bu yanlıştı ne biliyim işte bi erkeğin evinde kalmak annesi olsa bile. Hemen bi odaya girdi. Kot pantolonla çıktından üstünü değiştirdiğini anlatmıştım. "Seni ben bırakacağım" dedi. Ben de " Gerek yok zaten yakın buraya " dedim. Cevap vermeyip fortmantodan deri ceket çıkartıp giydi. Bende ayakkabılarımı giyip bekledim. O da ayakkabılarını giyince asansöre doğru yürüdük. Asansöre binip sıfır'a bastı. Cidden de 5'nci kattaydık asansörde çıkan rakamdan anlatmıştım. Asansör aşağı indi. Sokağa çıkıp yürümeye başladık. İlk ben konuştum "Özür dilerim" anlamadı ilk önce sonra hemen " Neden ?" dedi. Ben de " koridorda sana sarıldığım için. Kendimi tutamadım " dedim utanmış halde" O da soğuk tavırla "Özür dilenicek durum yok ortada" dedi. Bişey demedim. Öylece sessizce yürüdük yurdun kapısına gelince "görüşürüz "dedi. Kafamı salladım sadece. Beni kurtarmış olması , erkekleri sevmediğim gerçeğini değiştirmezdi sonuçta. Odama çıktım. Oda da ki kızlar meraklı gözlerle bana bakarken bi kaç bişey uydurup dolabımın yanına gittim. Pijamalarımı aldım ve tuvalete yöneldim. Üstümü giyip dişlerimi fırçaladım. Tam tuvaleten çıkacak iken Banu içeri girip "Nerde kaldım kızım. Meraktan öldüm resmen ya. " dedi. Bense sadece "alışveriş merkezindeydim bi kaç şey baktım " dedim. Gözlerinden inanmadığı belliydi. Gerçi ben bile inanmamıştım bu yalanıma. Çünkü ben alışverişten nefret ederdim. O da zaten hemen " Sen mi ? " dedi. Bende yalanıma devam edip " kendim için değil. Arkadaşım için" dedim. Oda "Şimdilik bişey demiyorum , ama inanmadım maviş " dedi ve güldü. Gözlerim mavi olduğu için bana arada maviş derdi. Hemen yatağıma gittim ve yorulduğum için hemen uyudum.
...
Sabah yine 7 buçuk da uyandım -her zaman ki gibi -. Hazırlanıp çıktım. Bu sefer hazırlanmam uzun sürmüştü. Akşam çoğu eşyamı uykusuzluktan hemen uyuduğum için. Sınıfa girdim çoğu kişi gelmişti bile. Sırama oturdum ve sıranın altına bi baktım bi kağıt. Meraklandım. Çünkü bizden başka sınıf buraya girmedi ve ben de unutmayacağıma göre. İyice meraklandım. Hemen açtım. Bir şiir. Buda neydi ? :

Karanlık Aşk ( Yazılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin