5.REN NEHRİ'NDE YILDIZLI BİR GECE

165 28 4
                                    

Beren dünkü itirafından sonra hıçkırıklarıyla bedenini battaniyeye bastırarak hastalığının verdiği ağırlık ve sıcaklıkla bir süre sonra uyuyakalmıştı. Çağan ise ne yapacağını şaşırmış bir durumdaydı. Oturma odasına gidip birkaç saat televizyon izleyip zihnindeki düşüncelerden uzaklaşarak açık gök mavimsi L koltukta uyumuştu.

Beren yeni bir güne uyanmış kendini dünden daha iyi hissediyordu. Belki ateşinin normale dönmesinden kaynaklı belki de omuzlarında taşıdığı vicdan azabının yükünü dışarıya haykırıp, onları bir süreliğine de olsa kendinden uzaklaştırmak ona iyi gelmişti.

Biraz daha yatakta oyalanarak kendine gelmeyi bekledi. Saate baktığında şaşkınlıklar içinde akrebin yelkovanı sollamaya çalışırcasına hızlı hareket etmiş olduğunu fark etti. Saat çoktan 1 olmuştu bile. Normal günlerde bu kadar geç uyanmak adetlerinden biri değildi.

Başucunda duran telefonuna uzanarak onlarca mesajın arasında kayboldu. WhatsApp'ında 600'e yakın mesaj iletisiyle ve aramalar kısmında 7 cevapsız aramayla karşılaştı. Bu mesajlardan bir kısmı profesörün verdiği mezuniyet projesini gerçekleştireceği 10 kişinin içinde bulunduğu gruptan, bir kısmı Duru ve Uras'tandı. Cevapsız aramalarda dikkatini çeken ise babasının onu defalarca araması olmuştu. Çok sık olmamakla beraber babasıyla konuşuyorlardı. Bunun nedeni belki yurtdışı tarifelerinin pahalı olması belki de Beren'in annesi Serra'nın ölümü sonrası babasıyla aralarındaki bağın biraz da olsa zayıflamış olması olabilirdi. İkisinin de itiraf etmekten çekindiği bir kırgınlıkları bir pişmanlıkları bulunuyordu. Bunlar aralarında çığ gibi büyürken birbirlerine olan mesafeleri de aynı oranla günden güne artıyor gibi görünüyordu.

Beren telefonundaki rehberden hemen babasının telefon numarasını bularak arama kısmına tuşladı. Biraz bekledikten sonra babasının telefonundan açıldığına dair hışırtı sesi duyuldu.

-Günaydın baba

-Beren kaç defa aradım seni dün, neden telefonlarımı açmadın? Ayrıca şuan saat 3 oldu orada da 1 civarı. Ne günaydını bu saatte, bir şey mi oldu?

-Bir dakika babacığım, sakin olur musun? Şuan gayet iyiyim, endişelenmeni gerektirecek bir durum yok. Soğuk algınlığı geçiriyorum, küçük bir şey. Şuan gayet iyiyim. İşten izin aldım hafta sonu gitmeyeceğim, dinleniyorum.

-Tamam kızım dikkat et kendine. Arkadaşını çağır yanına, kalkma yataktan.

-Merak etme baba. Duru iki gündür benimle birlikte. Bana çorba yaptı, ilaç verdi. Şimdi iyiyim.

Dedi Beren ve babasına yalan söylediği için kötü hissetti kendini. Ama başka seçeneği de yoktu. Babasına Çağan ile aynı evde yaşadığını nasıl söylerdi? Şimdilik bir apart dairesinde tek başına yaşadığını söylemesi onun bu durumunu bir süre idare etmişti, bir süre daha da eder gibi gözüküyordu.

-Baba beni aramışsın dün birkaç defa. Ne oldu bir sorun yoktur umarım, sen nasılsın?

-Bir şey yok, öylesine aramıştım seni. Bir anda aklıma geldin. İçim sıkıldı, seni aradım açmayınca Uras'ı aradım, o da konuşmamış seninle. Okula da gitmediğini de duyunca tekrar aradım seni. Şimdi içim rahatladı. Sana da bir şey olmasın, dayanamam.

Dedi Beren'in babası Ömer Bey ve bir saniye duraksadı, sözünü tekrar toparlamaya çalışarak:

-Öpüyorum seni çok, hafta sonu yatıp iyice dinlen bir şeye ihtiyacın olursa beni ara mutlaka. En kötü ihtimalle 3 saate yanında olurum kızım.

-Tamam babacığım iyi ki varsın, var olman, orada olman bile bana yeterli. Kendine dikkat et, kendini hiçbir şey için üzme. Ben de seni çok öpüyorum.

BENİ BANA FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin