1.KIZILLIKLAR İÇİNDEKİ KATEDRAL

369 41 9
                                    

Okula geç kalıyor ama yine de hala rüyalarının onu sürüklemesine izin veriyordu. Belki de annesinin gelip onu uyandırmasını bekliyordu.
Annesinin sesi koridor boşluğunu doldurmaya başlamıştı. Yanağına dudağının esintisini değdirdiğinde, annesini kolundan tutup yatağın içine aldı.

-Yapma Beren okula geç kalıyorsun çabuk hazırlan yoksa takviye kuvvetimi çağırırım.

-Çoktan geldi bile takviyeniz Serra Hanım.Burada yaramaz küçük bir kız varmış, hiç yataktan kalkmak istemezmiş hanimiş o prenses...

-Baba yapma! Lütfen baba gıdıklanıyorum, anne sen de mi? Tamam hemen kalkıp hazırlanıyorum. İtiraf etmeliyim ki 16 yaşındaysanız ve böyle bir aileye sahipseniz hayat gerçekten güzel olabiliyor,dedi Beren ve güldüler.

***

Beren bu hatıranın tozlanmış rafını silerken tebessümle saçlarına şekil veriyordu. Bir an durup düşündü bu anıların diğerlerinin yanına karışıp da kaybolmasından delicesine korktu çünkü unutmak o anlara büyük haksızlık olmaz mıydı? O sabah ailesini hatırlamak onu neşelendirmişti.
Hazırlandı ama kahvaltı hazırlayacak zamanı yoktu.Aceleyle çıktı.Evinin karşısında Maya the Bee (Arı Maya) isimli şirin bir kafe vardı.Genellikle okula giderken sabah kahvaltısını oradan aldığı ballı Alman kruvasanı ve sade kahveyle yapardı.O günde öyle yaptı.Onun için yorucu bir gün olacaktı,okuldan sonra işe gitmesi gerekiyordu.Otobüse bindi üç durak sonra okula varmış olacaktı.Kahvesini yudumlarken anonstaki kadın okulunun adı olan durağı söyledi.
"JOHANNES GUTENBERG UNIVERSITAT MAINZ".
İki aydır Almanya'daydı ve buraya yavaş yavaş alışıyor denilebilirdi.Niye buradaydı bilmiyordu ama ona iyi geldiğinin o da farkındaydı.Okulunun tanıdığı bir ayrıcalıktı aslında gelebilme nedeni "ERASMUS".Bir an da karar vermiş ve bahar döneminde sınava girmişti.Yeterli puanı alıp anlaşmalı okullardan birisini seçip bir yıllığına Almanya'ya yerleşti.İki ayını çoktan geride bırakmıştı.

Sınıfa girdiğinde Duru,Carlen ile ders hakkında konuşuyor, Uras ise telefonunda bir şeyler izleyip sırıtıyordu.Beren'de hemen selam verip sohbetlerine dahil oldu.
Beren Duru ile bir site vasıtasıyla tanışmıştı.Sitenin amacı ise Türkiye'den erasmus sayesinde aynı ülke ve okula giden Türk öğrencileri tanıştırmaktı.Bu sayede çok yakın arkadaş olmuşlardı.
Uras ise liseden beri Beren'in en yakın arkadaşıydı.O zamandan beri hayalleri, kaderleri,aileleri,arkadaşları hep ortak olmuştu.Aynı üniversite aynı bölüm ,şimdi ise erasmus için aynı okul... Hepberaber aynı sınıftaydılar.
Carlen gittiğinde Uras Beren'i farketti.

-Günaydın Beren. Nasılsın bu sabah neşeli gözüküyorsun bunu neye borçluyuz? Dedi ve yanağına ufak bir öpücük kondurdu Uras.

-Bilmiyorum bugün sol tarafımdan kalkmadığım o nadir günlerimden birini yaşıyorum herhalde,dedi.

Beren bugün neşeli olmasının sebebini biliyordu aslında.Sabah hatırladığı anısı tekrar zihninde hayat buldu ve hafif bir tebessümle Uras'a baktı.Uras cevap verecekti ki profesör derse girdiği için o da tebessümle karşılık verdi.

Derse gireli iki saate yakın olmuştu ki Profesör "Burada bitirelim" dedi ve ekledi:

-Sene sonu mezuniyet projeniz için 10'ar kişilik gruplar belirlemeniz ve takım halinde çalışmanız gerekiyor ki bu epey zorlayıcı olacak.Konunuza gelecek olursak, Almanya tarihine damgasını vurmuş en ünlü mimari eserlerden birini seçip burayı restore edeceksiniz.En geç 1 hafta içinde grupları ve seçtiğiniz yapıyı bana mail atın,dedi ve dersi sonlandırdı.

Duru; Beren ve Uras'ında içinde bulunduğu 10 kişilik listeyi şimdiden kafasında oluşturmuştu bile.Hangi mimari yapının olacağını aralarında konuştular.Beren ise bu yapının ne olacağını çoktan düşünmüştü.Beren'in Mainz'e gelmesinin nedeni Bilim Şehri statüsünde bir yer olmasıydı fakat buraya geldikten sonra burasının minyatürü andıran eski bir kent olması ona cazip gelmişti.Deniz özlemini ise Ren Nehri'ne giderek bastırmaya çalışıyordu. Nehir üniversiteye 3 km'den az bir mesafedeydi ve oraya her gidişinde 11.yy'da Romalılar tarafından inşa edildiğini sonradan öğrendiği Mainz Katedrali'ne uğramadan edemezdi.Katedral kırmızı kumtaşından yapılmıştı. O yüzden kulelerine her güneş değdiğinde muhteşem bir görüntü oluştururdu etrafına.Beren bu görüntüye aşıktı ve kesinlikle bu yapının Mainz Katedrali olması gerektiğini düşündü.Arkadaşlarına bu öneriyi sundu ve tahmin ettiği gibi hepsi bu fikre sıcak baktı.Duru hocaya bilgilendirme mailini kendisinin atabileceğini söyledi.Bu Beren'in işine gelirdi çünkü blok dersten sonra işe gitmeliydi ondan önce ise eve uğramalı ve tembel sevgilisini uyandırmalıydı.Yoksa okula geç kalacaktı.

Ders bittikten sonra Duru ve Uras'ı öperek aceleyle okuldan çıktı.
O sabah aylardan kasım olmasına rağmen hava şaşırtıcı derecede güneşliydi. Karlı kaldırımlara ışık hüzmeleri vuruyordu. Güneşin çekici kızıllığı vururken beyazın saflığına,onun aleviyle yanıp kavruluyor,eriyordu karlar...
Beren havanın cazibesine dayanamayıp 3 durak ötedeki evine yürüyerek gitti. Eve varmadan markete uğradı ve kahvaltı için ekmek,peynir,nutella aldı. Çağan'a kahvaltısını hazırlayıp hemen evden çıkacaktı.
Kapıyı açtı ve içeri girdi,poşetleri mutfağa bıraktı ve hemen yatak odasına ilerledi.Beren hala uyuyan sevgilisine uzunca kapı eşiğinden baktı. Çağan vücudunun yarısı açık kalmış bir şekilde yüzü kapıya doğru uyuyordu. Beren ,Çağan'ı detaylıca süzerek,ona tasvirini hafızasına kazımak istermişcesine bakıyordu sanki. Kirpikleri elmacık kemiklerini örtecek uzunlukta,saçlarının gölgesi düşmüş açık alnının üzerine; kalçasının kıvrımı bel gamzesiyle bütünleşmiş,çıplak teni siyah şortuyla bir ahenk içinde uyuşuyordu. Beren onun uyuyan görüntüsünü oldukça seksi bulmuşa benziyordu.Onu kaybetme korkusuyla bir anda irkildi. Bu düşünceyi zihninden hemen uzaklaştırdı ve yatağa koşarak, onu bedeniyle ezecek şekilde üzerine atladı.

-Hemen uyan geç kalacaksın okula, diyerek onu uyandırmak için bedeniyle bedenini sıkıştırdı. OLMADI.
Onu uyandırmak için kulağının içine doğru 'UYAN' diyerek avazı çıktığı kadar bağırdı.
OLMADI.
Yanağını ısırdı,kulağını ısırdı. OLMADI.
Beren tam pes etmiş kahvaltı hazırlamaya gidecekken Çağan onu kolundan tutup kendisine çekti.Dudağını dudağına tutkuyla bastırdı.

-Aşkım uyanmam için yapman gereken tek şey bu olabilirdi, diğer işkencelere gerek yoktu dedi ve Beren'in kızarmış olan yanağına bir öpücük kondurdu.

Beren kahvaltı hazırlamak için kalkmaya çalışırken Çağan tekrar yatağa çekerek onu altında etkisiz halde bıraktı. Beren huysuzlandı. Kalkması gerekiyordu, daha işe gidecekti. Çağan tekrar dudaklarını dudaklarına bastırdı ve geri çektiğinde gözlerini onunkilere kenetledi. Beren'in yeşil gözlerinin kafesinde hapsolmuş bir kuş gibi çırpındı yüreği. Tekrar Beren'e yöneldiğinde öncekiler kadar yumuşak davranmayacaktı...

BENİ BANA FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin