3. Bölüm "Jungkook'u Buldum!"

88 9 12
                                    

          

"Jimin?"
Omzumdaki elle irkilerek uyandım.
"J-jungkook?"
Uykudan ağırlaşmış gözlerimi açmaya çalışıyordum. Hafif bir tebessüm sesi duyuldu.
"Benim Jimin, Yoongi."
Ellerimden tutup beni kaldırdığında nerede olduğumu anlamaya çalıştım.
Lunaparkın karşısındaki parktaydım. Banka oturup lunaparkı seyrettiğimiz parktı burası.
"Burada ne işin var ?"
"Bilmiyorum. Sen beni nasıl buldun ?"
"Telefonunda konumu açık tutman yararlı oluyor."
Kıkırdadığında ben de kıkırdadım.
"Uzaktan bu kadar zeki gözükmüyorsun kusura bakma."
Kahkaha attı.
"Öyle olsun."
Ben de güldüm ve eve doğru ilerlemeye başladık.

Trafik ışıklarında durmuş geçmeyi bekliyordum.
Acaba şuan ne yapıyordur? Yemek veriyorlar mıdır? Aç mıdır? Karnı doyuyor mudur? Beni hatırlıyor mudur? Beni özlemiş midir?
Nedense dalmışım. Arkadan geçen arabanın korna sesiyle kendime geldim.
"İyi misin sen?"
Yoongi'nin elimi tutmasıyla adımlarım biraz daha hızlandı.
"Hıhım." Kısa bir homurtuyla kestirip attım.

Evin bahçesine geldiğimde aklıma o gün geldi.

[Eski]
"Jimin," dönüp kolumun altındaki miniğime baktım.
"Biz evleneceğiz değil mi?" Bu halleri komiğime gidiyordu. Onun hatırlamayıp benim hatırladığım o yıl, bana sarf ettiği o cümlelerden sonra şimdi bunları duymak cidden komik geliyordu.
"Evet bitanem, evet minik tavşanım evleneceğiz."
Belime sardığı kollarını daha da sıkılaştırdı ve bir elini kaldırıp önünde durduğumuz evi işaret etti.
"Bu evde yaşayalım."
Gülümsedim.
"Tamam burada yaşayalım."

[Şimdi]

Bir zamanlar evlenip beraber yaşamak istediği evde şuan ben Yoongi ile yaşıyordum.

Yaptım Jungkook, aldım evi ama sen nerdesin? Hani burada evlenip yaşayacaktık?
Yoongi sarıldığında afallamıştım.
"Bizimkilerle buluşalım mı ?"
Gözyaşımı silerek gözlerime baktı.
"Fark etmez."
"Tamam hadi gidelim."
Arabanın kilidini açtığında öne oturdum, o da şoför koltuğuna.

"UYAN UYKUCU!"
Hoseok çığırdığında gözlerimi yavaşça araladım.
"Uğraşmayın portakalımla."
Jin'in söylediğine kapak yapasım gelmişti ama görünce göt olucaktı zaten.
"A-ama ?"
Herkes kahkaha atmaya başlamıştı.
"Nerde senin turuncu saçların Jimin ya."
Güldüm.
"Boyattım."

"Eee uzun zaman oldu, görüşmüyoruz bizi hep boşluyorsunuz. Nasıl gidiyor ?"
Nasıl gidiyor sorusu daha çok Yoongi'ye yönelikti. O sorunun altındaki sorular şunlardı: 'Jimin idare edebiliyor mu? Unuttu mu? Daha iyi mi?'
"Biraz da siz gelin Seul'a. Hep biz mi geleceğiz. İyi gidiyor."
Elimdeki telefondan açtığım sıradan bir oyunu oynuyordum.

Konunun ne olduğunu bile anlamıyordum. Kahkahaları yükselince kafamı kaldırıp onlara baktım ve gülümsedim.
"Biraz dolaşıp geleceğim olur mu ?"
Hepsi olur dediğinde Yoongi,
"Fazla uzaklaşma. İstersen gelebilirim."
"Yo.. yo. Hayır siz eğlencenize bakın."
El sallayıp yanlarından ayrıldım ve şehir havasının olmayan bu kasabada biraz dolaşmaya başladım. Kore'nin pek bilinmeyen bir bölümüydü burası.

"Jungkook bekle!"
İrkilerek arkama döndüğümde biri karşımdaydı.
"Ah üzgünüm Namjoon'ların evinden çıkınca sizi Jungkook sandım."
Ne ?
"A-anlamadım? Jungkook'u nerden tanıyorsunuz?"
Burada mı yani?!
"Namjoon hyungun yan evinde oturuyor. Her gün bu yolu kullanarak şuradaki ağaç eve gidiyor. Elinde de beyaz kaplı deri bir defter oluyor. Bizde bu yolda tanıştık benimde büyükannem bu yolun sonundaki evde kalıyor. Arkadan benziyorsun karıştırdım kusura bakmayın."
"Tamam teşekkürler."
"Neden Jungkook'u bu kadar sordun ?"
"Arkadaşım kendisi."
"Ve burada olduğunu bilmiyor muydun ?"
"Saklambaç işte ne yaparsın."
"Sen arkadaşı değilsin. Zaten kaçtığı birileri var. Sen onlardansın dimi!"
Şok içinde çocuğa baktım.
"Jungkook hyungumu rahat bırakın!"
Çocuğa yaklaşmaya çalıştığımda geriledi.
"Rahat bırakın onu! O size hiçbir şey yapmadı!"
Ellerimi havaya kaldırdım.
"Bak ben onun sevgilisiyim anladın mı? Onu benden aldılar. Bende şimdi her yerde onu arıyorum. Lüften yardım et."
Dolan gözlerimden süzülen yaşları hızla sildim. Çocuk kaşlarını çattı.
"Az önce arkadaşıyım demiştin. Şimdi de sevgilisi? DEFOL BURDAN!"
Yerden aldığı birkaç taşı bana fırlattığında olduğum yere çömdüm ve kafamı korudum.

"Git buradan! Bırakın artık onu!"
"Bak onunla konuşmam gerekiyor lütfen."
"HAYIR! Polise haber vereceğim!"
"Hayır, hayır, hayır! Ben kötü biri değilim lütfen beni hyungunla görüştür lütfen."
"Bir daha ısrar edersen polisi çağıracağım. Defol buradan bir daha seni görmeyeyim!"
Deli gibi akan gözyaşlarımı sildim.
"Bak onu bu kadar zaman sonra bulmuşken bırakamam anladın mı! Görüştürüceksin beni!"
Arazinin ortasındaki patika yolda deli gibi yüksek çıkan seslerimiz birbirimizinkini bastırmaya çalışıyordu.
"Ağlayarak beni kandıramazsın!"
Derin bir nefes aldım ve yandaki taşa tekme attım. Sinirimi bir şeylerden çıkartmam gerekiyordu ve karşımda dikilen en fazla 13 yaşındaki çocuktan hıncımı çıkartamazdım.
"Bak-"
"İMDAAAT!"
Ağzını kapattığımda sesini kesti.
"Bağırma velet!"
Etrafıma bakındığımda devriye gezen iki polisle göz göze geldim. İkisi de koşmaya başladığında ağzını kapattım çocuğu itip koşmaya başladım. Polis olmazdı! Olamazdı! Polis falan yok. Hayır polis olmaz. Hayır.

Koşarken yerde büyümüş sarmaşığa takıldım ve düştüm. Aniden anlımdaki deri yırtıldı sivri bir taş yüzünden. Kanı sildim ve kalkıp koşmaya devam ettim. Yaklaşıyorlardı. Düşmem hızımı kesmişti ama az kalmıştı. Jungkook'uma az kalmıştı. Ordaydı işte. O evin içinde. Her yerde kendine bir ağaç ev buluyordu. Yine bulmuştu.
Son dört metre.
Var gücümle daha çok hızlandım ama polislerde hızlıydı.
Üç.
Sana sonunda kavuşacağım Jungkook'um. Ayların hasreti son bulacak bitanem.
İki
Bir
Ve işte ağacın merdivenlerine değdi elim. Ama kısa sürdü bu temas. Kapşönümden tutup geri doğru çekildiğimde bırakmamak için direnmiştim ama tahtanın kıymıkları parmaklarıma batıyordu.
"JUNGKOOK!"
Beni belimden kavrayıp ağaçtan uzaklaştırdılar ve zorla diz çöktürüp ellerimi arkadan kelepçelediler.
"Yürü!" İtaat etmekten başka seçeneğim yoktu.

"Nerdesin sen?! Meraktan öldük."
Derin bir nefes aldım ve karakolun telefonunu biraz daha elimde kavrayarak telefonun kıvrık kablosunu parmağıma dolayarak konuştum.
"Şu an karakoldayım. Beni buradan çıkartmak zorundasın."
"T-tamam kapat."
Telefonu kapattıktan sonra polise döndüm.

Sadece on beş dakika olmuştu ve hemen geldiler.
Yoongi bana sarılacakken polis durdurdu. Yoongi ciddi bir şekilde polise bakıp,"Avukatıyım." Dediğinde kimlik, belge sordular. Kimliğini çıkarttı ve telefondan belgenin fotoğrafını gösterdi.
"Pekala görüşebilirisiniz buyurun."
İkimizi bir odaya aldılar ve çıktılar. Kapı kapandığında Yoongi ayaklandı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen acaba ?!"
Bende ayağa kalkarak ona diklendim.
"Bana bağırma!"
"Pekala sakince konuşsak iyi olacak."
İkimizde tekrar koltuklara oturduk.
"Sorun ne ?"
"Jungkook'u buldum."

Space || JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin