Uçurum

23 1 0
                                    

Eve gelene kadar yolda düşünüp durdum. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Fazla düşünmemeye çalıştım. Eve girip kendimi yatağa attım. Biraz sonra telefonuma mesaj geldi. Tanımadığım bir numaraydı. "Uyudun mu?" diyordu. Kim olduğunu düşündüm bir süre. Ardından cevap yazıp, kim olduğunu sordum. Fazla geçmeden cevap geldi. Merveydi. Bir süre bir şey yazmadım. Numaramı Burak'tan almıştı, başka açıklaması yoktu. O an bir küfür savurdum Burak'a. Aklınca Gamzeyle birlikte olup, bana da Merveyi ayarlamayı düşünüyordu. Kendince iyi bir şey yapıyordu. O an bu olaya neden bu kadar sinirlendiğimi düşündüm. Merve kötü bir kız değildi. Çirkin biri de değildi. Beni ondan uzak tutan Gamze miydi? İşte bunu bilmiyordum. Ama umarım o değildir, diye düşünüyordum. Burakla bu konu yüzünden karşı karşıya gelmek istemiyordum. Madem hoşlanmıştı, "hayırlısı olsun" demek düşerdi bana da. Sonuçta her zaman yanımda olan, "kardeşim" dediğim kişiydi. Onunla karşı karşıya gelmek en son istediğim şeydi.
Merveye hâlâ cevap yazmadığımı farkettim. O da bu bekleyişten sıkılmış olacak ki telefonumun çaldığını farkettim. Tahmin ettiğim gibi Merveydi. Bir süre bekleyip, telefonu cevapladım.
-Alo
-Cevap vermeyince öldüğünü düşündüm
-Sana cevap vermek istemediğimi düşünmeyip neden bunu düşündün?
-Niye cevap vermeyecekmişsin ki?
-Bugünkü tavırların... Sence de biraz "garip" değil mi?
-Masaya çıkıp stripriz yaptığımı hatırlamıyorum. Ya da olağan karşılanmayacak bir şey
-O zaman sıkıntı bende herhalde
-Tek sıkıntının bu olduğunu sanmıyorum. Bir çok şey var belli ki. Bugünkü tavırların garipti
-Normal zamandaki tavırlarımı ne zaman gördün de, bugün garip geldim sana
-Seni tanıyor olabilme ihtimalimi düşünmedin mi hiç?
-Beni nerden tanıyor olabilirsin?
-Amaan, boşver bunları. Bu arada kalktım ben masadan. Burak ve Gamzenin yakınlaşmasını izlemek çok heyecan verici değil açıkçası. Müsaitsen bir şeyler içelim mi? Ya da ev müsaitse ben de gelebilirim
-Şey... Tamam, gel. Adresi atarım.
-Pekâlâ. Görüşürüz.
Telefonu bir küfür savurarak kapattım. Ne diye gelmesini söylemiştim ki. Kız nasıl bir üslupla konuşup beni etkisi altına aldıysa, "hayır" diyememiştim. Burak yakın zamanda gelmezdi eve. Ama Murat, her an gelebilirdi. Aramayı düşündüm. Sonra vazgeçtim. Murat gelirse Merve de giderdi zaten fazla durmasının anlamı yoktu.
Bu kadar düşünce beynime ağır gelmiş olacak ki gözlerimin kapandığını hissettim. Ne kadar kaldım o durumda, hatırlamıyorum. Biraz sonra kapı çaldı. Yavaşça doğruldum yatakta, yarı açık gözlerimle kapıya doğru yürüdüm. Murat değildi. Murat, kapıyı sadece 2 kere çalardı. Biz fazla çalınca da kızardı. "Uyuşturucu operasyonu mu yapıyorsunuz, açtık işte" diye. Merveydi büyük ihtimal. Kapıyı açıp sözlerimi doğrulayan, ışıl ışıl parlayan gözleri ve gülen yüzü gördüm.
-Hoşgeldin
-Hoşbuldum canım.
-İçecek bir şeyler aldım
-İyi yaptın. Geç içeri
İçki alacağını tahmin etmiştim. Ama "canım,cicim" gibi kelimeleri ne zamandan beri kullanır olmuştuk birbirimize? Merve hızlıca oturma odasına geçip elindekileri masaya dizmeye başlamıştı bile. Ben de arkasından gidip kapının yanından onu izliyordum. Aldığı içkilerin fazlalığına bakılırsa ya çok deli içen biriydi, ya da geceyi burada geçirmeyi düşünüyordu. İki seçenekte birbirinden berbattı. Fazla içmesi kötü sonuçlara yol açabilirdi. Burada kalması daha kötü sonuçlara yol açardı benim için. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Ben bunları düşünürken kafasını kaldırıp gülerek beni izlediğini farkettim. İrkilip sıyrıldım düşüncelerden. Neler düşündüğümü biliyormuş ama umrunda değilmiş gibi bir hali vardı.
-Eee bir şeyler getirmeyi düşünüyor musun masaya?
-Tabi
Mutfağa doğru yürüdüm. Birkaç şey hazırladım. Bardakları alıp Mervenin yanına gittim. Fazla konuşmadım, konuşacak bir şey olduğunu da düşünüyordum. Bardakları doldurmaya başladım. Merve tavırlarımdan hoşlanmamış olacak ki "Bu tavırlarını gerektirecek ne yaptım, bilmiyorum. Ama rahatsızsan kalkabilirim" diye tepki gösterdi. Haklıydı, niye böyleydim ki? Hiçbir anlamı, hiçbir sebebi yoktu. Hepsini bir kenara bırakırsak bile evime misafir olarak gelen biri olarakta yaptıklarım hoş değildi.
-Özür dilerim, gerçekten. Bu aralar biraz... Kafam dağınık diyelim. O yüzden dengesiz hareketlerim olabiliyor
-O zaman içince nasıl olacaksın, onu merak etmeye başladım
Gülümsüyordu. "Umarım ikimizi de zor duruma düşürecek bir şeye sebep olmam" diye düşündüm. Ben de gülümsedim. Bardaktaki vodkadan sağlam bir yudum aldım. Ne gerek vardı uzak durmaya. Evli miydim, nişanlı mıydım ? Hayır. Eğlenceme bakacaktım. Kaldırdım bardağı, tokuşturduk. Gülerek uzun bir yudum aldı. Eğer ben gerçekten insanları tanıyorsam, sadece bu hareketinden çıkaracağım çok şey vardı. Düşündüğüm gibi deli gibi içen bir tipti. Ve muhtemelen ben birlikte içtiği sayısız erkekten biriydim. Böyle düşünmem yanlış mıydı? Bilmiyorum. Bardaklar dolup boşaldıkça kafamdaki düşünceler de değişiyordu. Biraz sonra Mervenin telefonu çaldı. Özür dileyerek konuşmak için çıktı odadan. Aldırmadım. Doldurmaya devam ettim vodkayı. Kaçıncı bardağımdı, bilmiyorum. Mervenin benden fazla içtiği kesindi, ki bunu ona bakarak anlayabiliyordum. Biraz sonra gelip, eski yerine değil de yanıma oturdu. Aldırmadım, içmeye devam ettim. Telefonuma baktım. Saat gece yarısını geçiyordu. Murat neredeydi? Burak'ın ne yaptığı hakkında bir fikrim zaten yoktu. Ama Murat'ı merak etmiştim. Aramayı düşünüp, sonra bu düşünceden vazgeçtim. Merve bana dönüp konuşmaya başladı:
-Sen, ilginç birisin. Gördüğüm yüzünün, gerçek yüzün olduğunu hiç sanmıyorum. Bu yüzden seni çok merak ediyorum. Tanımakta istiyorum açıkçası
-Herkesle ilk tanışmanda onun evinde içer misin?
Beklemediği bir soruydu. Bardağını masaya bıraktı. Yüzündeki ifade değişmiş, canlılığını yitirmiş gibiydi. Ve bana sinirlenmiş gibi bir hali vardı. Bir süre bana bakıp, cevap verdi:
-Hayır tabiki. Seni tanımak istediğimi söyledim ya. Belli ki rahatsızsın. Sorun değil. Kusura bakma cidden
Ayağa kalktı, gidiyordu. Sorduğum sorunun ağır olduğunu farkedip kolunu tuttum. Yüzüme baktı. Sinirli ve üzülmüş gibi bir hali vardı. Yaptığım salaklığı telafi etmem lazımdı.
-Gerçekten özür dilerim. Ben, sandığın gibi düşünmüyorum. Yani soruyu yanlış şekilde sordum galiba
Yüzündeki ifade yumuşamıştı. Hâlâ kolunu tuttuğumu farkettim. O da farketmiş olacak ki, öbür kolumu da o kavradı. Ne yapacağını tahmin bile edemeden kucağıma oturdu. Alkolün etkisiyle karşı koyamadım. Gerçi karşı koymak isteyen kimdi? Rahat olmalıydım. Merve de halimi anlamış olacak ki hiç konuşmadan dudaklarıma yapıştı. Karşılık verdim. Alkol kafamdaki düşünceleri bir kenara sıyırmış, "şehvet" adı altında yeni bir sayfa açmıştı. Kendimdeydim veya değildim. Önemi yoktu. Bu benim hayatımdı ve istediğimi yapmalıydım. Merve iyice çığrından çıkmıştı. Dudaklarımı öperken, elleri saçlarımda dolaşıyordu. Bir süre bu durumda kaldık. Ardından Merve kucağımdan inip yanıma oturdu. Hiç konuşmadık. Sadece içtik. Masanın üzerini boş şişelerle süsleyene kadar içtik. Hiçbir şey düşünmeyecek kadar yorgun, yerimde duramayacak kadar da enerjik hissediyordum. Aslında hiçbir şey hissetmiyordum. Biraz sonra Merveyi tekrar öpmeye başladığımı anımsıyorum. Sonra koltuğa uzandığımızı. Sonrası... Sonrasını bilmiyorum.
Gördüğüm rüya, o zamana kadar gördüğüm en net rüyalardan biriydi. Bir ormandaydım. Her taraf yeşil yeşildi. Mükemmel güzellikteydi. Hareket etmek istedim, ama yapamadım. İradem yerinde değildi. Biraz sonra ayaklarım benden bağımsız şekilde hareket etmeye başladı. Ormandan çıkıp bir uçurumun kenarına geldim. Ayaklarım hiç tereddüt etmeden beni uçuruma doğru sürüklüyordu. Durmak istiyordum ama yapamıyordum. Uçurumun dibi görünmüyordu. Karanlıktı. Kendimi o uçurumun dibine doğru bıraktım. Bağıramıyordum, tepki veremiyordum. Uçurumun dibinden sesler geliyordu. Duymaya çalışıyordum ama anlamsız seslerdi.
Biraz sonra kan ter içinde uyandım. Beynim çatlayacak gibiydi. Acıyla inledim. Etrafıma baktığımda oturma odasındaydım. Merve de hâlâ yanımdaydı. Zorlukla doğrulmaya çalıştım. İnanılmaz bir yorgunluk vardı üzerimde. Susamıştım. Kana kana su içmek istiyordum. Merve hâlâ derin bir uykudaydı. Sürünmek ve yürümek arası bir eylemle mutfağa doğru ilerliyordum. Mutfak kapısında yere yığıldım. Gücüm kalmamıştı. Uyumak istiyordum. Uyudum...

Ben Deli DeğilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin