Mutluluk

21 1 0
                                    

Ekte, okurken dinlenilmesi tavsiye edilen şarkı vardır.

Uyandığım zaman sanki başım çatlayacak gibiydi. İnanılmaz derecede bir sancı vardı kafamın içinde. Gözlerimi açıp zorlukla doğruldum yataktan. Kendi odamdaydım. Dün gece olanları hatırlamaya çalıştım. Merve benimleydi ve içiyorduk. Sonra öpüşmeye başlamıştık. Sonrasını hatırlamıyorum. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Duvardaki saate bakınca 12'yi geçtiğini gördüm. Beni kim odama getirmişti? Burak ve Murat dün gece gelmiş miydi? En önemlisi Merve nerdeydi? "Burak" diye bağırdım. Ama cevap alamadım. Bunların cevabını öğrenmek için kalkıp telefonumu bulmalıydım. Zorlukla doğruldum yataktan. Başım hâlâ feci derecede zonkluyordu. Oturma odasına gidince etrafta ve masada dün geceden hiçbir iz olmadığını farkettim. Merve gitmeden önce temizlemişti muhtemelen. Telefonum masanın üzerinde duruyordu. Ekranı açtığımda birçok cevapsız arama ve mesaj olduğunu gördüm. Dün geceden olmalıydı. Hiçbirine bakmayıp Burak'ı aradım. Birkaç kez çaldıktan sonra cevapladı telefonu:
-Oo uyuyan güzel sonunda uyanabildi
-Nerdesin? Ne oldu dün gece, anlatsana
-Dün gece Gamzeyle mekândaydık geç saatlere kadar. Sonra evine bıraktım. Saatin geç olduğunu, gitmememi söyledi. Ben de onun evinde kaldım. Sabah çıkıp eve gelince senin koltukta uyuduğunu farkettim. Seni...
-Merve nerdeydi?
-Bilmiyorum. Oda temizlenmişti. Şişeleri falan çöp kutusunda buldum. Muhtemelen güzel ve ateşli geçen bir gecenin izlerini silip ortadan kaybolmuş
-Boş boş konuşma Burak zaten başım çatlıyor. Beni sen mi yatağıma götürdün?
-Evet. Cüsseni taşımak pek kolay olmadı ama
-İyi tamam. Nerdesin şimdi?
-Gamze bardaymış. Yanına gidiyorum. Gelsene sen de
-Bakarız. Ha bu arada Murat ne yaptı?
-Dün gece Gamze aradı Merveyi. Bizde olduğunu öğrenince Murat eve uğramadı artık. Sahi, ne oldu dün gece?
-Bilmiyorum. Fazla içtim herhalde. Hiçbir şey hatırlamıyorum
-Merve hatırlatır sana. O da birazdan gelecekmiş. Hadi, uzatma. Hazırlan çık. 2-3 gün önce gittiğimiz bar var ya, oradayız.
-Tamam
Kapattım telefonu. Sinirlenmiştim. Mervenin dün gece odadan çıkıp telefonla konuştuğunu hayal meyal hatırlıyordum. Demek ki Gamze aramıştı. Gamzenin gözünde şuan ki durumumu tahmin edebiliyordum. İlk kez görüştüğü biriyle evde sarhoş olacak kadar çapkın biriydim. Bana karşı izlenimini olumsuz etkilemiştim. Umrumda mıydı? Düşündüğüme göre evet. Neden umrumdaydı peki? Gamzeyi önemsiyor olmalıydım. Bu arkadaşça bir önemsemeydi diye düşünüyordum. Ya da en azından kim olursa olsun, insanların gözünde kötü biriymiş gibi gözükmek istemediğimdendi. Peki ya ona ne demeliydi? Burak'ı eve davet etmişti bir nevi. Saat geç olduğu için kalmasını istemiş olabilirdi. Ama bu gerçeği değiştirmiyordu. Kim bilir evde neler olmuştu. Güzel geçen bir sohbetin ardından eve geçen bir çift ne yapabilirdi? Muhtemelen uyurlardı. Aklıma takılan nokta bu eylemi nasıl yaptıklarıydı. Ayrı ya da birlikte. Ayrı olmalıydı. Birlikte olamazdı. O kadarı fazlaydı. Peki dün gece bizim yaptığımız neydi? Yadırgadığım şeyleri yapıyordum. Düşünmek istemiyorum bunları. Düşünmek istemiyorum. Gamzeyle ilgili hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Benim onunla bir alâkam yoktu. Olmamalıydı da. O Burak'ın sevdiği kızdı. Belki de dün geceden itibaren sevgilisi. Ben ise ilk kez görüştüğüm biriyle içmek için eve geçecek karakterde biriydim. Gerçekler buydu. Uzatmanın anlamı yoktu​.
Duşa girip rahatlamıştım. Soğuk su, başımın ağrısını bir nebze de olsa almıştı. Kurulanıp odama geçtim. Aynaya bakınca yüzümün halini farkettim. Neden yüzümde somurtkanlık vardı? Birkaç gündür ne olmuştu bana, bilmiyorum. Eskiden olduğumdan farklı bir insan olmuştum. Kafamdaki sorular, her seferinde farklı bir karaktere bürünmeme sebep oluyordu. Kendimi üzüyordum, yoruyordum. Üzerime fazla geliyordum. Aynada kendimle göz teması kurmayı kestim.
Giyinip telefonumu da aldıktan sonra dışarı çıktım. Güzel bir hava vardı. İnsanlar dışarda arkadaşları, sevgilileri ve aileleriyleydi. Her tarafta mutlu bir tablo vardı. En azından biz öyle sanıyorduk. Ama gerçekleri insanların gözlerine bakarak anlayabilirsiniz. Eğer gerçekten o gözlere derinlemesine bakabilseydik, tüm yaşanmışlıkları orada görebilirdik. Etrafımız, yüzü gülüpte gözlerinin içi kan ağlayan insanlarla dolu. Herkes mutlu görünüyor. Sadece herkesin bir düzeni var ve bunu devam ettirmeye çalışıyor. Kimsenin içini ve yaşadıklarını bilemeyeceğimiz için hepsini "mutlu" diye tabir edip, belli bir kategoriye koyamayız. Kim bilir insanlar beni dışardan görünce, ne düşünüyorlardır. Mutlu görünüyor muydum? Sanırım hayır. Mutluluğa erişmek için çaba sarfediyor muyum? Yine hayır. Asıl soru ise şu: Mutluluk, gerçekten var mı? İzlediğim güzel bir filmde geçen bir replik aklıma gelmişti: "Belki de mutluluk sadece kovalayabildiğimiz bir şeydir. Belki de onu asla yakalayamayacağız."
Bu düşünceler kafamın içinde dönüp dururken mekâna gelmiştim. İçeri girdiğimde ilk karşıma çıkan yüz Gamzenin yüzü olmuştu. Bana bakıyordu. Sanki beni bekliyormuş gibi saçma bir düşünceye kapılmıştım. Burak'ın yanında oturmuş ve kafasını omzuna yaslamıştı. Beni görünce doğrulur gibi oldu. Aldırmadım. Yanlarına doğru yürüdüm. Burak beni farkedince ayağa kalkıp sarıldı. Yüzüme bakıp:
-İyisin değil mi?
-İyiyim kardeşim
Başını hafifçe salladı. İster istemez Gamzeye dönüp selam verdim:
-Naber Gamze?
-İyi, Oğuz. Senden? İyi misin?
-İyiyim iyiyim
Hafifçe gülümsedi. Çok güzeldi. İtiraf etmeliyim ki, çok çok güzeldi. Burak olmasa, oturup saatlerce yüzüne bakabilirdim. Ama Burak vardı. Ve onu seviyordu.
Hâlâ ayakta olduğumu farkedip, karşılarına oturdum. Burak'ın yüzünde çocukça bir mutluluk vardı ve eli Gamzenin omuzundaydı. Gamze de başını omzuna yaslamıştı. Gamzenin gözlerine bakınca tam olarak mutluluğu göremiyordum. Baktıkça sözlerimi doğruladım. Gamze, mutlu değildi. En azından ben öyle görüyordum. Ama beni şüpheye düşüren şeyler de vardı. Gerçekten mutlu değil miydi? Yoksa ben öyle görmek istemediğim için mi öyle düşünüyordum? Bu konuya çok fazla takıldığımı farkettim. Gamzeyi aklımdan çıkarmam gerekirken ben onu her dakika düşünüyordum. Karar vermiştim, Gamzeyi düşünmeyecektim. Kafamdan silecektim. Başarılı olamayacağımı adım gibi biliyordum. Gülüşüne kendimi o kadar kaptırmıştım ki, unutamazdım...
Bir sigara yaktım. Üflediğim duman arttıkça, Burak ve Gamzenin mutlu görüntüsü siliniyordu gözlerimin önünden.
O an Asu Maralman'ın selamı çınladı kulaklarımda. "Bağrı yanık dostlara da merhaba! " diyordu. Hafifçe gülümseyip, "merhaba" diye karşılık verdim selamına...

Ben Deli DeğilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin