-11-

1.5K 126 32
                                    

Saat 6'yı geçiyordu ve çıkmana yarım saat kalmıştı.Jongin hala başında dört dönüyor,yastığını düzeltmek,sana şarkı söylemek gibi seni rahatlatacak şeyler yapıyordu. Ama nedense içinde bir sıkıntı vardı.Herhalde serumdan olacaktı ki birazdan geçer diye düşündün. Jongin'e doğru döndün.

"Biraz yaklaşır mısın?"

İkiletmeden gülümseyerek yaklaştı.Kollarını yavaşça kaldırıp boynuna yerleştirdin ve yanağına bir öpücük kondurdun.Gülümsediğini gerilen yanaklarından anlamıştın.Sen de gülümseyip sarılmaya devam ettin.O ise boşta kalan eliyle saçlarını okşuyordu.

Sonunda boynundan ayrıldığında o da geri çekilip gözlerine uzun uzun baktı ve gülümsedi.

"Susadın mı?" Diye sordu gülümseyerek. Birden susadığını kuruyan dudaklarından anladın ve kafanı yavaşça salladın. Gülümseyip ayağa kalktı.

"O halde bekle ben alıp geliyorum." Tekrar eğilip alnını öptü.Doğrulup göz kırptı ve odadan ayrıldı. Yalnız kalmanın verdiği huzursuzlukla sağa sola bakındın. Yatağın yanındaki komodinde biraz yüksekçe bir dolabın üzerinde Jongin'in telefonunu gördün. Yavaşça sağa dönüp telefonu aldın.
Jongin'in telefon şifresini sadece sen biliyordun.Şifreyi girdiğinde ana ekranında Jongin'le olan resminizi görünce gülümsedin.

Mesajlara tabiki bakmayacaktın.Sevgilisi olman,onun kişisel mesajlarına erişebileceğin anlamına gelmezdi. Birden bir arama geldi.Sadece telefon numarası gözüküyordu.

Telefonu açmadın önce. Sonrasında da çalan kapı ile içini endişe kapladı.Jongin'i görmenle yaşadığın endişe ikiye katlandı.

Elinde su şişesiyle sana bakıp gülümsüyordu.Acaba telefonunu elinde görmesine kızar mıydı?
Mahçup gözlerle ona baktığında şişenin kapağını açmış seni yataktan doğrultup suyu içirmişti.

"Teşekkür ederim.Ve b-"

"Biri mi aradı meleğim?"

Elindeki telefona bakarak konuştun."Evet. Telefonunu almama kızmadın değil mi?" Bunu ilk defa yapıyordun çünkü.Biraz utangaçlık hissediyordun kalbinde.

"Saçmalama,neden kızayım? Kim aramış?"

Kafanı sağa sola salladın. "İsim yazmıyordu." Bir şey düşünür gibi telefona baktı ve sonra nazikçe elinden telefonu aldı. Bir iki kez ekrana dokunup telefonu kulağına götürdü.

Karşı taraftan sesler gelince Jongin'in çenesi kasıldı.Sinirlendiği belliydi ama bu sefer sıradan bir sinirlenme değildi. Endişelenmeye başladın.Onu bu denli kızdırabilecek kim vardı ki?

Jongin konuşmak için dudaklarını yaladı.
"Bana bak.Yoo Hae'yi de seni de çevremde görmek istemiyorum.Bir daha sesini bile duymayayım Chun Soo."

Chun Soo?

Telfonu kapatan Jongin odada yürümeye başladı. Oda biraz geniş olduğu için,aranızdaki mesafe açılmıştı. Tıklatılan kapı ile kafanızı aynı anda kapıya çevirdiniz.Gelen Chen'di. Yaşlı gözlerle getirdiği çiçeği koşar adımlarla yanına getirip yatağının kenarına koymuştu.

Dolan gözlerinle ona sarıldın.Chen,senin haberini duyar duymaz koşup gelmişti.Sana sarılırken sanki incitmekten korkar gibi bir hali vardı.Kolundaki ize baktıktan sonra eğilip saçını okşadı.

"Her bahar bana bu acıyı yaşatmak zorunda mısın?" Burukça gülümsedi ardından. Her bahar yaşadığın bir durumdu bu. Alerji gibi bir şeydi.
Bundan sadece Chen'e bahsetmiştin zamanında.

Elini yüzüne götürdün.Göz pınarlarından yüzüne damlamak üzere olan gözyaşlarını sildin bir çırpıda. "Ağlama lütfen.İyiyim bak." Zorla gülümsedin.Jongin sizi böyle görmenin vermiş olduğu duyguyla beraber damarlarından oluk oluk kıskançlık akıyordu.

Chen gülümseyip yatağa biraz uzak olan sandalyeyi getirip yatağının kenarına bıraktıktan sonra Jongin'in yanına gidip elini sıktı. "Kusura bakma Jongin.Seni selamlayamadım üzüntüden."

Jongin zorla gülümsedi. "Sıkıntı yok,hoşgeldin."

Chen tekrar yanına oturdu."İyisin değil mi?" Gülümseyerek kafa salladın. "Annene haber verdim ben meraklanmasın diye." Chen,benim düşünceli arkadaşım.

Kapı çalınınca gözler kapıya döndü ve bir hemşire göründü. "Taburcu olabilirsiniz bayan."Jongin'e dönüp eline birkaç kağıt tutuşturup bir de kalem verdi. "Refakatçinin belgeleri doldurması gerekiyor." Sonra sana yaklaşıp açıkta kalan kolunu kapattı. Seni yavaşça kaldırdı, bu sırada Jongin kağıtlara yazarken,Chen beklentiyle seni izleyip belinden tutarak destek veriyordu. Hemşire seslendi. "Birkaç adım yürür müsünüz?" Hemşirenin dediğini yapıp belindeki bir çift elle iki üç adım attın. Chen sana bakıp gülümsedi.Sonra saçlarını ensende topladı tek eliyle.

Jongin kağıtları tamamlayıp imzaladığında Chen'in belindeki ellerine kıskançlıkla baktı.Tamam,Chenle dostluğunuz çok öncelere dayanıyor olabilirdi fakat bu Jongin'in kıskanmasına engel değildi.

Seni bırakan Chen, çantanı ve telefonunu tutuyor,Jongin de üzerine montunu giydiriyordu yavaş hareketlerle.

*****
Jongin arabasını dikkatle sürerken sen de arka koltukta Chen ile sohbet ediyordun.
Gözlerin Chen'de olsa da aklın Jongin'i arayıp rahatsız eden Chun Soo isimli kişideydi.Jongin'den ne istiyor olabilirdi ki?

Jongin bir yanda bu tür şeylerle uğraşıyor,bir yandan senin mutlu olman için uğraşıyordu. Chen'in eline dokunmasıyla irkilip Chen'e odaklandın.

"Bir sorun mu var güzelim?"
"Heh? Y-yok! İyiyim ben." Desen de Chen inanmayan gözlerle bakıp seni kendine çekti.Ardından kulağına fısıldadı. "Bir sorun varsa ilk bana söylüyorsun,anlaştık mı?"

Dikiz aynasından sizi izleyen Jongin,hafifçe öksürdü.Onun bu haline kıkırdayıp oturduğun koltukta dikleşip ileri eğildin ve Jongin'in yanağına öpücük kondurdun.Jongin bu haline erirken,burnuna dokundun.Chen buna yarılırken,Jongin tek eliyle kalbini tuttu.

"Kalp krizi geçirmemi mi istiyorsun? Bu kadar tatlı olma."

Gülüşmelerinizi aniden önünüzde duran bir araba böldü...

Kaos geliyorum demez sklfx

Bu arada vazgeçtim final yakın felan değil kkfskdkf

Diğer bölüm Kaos canlar kendinizi hazırlayın skflflgf

Hepinizi seviyorum. 🌼❤

Melody of My Life [Kim Jongin OC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin