Süreyya...
Hüsran evvel-i ayağa kalkmış, toparlanmaya yeltenmiş hecemin ölçüsü süreyya.Seni gelip geçen eda da yıldız sanıp, bir kaç basit mısra yazanlardan olmak yerine, roman eyleyip dile sürgün, dine şeriat kılacak olan benim, süreyya.
Yıllarım yoluna gün saymakla, günlerim boş saatler bulmakla debelenip dururken, ben karanlığına mahpus eylerim dizemi.
Süreyya...
Biliyorum...
Bal ile yoğurur, zehir ile ikram ederim diline,
kulakların sağır olsun diyedir sessizlik, gözlerin âmâ olsun diyedir bensizlik, süreyya.Biraz da nane ve kekik, azıcık küfür ve uzaktan bakar şirk.
Yalnız farksız değil aruzum ve tavrım ince patikaya çıkan, medeniyete ramak kalmaya adanmış basamaklı azaptan.Yolum senin yolundur,
kültürün ben isem o yobazlıktır, süreyya.Sayfeleri devşirmek, güzellikte çare bulan inci taneli yazılar yazmak senin oğluna uzak, süreyya.
Bağdattan vatan olurmu bilmem ama, ana gibi de yar olmazmış, süreyya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gamzelerde açardı Gökkuşağı
PoetryKalemi kağıttan ayırmak, bu katil olmak gibi. Ruhu bedenden ayırmak, bu abdal olmak gibi.