Sırtıma bir matkap dayadığını da delmek istediğini düşünür hale geldim artık. Bu kadar çaba boşa çıkmasın diye aralıyordu göz kapaklarım perdelerini. Sanki gece gelmek bilmeyen bir kargo kadar gecikiyor, bir an doğan sabahlar ise YGS sınavında ki son 10 dakika kadar çabuk işliyordu. İlkokul öğrencisiyim desem ve uzun kervanları andıran bu cümlelerin, boyu 1.40, kilosu 38 olan cılız bir çocuktan çıktığını söylesem ne kadar inanırdın ? ''Siktir lan'' dediğini duyar gibiyim. Ve sırıtıyorum.
Başıma dikilmiş gardiyanın, artık hedeflediği olmuş, bedenimi ayağa dikmiş ve ellerine sağlık her sabah olduğu gibi kahvaltımı gözlerimin önüne sermişti. Canım annem, masada hiç eksik etmezdi bal ile tereyağını. Bu ara da tanıştırmayı unuttum sabahlarımın bekçisi (gardiyan) annem. Bir yandan mavi önlüğümü ütülüyor, bir yandan da ''ah oğlum yine geç kaldın, ne yapacağım ben seninle ?''diye türkü edasında bir çığlık tutturmuş kulaklarımı tırmalıyordu.
Dilim anneme karşı mühürleniyordu veya korkudan susuyor.
Fakat içim argo ile taşıp doluyordu.
(iç dünyam) o a*ına koyduğumun okulunun da, o dersime girmeye teşebbüs eden hocanın da...
Sanki ben yılların bedevisi, okul ise sonu gelmek bilmeyen çölden farksızdı. Oysa daha ilkokul 4. sınıf öğrencisiyim. Yahu bu arada tanışmaya fırsat olmadı, ismini bağışlar mısın ?
-3 dakika sonra-
Senin sohbetin de çok sarıyormuş cidden. Neyse bunu yeni tanışmamıza bağlıyorum. Benim adım fahri. Bana bu isimle hitap edebilirsin, herhangi bir sorun yada anlamadığın bir yer olursa çekinme konuşmamı bölebilirsin.
Önlüğüm ütülenmiş, ayakkabılarım boyanmış ve ufacık dakikaları kahvaltıma ayıracak vakit kalmıştı. Ben peynir yemek için çabalarken annem ağzıma iğrenç kokan koyun sütünü tepiştirmekle meşguldü. Ve yine istediğimi değil isteneni yedim diyebilirim.
Neyse ki bu soğukta yürümek zorun da değilim.
Ve koca yürekli kelimesinin benim lügatım da karşılığı olan adam da teşrif etti. Kudretli ağrı dağlarını andıran babamdan bahsediyorum. Hiç mi geç kalmaz anlamıyorum. bu kadar dakik olmak zor iş gibi geliyor bana. Gel arkadaşım seni babam ile tanıştırayım. Bu ara da babam 20 senelik polis memuru, gel de sinirli ve şakacı kavramlarının zıt değil kardeş olduğunu öğretsin sana.
Yeni boyanmış, bağcıkları yeşil, uçları biraz olsun yıpranmış 28 numara siyah botları ayaklarıma geçirmem ile bahçeye atlamam bir oldu. Kale kapılarını anımsatan pas tutmuş bahçe kapısını tek sefer de açtığımı hatırlamam. Babamın diğer taraftan iteklemesi ile yollar açılır ve yeni bir gün, yeni bir sefer baş gösterir. Yok be fethe falan gitmiyorum. Götten ala bir koğuşa bu yolculuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gamzelerde açardı Gökkuşağı
ŞiirKalemi kağıttan ayırmak, bu katil olmak gibi. Ruhu bedenden ayırmak, bu abdal olmak gibi.