Ölü kimsesiz kalır, bekleyeni kalabalık,
Gece son korkusu, türkü üstüne türkü.
Son kez bir şey istenir ;
Cesede saat belirleyecek o olsun.
Geriye kalan, siyah beyaz sayfalarca tutanak;
Ölüm nedeni, yaşı, cinsiyeti, dini.
Ne geriye anası kaldı, ne de yari.
Bir o, bir kaçta uzun uzun kesilmiş tahta parçaları.
Çıkmasın diye derine, çok daha derine,
Üzerine, siyahtan ödünç çalan tonda toprak.
Bir o farkın da değil olan bitenin.
Aptal, sanıyor o Allah'ta gerisi korkak.
Bu son değil kimi için, kimisi için hülyadan ilaha uyanış.
Beşer kimine ana oldu,
Yanın da olmazsa olmazı aşk, kolu kanadı.
Sarıklı bedevi, nüfus etti hayırdan şerre.
Beyaz pudralı eldivenler, bir aşağı bir yukarı dansta.
Küfür edası var, hem dudakta hem kaşta.
O da gıdıklıyor zannetsin.
Aptal, sanıyor dahası var, hiç gidilir mi bu yaşta?
Bak ne de güzel oldu; tıraşı tam, bedeni parlak, saçları siyah.
Güzelce de sardı, üşüme diyedir be adam.
Aptal, sanıyor onun için bunca çaba, olan gecede kapanan ışıklar.
Sırtladılar, önce kapalı kutu içinedir hücren, sonra kefen ödülün olsun.
Yağmur ne de çok yağmak ister,
Taş gövdelerden, delik kalplere dolsun.
Az kaldı, azıcık daha sabır.
Başın şişti farkındayım,
Dayan! Geriye ne sevdiceğin, ne hoca kalır.
Darılma ziyaretine geleceklerdir, yılda bir kez olsun geleceklerdir.
Onlar unutur mu hiç, gönüllerin de hep seveceklerdir.
Ne bakıyorsun aptal! Tabi ki yok öyle bir şey.
Seni, hiç acımadan zindandan bozma toprağa gömeceklerdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gamzelerde açardı Gökkuşağı
PuisiKalemi kağıttan ayırmak, bu katil olmak gibi. Ruhu bedenden ayırmak, bu abdal olmak gibi.