Sıkıntılı Kuzen

16 6 4
                                    

 "Şey Güneş sana bir şey diyeceğim ama kötü bir haber." "Ne oldu?" "Hani benim bir kuzenim var ya, adı Atalay. O bir haftalığına buraya geldi ve sen hastaneden çıkmadan önce buraya gelip sana geçmiş olsun demek istiyormuş ve bir gerçek var ki Kuzey ile Atalay pek iyi anlaşamıyor. Ne yapacağımı ben bilmiyorum. Of..." Has... Bu çok kötü oldu. Kuzey onu görürse .ok fazla sinirlenecek ve kavga çıkabilir. "Ben de bilmiyorum.Tek bildiğim bir şey var ki o da Kuzey'in bunu öğrenmemesi ve..." sözümün kesilmesiyle şok bir şekilde kapıya baktım.

"Neyi öğrenmemem lazım?"

Sen gel o kadar gizli tutmaya çalış, öğrenmemesi gereken kişi bu konu hakkında konuşurken araya girsin. En son söylediğini yakalasın. Açıklama zorunda kalırsınız değil mi? Heh işte bizim de şuanda olduğumuz durum bu. Ne söyleyeceğimizi bilmiyorum ve bu durumdan bir şekilde sıyrılmamız lazım. Yoksa Atalay beni görmek için hastaneye gelmesi vereceği paralara gerek kalmayacak çünkü Kuzey onu direk hastaneye şutlayacak. Biz de öyle artık ben çıkana kadar hastanede kardeş kardeş yatacağız yataklarımızda. Neyse şimdi kötü kötü düşünmenin sırası değil. Şimdi ne demem lazım, onu düşüneyim. "Şey... aslında senin bunu bilmemen gerek ama şey biz Büşra'yla alışverişe çıkacaktık. Sana söylemek istemiyorduk çünkü kızıyorsun. Onun konuşmasını şey ediyorduk." Kuzey'in kaşları bu yaptığım konuşmayla çatıldı. İşte şimdi yandım. Ben olayı kurtarayım derken ikimizi de yaktım. Yok mu bana bir alkış? "Lan... Ne alışverişinden bahsediyorsunuz siz?! Yapmayacaksınız öyle bir şey. Alacaksınız açık uçuk elbiseler, ben delireceğim. Yırtacağım elbiselerinizi." Ben biliyorum ya. İyi en azından diğer konudan yırtık. Tabii ki o iş daha çözülmedi hala yakalanma olasılığımız var. O ayrı bir konu zaten. 

Şimdi sırada Kuzey'i yatıştırmak var. "Kızdırdığın gibi sakinleştirmesini de bil Güneş Hanım." dedi iç sesim. Zaten hep böyle durumlarda ortaya çık sen. İç sesime göz devirdikten sonra Kuzey'e tatlı tatlı gülümsemeye başladım. Gözlerini kısarak baksa da aslında alttan alttan yumuşadığını biliyorum. Nereden mi? Şöyle söyleyeyim: Bana kızdığı zaman tatlı tatlı gülümseyince o bana böyle gülümseme demişti. Ben de nedenini merak ettiğim için neden diye sorduğum zaman "Çünkü o zaman sana sinirli kalamıyorum" demişti. O yüzden arkadaşlar ben de bu taktiği kullanıyorum. Neyse biz devam edelim. Şimdi şöyle ki benim yanına gitmem lazım ama kalkamıyorum. O yüzden onu yanıma çağırdım. Oflaya oflaya yanıma geldi. Ona sıkıca sarıldığımda kıkırdadı ve o da sarıldı. "Tamam aşkım. Sakin ol. Gitmiyoruz oldu mu?" "Oldu" diye sırıttı. E tabii benimde istediğim olsa bu şekilde ben de sırıtırdım. Daha sonra sohbet etmeye devam ettik. Büşra üzerini değiştirmek için eve gitti ve sabah geleceğini söyledi. Yani Kuzey ile yalnız kaldım. Şimdi böyle söyleyince şikayet ediyormuşum gibi oluyorum ama aslında gayette keyfim yerinde. Bazen aslında annemin kaybolması ya da kaçırılması her neyse bir şekilde Kuzey'e ve Büşra'ya daha çok bağladı beni. Onlarla daha çok vakit geçirmeye başladım. Tabii önceden de sıkça görüşüyorduk ama bu sefer neredeyse 24 saat birlikteyiz. Bu açıdan birbirimizi iyi tanısak da fark etmediğimiz bazı özelliklerimiz oluyor her açıdan. Neyse şimdi Kuzey ile odada yalnızım ve hâlâ çözülmemiş olaylar var. Annem nerede belli değil. Elimizde bir madalyonu var yani bizim kaçırıldığımız yerde bir ara bulunulduğu biliniyor ama oradan başka nereye gitti, bilinmiyor. Çıkmazda mıyız yoksa hâlâ bir umut var mı, bilmiyorum. Polisler her ne kadar arıyoruz deseler de ben hâlâ pek emin olamıyorum. Bunun nedenini az çok anlıyorsunuzdur diye düşünüyorum. Şimdi her seferinde de onlarla bu konuyu konuşmakta pek iyi bir şey değil. İnsanın canını sıkıyor, moralini bozuyor. Ama ne yazık ki ben bu konuyu açacağım.
"Kuzey, sana bir şey söyleyeceğim. Ya bu konuyu pek açmak istemiyorum ama içim içimi kemiriyor. Şimdi tamam polisler arıyoruz diyorlar ama benim pek umudum yok bir şey çıkacağından. Zaten bu para işini nasıl halledeceğiz? Zora soktular bizi Kuzey. Ben dayanamıyorum artık. Ben beklemekten yoruldum. Bak kendimiz bir şey yaptığımız zaman en azından elimize bir şeyler geçiyor. Biz oradan aramaya devam etsek belki de annemi buluruz ya da başka bir ipucu. Yani illaki bir şey buluruz ama ben böyle durmak istemiyorum. O yüzden iki gün sonra hastaneden çıktıktan sonra kaçırıldığım yerden ben aramaya devam edeceğim. Sakın o sırada beni durdurmayın. Çünkü asla durmayacağım ve öyle bir şey yaptığınız taktirde sizi asla affetmem. Bunu Büşra'ya da söyleyeceğim. Haberiniz olsun." Kuzey benim ne dediğimi anlamaya çalıştı bir süre daha sonra söylediklerimi anladığı zaman kaşlarını çattı.

Çıkmaz Yol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin