Kocaman kırmızı gözler, uzun sivri dişler çok soluk tenliydi. Karşımdaki Raki ise bile, onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim ve yine o ses !
“ Kaç Ala kaç !”
Neler oluyordu tanrım aklımı kaçırıyordum galiba.” Raki sen misin.” “ Benim Ala kahretsin kaç oradan artık !”
Kaçmaya başlamıştım ama niye kaçıyorduk sonuçta o Raki değilse bile bir vampir olmalıydı. Kan emen kaç tane doğa üstü yaratık vardı ki sanki ?
Uzun bir süre koşmak zorunda kalmıştım. Nereye gidiyordum? O yaratığı en az iki kilometre arkada bıraktığımı düşünürken üstümdeki ağaçlardan hızla bir karartının geçtiğini fark ettim.
Korkuyla şaşkınlığım kol kola girmiş geziyorlar galiba.
Ve evet gereksiz bir korku yaşamıştım. Karşımda Rakiyi görmüştüm sonunda bana doğru koşturuyordu ama niye ?
Salak kafam ne kadar dikkatsizim bu oydu kırmızı gözlü pis kokan yalancı ! Durmadım , ilerliyordum, kendimi bırakmış sanki ölmek için koşarcasına ona doğru koşuyordum sanki. Onu hala Raki zannettiğime inanmasını istiyordum çarpışmamıza bir metre kalmıştı ki bir silüet ağaçların dalından birinde bir çatırtı kopup onun üzerine fırlamıştı. Kırmızı göz dal yüzünden olmalıydı ki yere yapışmıştı . Kafamı kaldırdığımda ağacın üzerinde Raki’yi görmüştüm. Tam kestiremesem de gerçek Raki olmasını umuyordum. O soruyu artık sordum “ Oda kimdi Raki ?"
“ Senin gibi salakları tuzağa düşürmeye çalışan biriydi.”
“ Raki benimle doğru konuş.”
“ Hadi ama Ala o kadar çirkin miyim.”
“ Belki de öylesin !”
“ Rakiii ” sinirleniyordum artık bana o lanet cevabı vermeliydi .
“ Peki Ala !”
“ O gördüğün yaratık Akha’nın bir adamı olmalı herhalde. Başka kim ne yapsın ki bizi.”
“ Eminsin değil mi Raki o adam çok korkunçtu.”
“ Bilmiyorum Ala ama kokusunu kilometrelerce öteden ala biliyordum !”
“ Bu kadar pis kokmasa ne olurdu ki sanki !”
“ Raki.”
“ Söyle Ala.”
“ Ben acıktım !"
“ Ala kan mı istiyorsun ?”
Sadece kafamı sallamakla yetindim.
Tıpkı küçük bir çocuk gibiydim. Oysa bilge bir filozof gibi neden böyle saçma benzetmeler yapıyordum ki !
Ben kendimi kendimde tatmin edebilirdim kan bana yaşamam için gerekli olan besin den daha çok zevkim için gerekliydi. Aslında kendimi gerçeklere inandırmaya çalışıyordum .
Raki ise çoktan bir sincap yakalamış bana uzatıyordu .
“ Ama ama ben hayvan kanı içmem Raki !”
“ Eee yeter artık be sen kendini ne sanıyorsun gerizekalı !”
Bu bana dersimi almama yetmişti ya o hayvanı alacaktım yada en yakın yerleşim birimine gidecektim. Oda tahminimce yüz kilometre uzaklıkta zaten ne diye Raki’ye ayak bağı oluyordum ki kendi karnımı bile doyuramıyordum vampirlerin yüz karasıyım .
Raki’nin annesi görse eminim ki onunla olmama asla izin vermezdi. Zaten o bir hükümdar olacaktı bense yine Ala kalacaktım.
O sincabı almalıydım.
Başka seçeneğim mi vardı sanki ve beklenen cevabı verdim .
“ Özür dilerim bencillik ettim.”
“ Al şunu elimden artık hadi.”
“ Tamam.”
Özrümü kabul etmişti herhalde. Koşuyorduk, tıpkı şu japon animasyonlarındaki ninjalar gibi ağaçtan ağaca atlıyorduk. Gecenin karanlığı ne kadar fazla olsa da biz yolumuzu rahatça görebiliyorduk. Gece avcısı olmamızın sebebi de buydu belki de.
Elimdeki yaşlı sincabı daha fazla bekletmedim ve dişlerimin arasına götürdüm. Bir ısırık ahh yumuşacıktı çok sevimli olmasına rağmen ona kıymıştık ama hayat döngüsü de böyle değil mi ! Hep büyük balık küçük balığı yemez mi? Yada kapitalizm her şey zaten bu döngüden ibaret değil midir ?
Tüylerinin arasından dilime dökülen o azıcık da olsa sıcak kan çok hoşuma gitmişti. Bir sincap daha istedim içimden. Ama utandım, çünkü Raki üzüm suyu ve hayvan kanıyla yetinmişti yıllarca ben ise hayvan kanını az önce içmem derken şimdiyse ikincisini istiyordum ne tür bir salaklık bu ?
Hiç ağzımı açmadım oda açmadı sadece o salak ninjalar gibiydik başka hiç bir şey yoktu. Baykuş sesi, kurt sesi, hatta rüzgardan hışırdayan ağaçların sesi bile yoktu video oyunu gibiydi saçma !
Belki de öyleydi evet belki de biz birer video oyunun içindeydik ve saatlerce bizleri yönetmek için annesinden fırça yiyen küçük sümüklü veletler işte bu buldum neden bu kadar saçma bir yaşamın içinde olduğumuzu buldum.
Raki’nin bana duralım artık Ala demesiyle kendimi bırakı vermiştim. Ayağımız toprağa değmişti sonunda ne vardı da ağaçların tepesinden koşuyorduk.
Offf ne kadar çok şeyden şikayet ediyorum bir işe yaradığım yok en azından kendimden sıkılmıyorum.
“ Ala güneş doğmak üzere artık dinlenelim gece tekrar devam ederiz.”
“ Tamam raki.”
Toprağın üzerine uzanmış gökyüzünü seyrediyordu. Yıldızlara baktı ve tekrar baktı daha ne kadar bakacaktı bilemiyorum ama öyle dolu gözlerle bakıyordu ki benim de canım bakmak istemişti. O her şeyi iştahlı yer içer bakar hatta sıçardı hiç utanmazdı neyse oydu.
Ve o her iştahlanışında karşısın da ki de kendini tutamazdı.Yeni bir kaçak bölüm daha 😄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOYUMSUZ
VampireRakinin ailesini arayışı, karşılarına çıkan engeller ve Âla'nın ilk gün ki taze aşkı. Fantastik bir dünyanın içindeki. Vampir romanı.