BÖLÜM 10

30 9 7
                                    

Gözlerimi açtığımda, güneş neredeyse dağın arkasından çıkacaktı Raki ve Sally durmuş beni süzüyor. Bir şeyler fısıldaşıyorlardı.
Sinirleniyordum oysa hava o kadar berrak ve güzel ki!
Uyanır uyanmaz kızmak istemiyordum kendimi tuttum ve yanlarına yaklaştım.
“ Günaydın!”
“ Günaydın Ala.” Konuşan Raki idi Sally hala dümenin başındaydı.
“ Geldik gençler!”
“ Uyanır uyanmaz yüzmem mi gerekiyordu kimin fikriydi bu!”
“ Senin fikrindi Ala!”
“ Doğru ama karşı çıkabilirdiniz fikrimi sunduğumda.”
Çok gülünçtüm. Bundan eminim.
“ Evet hadi atlayın suya!”
“ Sen gelmiyor musun Sally?”
“ Ben bir çığlığım bunu ne zaman anlayacaksın ufaklık?”
“ Bana ufaklık deme!”
“ Nereye kayboldu bu?”
“ Karşıya bak Ala !”
“ Haa a.. aa.. ama nasıl şimdi buradaydı.”
“ Ala onlar ruhani boyutla bağlantılıdırlar bu sayede ölüm habercileri lakabını kazanmışlardır.”
“ Tamam Raki kibirli kibirli konuşma !”
“ Aaaa!” Raki beni suya ittirmişti. Su çok güzeldi.
“ Sana bunun hesabını soracağım!”
“ Ahahah hiçbir şey yapamazsın.”
Raki de atladıktan sonra dibe doğru bir iki metre derinleştik. Yüzeyden görünmememiz gerekiyordu.
Biraz daha, evet artık yeterliydi. Suyun altında teni çok güzel görünüyordu. Parlak ve canlı!
Maviliklerin arasından karaya varmıştık Sally bizi karşıladı.
Hiç zaman kaybetmeden hemen bir yere girmeli uyumalı ve yemek yemeliydik.
“ Ne yapmamız gerektiği hakkında bir fikri olan var mı?”
“ Raki?”
“ Sally?”
İkisi de kafalarını yanlara doğru salladı. Kendimden emin tavırlarla,         “ Anladım! İş başa düştü. Sally.”
“ Efendim Ala.”
“ Yerden yüksel ve yukarıdan en yakın ormanlık kesimi bul.”
“ Tamam Ala.”
“ Raki.”
“ Efendim Ala sende bu sırada bana bir öpücük verir misin?”
“ Tamam.”
Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu benden uzak duruyordu ama bu beni yıldırmayacaktı.
“ Ala.”
“ Efendim Sally.”
“ Buradan kuzeye doğru ilerleyeceğiz. Altı kilometre ileride ormanlık alan başlıyor ve her iki kilometrede bir kulübe var.”
“ Güzel!”
“ Hadi yola koyuluyoruz. Güneş doğmadan varmalıyız.”
Koşuşturma başlamıştı. Yanağıma sürtünen rüzgârla Raki’nin apış arasından geçen rüzgar aynı rüzgar mıydı?
Aklım boş durmayı Raki de elinin boş durmasını sevmiyordu. Koşarken ağzına sigara almıştı. Nasıl içebiliyordu.
Galiba ben kafayı bu vampirle bozmuştum.
Sally etrafımızda dolanıyor arada bir gözüküp kayboluyordu. Her şey yolunda gibiydi.
Ağaçlar gözükmeye başlamıştı. Aralarından sıyrılıyor arada birkaç yaprak yüzümüzü okşuyordu.
Karşımızda küçük bir kulübe bacasında geceden kalan korların çıkardığı duman ve içinde en az bir insan vardı.
Kapıyı tıklattım.
Elinde tüfeği bana doğrultmuş bir adam çıktı karşıma.
“ Ne istiyorsunuz?”
“ Rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın efendim sadece birazcık suyunuz var mıydı?”
Silahın namlusu hayla suratıma bakıyordu. Adam kafa sallayarak geriye doğru adımlar atmaya başlamıştı. Sağındaki testiden çömlekten yapılmış bardağa suyu doldurup bize doğru tekrar yaklaştı.
Suyu bana uzattığında elinden aldım bir kaç yudum içtikten sonra bardağı geri uzattım adam elini uzattığında elimi tüfeğin ağzına koyup sıktım.
Silahın ağzı ezilmiş adam ise korkudan altına işiyordu. Kana ne zaman bu kadar yaklaşsam benliğimi kaybediyordum.
“ Bu kadar yeterli Ala! Öldür artık.”
“ Olmaz Raki onunla biraz oynamak istiyorum.”
Raki gözlerini bana dikerek. “ Tekrar etmeyeceğim!”
“ Off tamam Raki! Al senin olsun.”
Kenara çekilip Raki’ ye adamı öldürmesi için izin verdim.
Raki adamın boynuna dişlerini geçirmişti bile.
Bizde bu sırada kapıyı kapatıp içeriye geçmiştik. Raki adamın iliğini sömürmüştü.
Bir tıkırtı duyuldu. Dikkat kesilmiş sesin geldiği yeri anlamaya çalışıyorduk ki Sally çoktan bulmuştu.
Odanın ortasındaki kilimin altında bir kapak vardı.
Raki kapağı yerinden söküp fırlatmış. Bende hemen aşağıya atlamıştım. İçerisi karanlık olmasına rağmen iki tane göz seçe biliyordum.
Raki cebinden kibrit çıkarıp ateşledi. Karşımda on sekiz yaşlarında iki küçük kız duruyordu ama elleri ve ayakları bağlıydı ağızlarında birer bez geçirip kafasının arkasında düğümlemişti.
O adamı öldürdüğümüz için hiç üzülmemiştim zaten.
Kızların sadece ayaklarındaki ipleri çözüp yukarıya çıkardık. Adamın cesedini görmüştüler, hem sevinç hem de korku gözlerinden okunuyordu.
“ Bunları ne yapalım Raki.”
“ Bence bırakalım gitsinler.”
“ Sally?”
“ Bence yemelisin baksana şunlara arkamızda iz bırakmamalıyız.”
“ Bence de ama son bir kez konuşmalarına izin verelim.”
“ Sırayla ağızlarınızı açacağım bağıran olursa anında ölür!”
Mavi saçlı kızın ağzına açtığım anda çığlık atmıştı. Elimle ağzını kapatıp hemen boynuna yanaştım.
İşi bitmişti!
Dişimden kanları süzülüyor karşımdaki diğer kıza şans tanımak için ağzını açıyordum.
“ Lütfen bırakın beni kimseye söylemeyeceğim söz veriyorum.”
“ Ne dersiniz?”
“ Öldür gitsin Ala!”
“ Tamam Sally!”
“ Ala onu öldürmeyeceksin!”
“ Ama neden Raki?”
“ İhtiyacın olanı aldın!”
Lanet olası her zaman ki gibi haklıydı.
“ Ne yaptığını sanıyorsun Sally?
“ Hiç hiçbir şey Raki.”
“ Hey Raki sen bundan daha kötülerini yaptın şimdi niye fikirlerin değişti?”
“ Bu kimseyi ilgilendirmez!”
“ Öyle olsun.”
Kan bizleri etkisi altına alıyordu, ona karşı koymak nerdeyse imkansızdı.
“ Ben dışarıdayım!”
Kapıyı çarpıp dışarı çıkmıştı.
Pencerenin önünden geçen dumanla sigarasını yaktığını anlaya biliyordum.
“ Sally bu kızı ne yapacağız?”
“ Öldür gitsin Ala!”
“ Ama Raki…”
“ Boş ver onu sen benim dediğimi yap!”
“ Olmaz Sally, çok kızar.”
“ Ondan korkuyor musun?”
“ Hayır korkmuyorum.”
“ O zaman ne?”
“ Ben şey onu seviyorum.”
“ Ahh zamane aşkları.”
Oturduğu yerden kalkıp emin adımlarla kızın yanına yaklaştı saçlarından yakalayıp işaret parmağının tırnağını kızın boynunda gezdirmeye başladı. Bir anda kızın nefes borusuna parmağını sokup geri çekti ve odanın ortası tamamen kan gölü olmuştu.
Raki taze kanın kokusunu almış olmalıydı içeri apar topar girdi. Öylece bakakaldı.
“ Kim yaptı bunu??”
“ Ben  yapmadım Raki, yemin ederim ben yapmadım.”
“ Ben yaptım!”
“ Seni artık geberteceğim!”
“ Niye o kızı seviyor muydun yoksa?”
“ Hayır, ahh akıl oyunları oynama bana!”
Birden radyo açıldı bu çalan şarkı The Pierces Stick and Stones Raki burnundan soluyordu sigarasını avcunun içinde ezdi.
Bunu yapamaz Sally ile gerçekten dövüşecek miydi?
Hafif kambur bir şekil aldı ve o uzun beyaz dişlerini meydana çıkardı.
Sally hiçbir şey yokmuş gibi sadece duruyordu. O daha Raki’nin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu yoksa bunun başka bir açıklaması olamaz.
Raki onu tam boğazından yakalamıştı ki.
Sally; “ Dur Raki!” Raki boğazını biraz daha sıkıyordu tırnakları neredeyse içerideydi.
“ Sana dur dedim Raki!”
“ Onlar senin ailen değil salak !”
Raki beyninden vurulmuş gibiydi ama hala elleri Sally’ nin boğazındaydı.
“ Sana inanmıyorum!”
“ İster inan ister inanma ama doğruyu söylüyorum Raki!”
Raki boğazını bırakmış kendini salıvermişti. Diz çöküp ellerini ahşap zeminin üstüne vurdu. Avazı çıktığı kadar bağırdı. Önünde duran cesedi havaya kaldırıp iki taraftan çekerek ortadan ikiye ayırdı ve Sally’ ye dönüp.
“ Sally eğer söylediklerin yalansa seni öldüreceğim!”
Kendini dışarı attı.
Gözlerimi cama doğru kaydırmak zorundaymışım gibi hissettim duman vardı. Kapının diğer tarafında olduğunu bilmek rahatlatmıştı.
Benim aklım Sally’ nin boğazındaki kanı gördükten sonra durmuştu. Az önce Raki’nin ailesinin onlar olmadığını söyledi. Ben ne yapmalıydım. Raki’nin yanına doğru koşturdum.
“ Raki iyi misin?”
Bana hiç bakmıyordu, gözlerini yıldızlara dikmiş gibi gökyüzünü seyrediyor. Sigarasından duman almayı da eksik etmiyordu. Gözleri öyle parlak ve korkusuz bakıyordu ki, bu bakış tanrının bakışı olmalıydı. Onunla gurur duyuyordum.
“ Ala! Bana yeterince baktıysan içeri gir ve yat yarın bize bir plan gerekli.”
“ Tamam Raki!”
“ Peki sen iyi olacak mısın?”
Kafasını evet der gibi sallamakla yetindi.
İçerideydim Sally kanepeye oturmuş öylece duruyordu.
“ Az önce söylediklerin doğru muydu Sally?”
“ Maalesef doğruydu Ala.”
“ Ona bunu ben söylemek istemezdim ama artık zorundaydım.”
“ Anlıyorum.”
“ Gerçekleri bilmesi gerekiyordu. Ailesi sandığı insanlar ona en büyük kötülüğü yaptı bu yalana daha fazla inanmasına izin veremezdim!”
“ Tamam Sally yeter artık!”
“ Aşağıdaki mahzene inip biraz düşüneceğim!”
İçerisi çok fazla karanlıktı etrafta hamam böcekleri ve diğer haşereler cirit atıyor. Bende onların üstümde gezinişini hissediyordum.
Düşünüyordum! Raki’nin durumunu ne yapmamız gerektiğini düşünmem yetmiyor. Oraya vardığımızda iki vampir ve bir Banshee neler yapabilirdi. Gizlice girip ailesini kurtarmayı düşünüyordum ama artık Raki ailesinin kurtarmak ister miydi ki?
Gerçekleri merak ediyor olmalı.
“ Alaa! Çabuk gel.”
Mahzenin ahşap kapağı açılmış Sally bana bağırıyordu.
“ Ne oldu Sally?”
“ Raki ortalıkta yok gitmiş olmalı.”
Hemen dışarıya bakmaya gittim etrafta gerçekten kimseler yoktu.
“ Olamaz! Nereye gitmiş olabilir?”
“ Nereye olacak ailesini bulup gerçekleri duymaya.”
“ Kahretsin Sally buna mecbur değildin!”
“ Oyalanma da hemen peşine düşelim.”
“ Hadi o zaman!”
Vakit kaybetmeden çıktık. 
“ Ondan önce orada olmamız gerekiyor Sally, yoksa işler içinden çıkılmaz bir hal alacak.”
“ Dur biraz Ala.”
“ Ne oldu Sally durmanın zamanı değil.”
“ Prag teki yer altı şehrinde büyücülük okulu var ve ben oranın eski müdürüyüm. Bir geçit var oraya ulaşabileceğimiz eyfel kulesinin tepesinde. Bu şekildi Raki’yi yakalamamız çok zor bu yüzden benim önerim bu.”
“  Bana uyar Sally ama eğer bir oyun varsa…”
“ Yok, Ala yok kabul ediyor musun?”
“ Gidelim hadi.”
Şimdiki rotamız Paris’ti, dünyada ne kadar çok şehir vardı acaba?
O demir yığınını hep görmeyi istemiştim.
Şimdiyse içine girip geçitten geçecektim, hayat ne kadar garip!
Raki Almanya’nın sınırına bizden bir kaç yüz kilometre daha yakın olmalı.  Bizde Paris’e geldik sayılırdı.
Bu ülkenin insanları güzel giyiniyor, bizim orda herkes ayrı kafada. Artık insanları umursamıyorduk. Eminim ki Raki de umursamıyordu.
Bazı insanlar yanlarından geçen karartılara dönüp tekrar bakıyordu. Bazılarının elinde cep telefonları kayıt alıyorlar bazıları fotoğraf makineleriyle çekmeye çalışıyor. Bir bok bilmeyen insanlar. Bunlardan ne diye saklanıyorduk ki?
Demir yığını gözükmüştü etrafında bir sürü insan az sonra çok insan ölecekti.
“ Hey Sally bize geçidi daha önce niye söylemedin?”
“ Bu bir sırdı artık benimde başım çok büyük belada. O geçitten geçtiğimiz anda hemen dışarıya çıkmamız lazım yakalanırsak işimiz biter!”
“ Tamam Sally! “
Etrafta bir sürü insan beliriyor biz onlara doğru hızla yaklaşıyoruz. Kule çok yakınız en az elli güvenlik görüyorum.
Kulenin altına geldiğimizde merdiven ya da asansör kullanmayacağım. Bütün gücümle yüksele bildiğim kadar zıplayacağım.
İnsanlar bizi fark etmiş önümüze kendilerini siper ediyor bir yandan ateş açıyorlardı. Yanağımı sıyıran bir kurşun iyice sinirlerimi bozmuştu tam aralarına daldık. Biz bowling topları onlarsa kukalar gibiydi hepsi farklı yönlere fırlıyor.
Bir kaç saniye içinde küçük bir orduyu yerle bir etmiştik. Ölenler, yaralılar ve ağır yaralılar, insan çığlık atıyor bense zıplamak için daha da hızlanıyordum. Bütün gücümü ayaklarımda topladım yere indirdiğim enerji çok güçlü olmalı beton içini göçmüş bense en üst katın tam altındayım. Ne merdiven nede başka bir şey, görünürde hiç bir şey yok içi dolu demir gibi bütün olarak duruyordu.
Elimi üzerinde biraz gezdirdikten sonra içine gömülü vida yerleri buldum. Ellerimi demir plakayı delmek için kullanıyordum. Kanım yere damlıyor ama durmuyordum. Plaka delinmişti içeride karşılıklı iki koltuk bir dolap ve birde yuvarlak bir ayna.
“ Evet Sally ne yapıyoruz?”
“ Sen otur şuraya biraz Ala.”
Eliyle işaret ettiği yöne doğru ilerledim siyah deriyle kaplanmış rahat koltuğa gömüldüm. Sally karşımda aynanın karşısına geçip bir şeyler fısıldıyor, yalvarır gibi bir hali vardı gözlerini hiç kırpmıyor, avucunun içinde tuttuğu küçük tılsımı aynaya  yaklaştırıyordu. Aynadan gelen sesle irkildim.
“ Ne istiyorsun Mary ??”
“ Ben ve Ala büyücülük okuluna gitmek istiyoruz.”
“ Senin görevin bitti Mary buna izin veremem!”
“ Lütfen Nigt Voıce buna izin ver.”
“ Yapamam Sally!”
“ Eski dostum, eğer girmemize izin vermezsen seni kırmak zorunda kalacağım!”
“ Yapamazsın Sally!”
“ Sen istedin!”
Elini havaya kaldırmış yumruğu geçirmeye hazırlanıyordu.
“ Tamam tamam dur!”
“ Sağ ol eski dostum.”
“ Önemli değil Sally!”
Ses gitmiş ve az önceki aynanın içinde kapkaranlık bir yer belirmişti.
“ Hadi Ala içinden geçmemiz lazım!” emiz lazım!”
“ Emin misin Sally?”
“ Başka çaremiz yok güvenmek zorundayız.”
“ Tamam Sally ama dikkatli olalım.”
“ Sen yanımda dur ve oraya girdiğimizde etrafta kimseler olmazsa ses çıkarma eğer birini görürsek hep beni takip et.”
“ Oradaki tüm gizli yolları, tünelleri her şeyi biliyorum.”
“ Peki.”
Sally elini aynanın içine uzatmış yavaş adımlarla içine girmişti.
Kayboldu, hala emin değildim ama yaklaşıyordum. Aynadan bir el çıktı Sally elini uzatıp bana destek oluyordu. Elini sıkıca kavradım bedenimin yarsını içerideydi  kendimi tamamen aynaya bıraktım.

DOYUMSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin