BÖLÜM 4

57 12 2
                                    

Gündüz olmuş güneş açmış kuşlar ötmüş hayvanlar uyanmıştı ve şehirlerde milyonlarca insan da uyanıyordu. Medeniyet denilen illetten uzakta o ceset kokan aparttan uzakta ve hatta avımızdan bile uzaktaydık belki, ama güzel bir güne uyandığımı hissediyordum mutluydum.
“ Hey Raki.”
“ Hııııı”
Bu da ne? Ahaha beni güldürmüştü gergedan yavrusu gibiydi.
“ Hadi kalk !”
Gözleri kamaşmış gibi bana bakıyordu. Çok mu güzeldim evet öyleydim elini saçıma doğru uzattı bir şey tutmuştu yavaş yavaş geri çekti baktığımda sarı renkli mavi benekli küçük bir tırtıl gördüm. Sonra onu yavaşça yere bıraktı ve gözlerimin içine baktı. Çok heyecanlanıyordum güzel bir şey söyleyecekti mutlu olacaktım biliyorum.
“ Günaydın tırtıl kız. ” Donup kalmıştım öfkelenmemeye çalışıyordum.                        “ Düdüklü tenceremi demeliyim yoksa.” dedi. “ Tıpkı kızdığında onun gibi sesler çıkarıyorsun.”
Kendimi tutuyordum. Sabah sabah nasıl kızdıracağını iyi biliyordu ama sonra tekrar yüzüne baktım. Gülmek için neden arıyordu ve bende onun için gülmeye başladım.
İyi ki gülmüştüm. İşte şimdi mutluydum gerçekten gülüyor gerçekten seviyordum. Yeni çıkmaya başlamış çiftler gibiydik. Canım cicim aylarımızdı sevimliydik te.
Ama lanet olsun sigara krizine girmiş gibiydik. Bir yerden kan kokusu geliyordu ve biz şuan da kan içmiyorduk. Kan kokusunu duyduğumda aklımı yitirmiş gibiydim, tahmin  etmeye çalışıyordum hangi canlının kanıydı bu.
Bir karga yok hayır bir ceylan dur yada vahşi bir şey bir kurt falan !
Raki onu aramaya koyuldu. Etrafta yaralı veya yeni ölmüş bir canlı varsa yeni canlı öldürmek bencillikti !
Raki öyle söylemişti aslında.
Çok geçmeden,                                                    “ Alaa. Gel bak ne buldum.”
Ne bulmuştu çok merak ediyordum. Lütfen ceylan yada geyik olsun uzun süredir doğru düzgün kan içmedik.
Yanına geldiğimde yerde gerçekten bir ceylan vardı boynundan ısırılmıştı acaba hangi vahşi hayvanın işiydi bu.
Karnının hareket ettiğini görünce hemen gözlerine baktım aman tanrım yaşıyordu .
Çok kötü bakıyordu ağlaya bilirdim kocaman kahverengi gözlerini bana çevirmiş gözümün içine bakıyordu. Can çekişini izlemek istemiyordum hemen bir şeyler yapılması gerekiyordu .
Kafamı çevirdim ellerim kulaklarıma gitmişti gözlerimse sonuna kadar kapanmıştı. Az sonra kafamı çevirdiğimdeyse sadece cansız bir ceylan vardı. Can almak ne kadar kolaydı. Peki ya can vermek..
Aklımı kurcalayan bu soruyu şimdilik def etmem gerekiyordu. O az önce vicdanımı sızlatan ceylanı şimdi benimde ısırmam gerekiyordu . Bir iki dakika ve evet bitmişti bu kadar tatlı kan
daha önce içtiğimi hatırlamıyorum. Ne kadar sevimliyse tadı da o kadar güzelmi oluyordu acaba .
Raki kafasını kaldırmış gözlerini bana devirmişti. O mavi gözlere uzun süredir bu kadar yakından bakmamıştım büyülü gibiydi, içinde kaybola bilirdim .
" Yemeğimiz bitti artık uyumaya devam edebilirmiyiz !"
Bir an şaşırmıştım. " Ne uyuması daha yeni kalkmıştık."
" Beni ceylan için uyandırmadın mı sen ?
hayır !"
" Peki neden ?"
" Sabah olduğu için."
" Ala sen gerçekten delisin biz gündüzleri uyur geceleri uyanırız."
Kafama kurşun girmiş gibiydim doğru söylüyordu zaman algımı kaybetmiş olmalıyım .
Günleri, ayları, yılları, hatta gezegenimi bile karıştıra bilirdim. Ama, " uykum yok" demekle yetindim.
" Sen bilirsin ben uyumak zorundayım en azında güç toplamak için ve daha bir saat bile uyumadık Ala lütfen bunu yapma."
" Tamam Raki özür dilerim."
Hemen yukarıdaki ağacın üzerine zıpladı palamut ağacı olmalıydı genişti gövdesi dalları ve yaprakları .
En güzel dalın en güzel kısmına kurulmuştu kedi gibiydi , kedileri severdim .
O uyurken bende etrafa bakınıyordum ne kadar süre uyurdu acaba güneş batmaya başladığında uyandırmaya karar vermiştim.
Ceylanın cesedini gömmeyi düşündüm sonra vazgeçtim. Biz faydalandık bırakalımda tüm doğa faydalansın diye düşündüm sonra böcekler kuşlar leş yiyiciler geldi aklıma .
İçim kımıldadı huylanmıştım, düşüncelerimi savurdum biraz dolanmaya karar verdim.
Yosun tutmuş kayalar gördüm büyük kayalar kaç tondur bunların hepsi acaba ?
Sonra ağaçlar hepsi yosun tutmuş bir ben temizmişim gibi hissettim. Durmadım ilerlemeye devam ettim geniş bir daire çizdiğimi hissettim Rakinin etrafında  gizlice dönüyordum. Galiba bir vahşi hayvan olabilirmiyim yada dur bir gezegen evet ben bir gezegendim. Raki ise güneşmiydi. Onun teninden dolayı güneşim dediğim olmuştu ama bunu kastetmemiştim .
Belkide gerçek buydu ben onun etrafında dönen süprüntüydüm benim gibi herşey de onun etrafında dönüyordu.
Beni terk etse buna şaşırmazdım o kadar güzel değildim o kadar işe yarar hatta terbiyeli bile değildim ben .
Yine kendimi eziyordum kendimi bu kadar aşağlamaktan haz alıyor olabilirdim. Belkide salak bir insan psikoloğuna gitmeliydim ve ona para ödemeliydim .
Ona para ödesem bile o paranın karşılığı benimle dertleşmesi olmayacaktı bundan emindim .
Kaç polis öldürmüştüm, kaç insan, kaç çocuk, kaç hayvan, sonra ne kadar tehlikeli olduğumu hissettim kendimi zayıf görüyordum ama buna rağmen çok fazla ölüm vardı yaşamımda. Hepsini öldürdüğümü düşünmek bile gözlerimin dolmasına yetmişti ben ne yapmıştım. Nasıl başarmıştım bunu, utanıyordum kendimden evrenden herkezden .
Belki Raki beni o zaman kurtarmamalıydı ölmeliydim şuan da hepsi yaşardı yada belkide kaderleri böyleydi ben yapmasam bir araba çatıdaki bir kiremit yada bozuk bir asansör yapardı .
Bunları düşündüğüme göre kendimi avutuyor olmalıydım. Gerçeklerde olabilirdi aslında niye olmasın ki ?
Düşünceden düşünceye atlarken akşam olmuştu Raki'yi uyandırmam gerekiyordu yola koyulacaktık daha.

DOYUMSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin