Saat 05.00 uçak yavaşlıyordu şimşek sesleri ve bolca yağmur olduğuna emindim Londra zaten genelde hep yağış alan bir şehirdi. Buna şaşırmadık.
Raki o dar yerde bana buradan bahsetmişti çoğu ülkede bir tanıdığı vardı.
Uçak öne eğiliyordu inişe geçmiştik tekerlekler açılacaktı hazırlandık. Lastikler açıldı çok hızlıydık sıkıca kavramıştım lastiklere tutan o büyük çelik sütunları.
İyice yavaşlamıştık ve durduk. Bir iki dakika içinde kapılar açıldı insanlar iniyordu. Biz inmiyorduk çünkü fark edilebilirdik buradan fark edilmeden çıkmak kolay değildi.
Uzun yolcuklar sonunda uçaklar bir müddet dinlenirdi bizde uçak dinlenmeye geçtiğinde atlayıp gözden kaybolacaktık. Yolcuların inmesi bitmişti uçak dinlemeye geçiyordu bizde yeni dinlenmiştik daha yukarıda hava çok soğukta ama hissetmemiştim vampirler üşümez. Zaten buz gibiydik bizi etkileyen olmamıştı.
Burada yaşlı Mary adında bir vampir varmış birinci dünya savaşını Osmanlının yükselişini çöküşünü ve daha nice savaşlar. Çok şey görmüştü bilge olmalıydı.
Uçak artık hareketsiz, pilotlar bile inmişti.
Raki kafasını aşağıya doğru uzatıp etrafı kontrol etti.
" Kimse yok Ala çıkabiliriz."
" Tamam Raki."
Yerden beş metre yüksekteydik atladık. Tellere doğru ilerliyoruz kimse fark etmemeli etraf sakin tellerden geçtik etraf bir iki otoyol başka bir şey yok. Şehre elli kilometre uzaktayız. Yoldan uzaklaştık.
Yarım saat durmaksızın koşuyoruz şehirdeyiz. Güzel bir yere benziyor.
Şehrin derinliklerine ağır ağır iniyoruz.
Yukarıdan düşen damlalar ölenlerin gözyaşı olabiliriydi? Mahvolmuş hayatlar. Ölüler kızgın olmalı mor şimşekler çakıyor sanki bizden intikam almaya çalışıyor gibiler.
Bu şehrin çok tuhaf bir havası vardı. Kültür kokuyordu her yer sanat ince işçilik yorulmuş olmalılar. Kırmızı bir telefon kulübesinin yanından geçmiştik.
" Hava neden hayla aydınlanmadı Raki?"
" Ala sen gerçekten çok safsın."
Buranın saati daha yeni 03.30 olmuştu.
Benim zaman algım kayıptı buna kesinlik veriyordum. Her şeye rağmen güzeldi burada hayat. Tarihin içi acılarla hüzünlerle dolu belki de sadece bu şehir için öyleydi gökyüzü alkolik olmuş. Salya sümük ağlıyordu. Üzülüyordum yağmurun etkisi benim üzerimde hep gözyaşı etkisi yapmıştır. Ağlatırdı beni bir sebep aramazdım duygulanırdım geçmiş, gelecek her şey birbirine girerdi aklım darmadağın oluverirdi. Öylede oldu.
Eski yapılar yenilerine göre daha güçlü gözüküyordu. Taş kalpli insanların yaptırdığı taştan yapılar. Vicdansız hep daha güçlüdür. Acımayan hep ayakta kalır. Savaşlardan en az zararı en az insani yönü olan devletler alırdı.
Yağmurun yıkayıp yüzüme yapıştırdığı saçlarım ağırlaşmıştı. Uyku vakti gelmişti aslında saçım ağırlaşmamıştı. Hiç paramız yoktu konaklayacak bir yere gidemezdik. Bu yüzden yine bir eve girmeye hazırdık. Mümkünse boş bir ev olmalıydı kimseyi öldürmeyecektik.
Bunak Mary şehrin öbür yakasındaydı ve oraya kadar şuanda yürümek istemiyordum. İnsanlar, arabalar devriyeler geçiyordu.
İki kişinin yan yana zar zor sığdığı bir yerdeydik karşımızda yeşil bir kapı üzerinde exıt yazıyor. İşte bizim girişimiz.
İçeride ne para nede insan vardır o yüzden hiç çekinmeden paldır küldür daldık.
İçerisi temiz gözüküyor ama çok karanlık.
" Çilekli ruj kokusu alıyorum."
" Raki çıkalım buradan."
" Daha yeni geldik Ala."
" Raki biri var hissediyorum."
" Biliyorum Ala."
Anlamsızca sırıtıyordu.
Işıkların arasından bir gölge belirdi kız bedenine benziyor.
" Merhaba vampirler."
Bize sesleniyor olmalı, çevrede başka vampir göremiyordum.
Hey Raki nerden biliyor.
" O “Sally” Ala!"
" Sally de kim Raki!"
" Bir banshee."
" Banshee mi? Ne olur şaka de."
" Hayır Ala maalesef banshee, namı değer çığlık."
" Hey Sally bizimle bir sorunun mu var?"
" Her karşılamak için gelene böylemi davranıyorsunuz Raki."
İğrenç kahkahalar atıp bizimle alayını geçiyor. Kendine güveni tam olmalı.
" Ona gününü göstereceğim Raki."
" Dur Ala ölebilirsin."
" Bu sürtük mü beni öldürecek ahah bu anca benim tırnağımı törpüler."
" Ala lütfen dur yeterince güçlü değiliz şuan ona karşı koyamayız."
" Ne diyorsun Raki sen."
Bunu söyleyen Raki olunca durmak zorunda olduğumu hissettim Raki bile çekiniyorsa gerçekten güçlü olmalıydı merak ediyordum kimdi yada daha önemlisi neydi.
" Konuşmanız bitti mi kansızlar."
" Sana dersini vereceğim sürtük."
" Kansızmış! Bırak beni Raki bundan mı çekineceğim."
" Dur Ala, lütfen dur artık."
" Evet, bırak onu Elroc bu bücürüğe dersini vereyim. Büyükleriyle nasıl konuşacağını öğrenememiş."
" Büyüğüm mü? Sen daha on sekiz yaşındasındır be velet!"
" Kes sesini artık çocuk. Fazla konuşmaya başladın."
" Kimle konuştuğunu zannediyorsun sen sürtük?"
" Küçük vampircikle."
" Küçük vampir seni öldürecek."
Ona doğru koşmaya başlayamamıştım bile kımıldayamıyordum.
Sadece parmakları hareket ediyor bende onlara uyum sağlıyordum. Gerçekten güçlüymüş.
Beni bırakmasıyla derin derin nefes almaya başlamıştım.
" Sana düzgün durmanı söylemiştim Ala beni daha fazla zor kullanmaya bırakma."
Raki oturmuş sigara içiyor bense bansheeyle savaşıyordum.
" Aferin Raki böyle yaparsan her şeyi başarırız!"
Bansheyse Raki'ye seslenip buraya gelmesini söylemişti.
Utanmadan birde ayağına mı gidecekti.
Raki tanıdığımdan daha korkak davranıyordu.
Sadece onları izliyordum. Sally kırmızı elbisesiyle çok hoş gözüküyor, Raki ise eline bir zarf almış Sally’i dinliyordu. Sally sustuğunda zarfı açtı.
Çıldırmış gibi bağırıyor etrafta koşturuyordu.
" Sonunda başardık. Başardık Ala başardık…"
Çığlığın verdiği zarfta ne yazıyordu?
Neye seviniyordu bu kadar.
" Alaa bulduk!"
" Neyi bulduk Raki?"
" Halkımın bulunduğu yeri Ala!"
" İnanamıyorum Raki gerçek mi?"
" Evet, Ala evet sonunda!"
Sallynin sinsi bakışlarını üzerimde hissediyorum.
Ne yazıyordu o mektupta.
Merakıma yenik düşüyordum yanlarına yaklaştım ve bir hışımla mektubu aldım.
*Merhaba oğlum.
Bugün bu mektubu sana ulaştırması için Sally buldum. Bunu okuyorsan zaten Sally yanında demektir. Ona güvenin oğlum o seni halkına götürecek tek kişi. Biz Akhanın tuzağına düştük bizi bir yerde tutuyorlar. Yer altında bir yerde. Toz ve küf, tavandan küçük damlalar halinde sular damlıyor.
Burada daha fazla dayanamayacağım. Özür dilerim oğlum babanda bende çok üzgünüz, seni uzun süredir arıyoruz. Ne yaptıysak sana ulaşamadık, izini bile bulamadık.
Bu yüzden son çare yanındaki bansheeyle anlaşma yaptık.
Seni bize getirecektir merak etme!
Annen.*
" Gidecek miyiz Raki?"
" Başka yapabileceğimiz bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOYUMSUZ
VampireRakinin ailesini arayışı, karşılarına çıkan engeller ve Âla'nın ilk gün ki taze aşkı. Fantastik bir dünyanın içindeki. Vampir romanı.